Türkiye İşçi Partili 7 gencin Ankara Bahçelievler’de katledilmesinin üzerinden 42 yıl geçti.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri Osman Nuri Uzunlar, Hürcan Gürses, Salih Gevenci, Efraim Ezgin, Faruk Ersan, Latif Can ve Serdar Alten, 8 Ekim 1978’de, Ankara-Bahçelievler’deki evlerinde katledildi. Katilleri korunup kollandı, aflarla serbest kaldı.

8 Ekim 1978 günü Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kadri Kürşat Poyraz, Ankara’nın Bahçelievler semtinde 15. sokaktaki eve geldiklerinde ODTÜ Elektrik bölümü öğrencisi Serdar Alten, Ankara Devlet Mimarlık Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses, Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Efraim Ezgin, Hacettepe Üniversitesi İstatistik bölümü öğrencisi Latif Can ve Osman Nuri Uzunlar evde bulunuyordu. Silahlı faşistler beş genci bayılttıktan sonra eve gelen Faruk Erzan ve Salih Gevence ile birlikte 7 TİP'li öğrenciyi birini havluyla boğarak, dördünü evin içerisinde kafa hizasından kurşuna dizerek ve diğer ikisini de Eskişehir yolunda başlarına sıktıkları üçer kurşunla katletti.

Yaralı olarak hastaneye kaldırılan Serdar Alten katilleri tarif etti

Katliam, 8 Ekim 1978 akşamı “Reis” kod adlı Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcı Abdullah Çatlı tarafından planlandı ve yönetildi.

Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Serdar Alten, savcıya verdiği ifadede katilleri ayrıntılı şekilde tarif etti. Alten, 8 gün süren yaşam mücadelesinin sonunda 17 Ekim 1978’de yaşamını yitirdi.

Katliamı Haluk Kırcı, Mahmut Korkmaz, Ercüment Gedikli, Kürşat Poyraz, Ünal Osmanağaoğlu, Ömer Özcan, Demir Demirkan ve Abdullah Çatlı’nın gerçekleştirdiği açığa çıktı.

Olayın asıl faillerinden Abdullah Çatlı hiç mahkemeye çıkmadı. Kasım 1978’de başka bir sebeple gözaltına alınan Çatlı, Haluk Kırcı’nın sıkıyönetim mahkemesindeki ifadesinde ismi geçmesine rağmen serbest bırakıldı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Susurluk Kazası’nda ölen Çatlı’nın ardından, ‘Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir’ dedi.

Haluk Kırcı: 70 yıl verildi, tahliye edildi, yurt dışına kaçtı, iade edildi

Haluk Kırcı, 7 öğrenciyi öldürmekten 12 Nisan 1988 tarihinde 7’şer kez idama mahkum edildi. Cezaları 1991’deki yasa uyarınca toplam 70’er yıl ağır hapse çevrildi. Ancak, 36 yıl hapis yatması gerekirken, 1991’de tek bir adam öldürme suçlusu gibi kabul edilip 26 Nisan 1991’de Bursa Cezaevi’nden tahliye edildi. Birileri onu hızla yurt dışına kaçırdı, 2005’de Ukrayna’da yakalandı ve iade edildi. Kırca Susurluk Davası kapsamında çarptırıldığı hapis cezasının infazını tamamlayarak, 28 Mayıs 2010 tarihinde Maltepe Cezaevi’nden tahliye edildi.

"Mermilerin hepsini boşalttım!"

Haluk Kırcı, 7 Kasım 1980’de Ankara Sıkıyönetim Savcılığı’na verdiği ifadede olayı şöyle anlatmıştı:

“Kapı açılır açılmaz içeri girdik. Hepsini yere yatırdık. Ne yapacağımız konusunda talimat almak için Abdullah’a (Çatlı) birini gönderdik. Abdullah eter ve pamuk vermiş ‘Hepsini teker teker bayıltıp öldürelim’ demiş. Dışarı çıkıp, arabada bekleyen Abdullah’la konuştum. ‘Evde öldürmek zor olacak. İkişer ikişer götürüp öldürelim’ dedim. ‘Olur’ dedi. İki kişiyi büyük Reis’in arabasına bindirip Eskişehir yoluna götürdük. Müsait bir yer bulup ikisini de yere yatırıp kafalarına üçer el ateş ettik. Geri döndük. Böyle zor olacağını anlayınca Abdullah, ‘tek tek boğalım bunları’ dedi. Bir tanesini zorla boğdum, diğer dördünü bu şekilde öldürmekte zor olacaktı. Arkadaşları gönderdim. Sonra da sedirin üzerinde bulunan dört kişiye yakın mesafeden ateş ederek mermilerin hepsini boşalttım. Silahı da götürüp Abdullah’a verdim.”

Muhsin Yazıcıoğlu: Çatlı’yı bırakmazsanız Ankara’nın 150 yerinde bomba patlatırız.

Bahçelievler Katliamı davasında ifade veren Muhsin Yazıcıoğlu olayla ilgisinin olmadığını söyledi. Ancak Yazıcıoğlu’nun Abdullah Çatlı’nın Bahçelievler katliamından bir ay sonra gözaltına alındığı o sırada Emniyet’e telefon ederek “Çatlı’yı bırakmazsanız Ankara’nın 150 yerinde bomba patlatırız’ dediği” bir ülkücünün itirafıyla ortaya çıkmıştı.

Yargılamalar

Ünal Osmanağaoğlu: 1999 yılında Kuşadası’nda yakalandı ve idam cezasına çarptırıldı. Aynı zamanda DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesiyle ilgili sanık olarak yargılandığı dava 1 Aralık 2010 tarihinde zamanaşımı nedeniyle düştü. Osmanağaoğlu, 3. Yargı Paketi olarak bilinen yasal düzenleme doğrultusunda 10 Temmuz 2012’de tahliye edildi.

Bünyamin Adanalı: 1999 yılında Pendik’de yakalandı ve idam cezasına çarptırıldı. Ancak “3. Yargı Paketi” olarak bilinen yasal düzenlemsi doğrultusunda 10 Temmuz 2012’de tahliye edildi.

Ercüment Gedikli: 1980 yılında yakalandı. Aldığı idam cezası müebbete çevrildi ve 1991 yılındaki afla salıverildi.

Mahmut Korkmaz: 1986'da yakalandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, cezayı az bularak kararı bozdu. Mahkeme bu kez, her bir ölüm için 15'er yıl olmak üzere 105 yıl ağır hapis cezasına hükmetti. Yargıtay bu cezayı da bozdu. Yargılama sürerken Korkmaz 1991 yılında Şartla Salıverme Yasası dikkate alınarak tahliye edildi ve kayıplara karıştı.

İbrahim Çiftçi: İzmir Alsancak'ta bir kahvehane'de uğradığı el bombalı saldırıda öldürüldü.

Yurt dışında olduğu söylenen Kadri Kürşat Poyraz ise hiç yakalanmadı.

Ömer Özcan ve Duran Demirkan: 28’er yıl hapis cezası aldılar.

Editör: TE Bilisim