ADANA BAROSU HAYVAN HAKLARI KOMİSYONUNUN 4 EKİM DÜNYA HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ MESAJI:

“HAYVAN HAKLARININ ETKİLİ BİR KANUNA İHTİYACI VAR”

Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla mesaj yayımladı. Her gün hayvanlara karşı yapılan kötü muamele, eziyet ve işkence vakalarının yenilerinin ortaya çıktığının belirtildiği açıklamada, “Ülkemizde sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı yapılmaksızın bahsi geçen her ihlali daha ağır yaptırımlara bağlayan etkili bir kanuna ihtiyaç bulunmaktadır.” denildi.

Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yaşama hakkının, hiçbir canlı için öncelik-sonralık ilişkisine sokulamayacağı bilincinin 21. Yüzyıl Türkiye’sinde hala oluşmadığı bir Hayvanları Koruma Gününe daha üzüntüyle giriyoruz. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde de belirtildiği üzere; bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir, hiç kimse bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz. Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır. Ne var ki 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Gününü kutladığımız bu tarih itibarıyla ülkemizde ve dünyada hayvan hakkı ihlalleri devam etmekte, etkili bir yasal önlem alınamaması sebebiyle de vicdanla ve insanlıkla bağdaşmayan eylemler artış göstermektedir.”

DİLSİZ DOSTLARIMIZ BİZLERİN EN BÜYÜK YARDIMCILARIDIR

Açıklama şöyle devam etti: “Geldiğimiz noktada dilsiz dostlarımız insanoğlu tarafından türlü eziyetler görmekte, toplu itlaflarla yaşam hakları ihlal edilmekte, yunus parklar ve hayvanat bahçeleri olarak isimlendirilen hayvan cezaevlerinde zor koşullar altında yaşamaya zorlanmakta, insanoğlunun bilinçsizce müdahaleleri ile bazı türlerin soyları tükenmekte ve bazıları ise tükenmeye yüz tutmakta ve sokaklarda açlık ve susuzluk içinde yaşam mücadelesi vermektedirler. Oysa ki dilsiz dostlarımız bizlerin en büyük yardımcılarıdır. Tarih boyunca anlatılagelen sayısız efsanede de hep aynı düşünce vurgulanmış, hayvanların dost canlısı varlıklar olduğu, insanlar arasındaki yardımlaşma ve merhamet duygularını geliştirdiği ifade edilmiştir. Ancak günümüz toplumunda bu dostlarımız sadece hayvan olarak doğduğu için alınıp satılabilen, deneylerde kobay olarak kullanılarak türlü işkenceye maruz bırakılan, sirklerde, yunus parklarda ve hayvanat bahçelerinde sergilenip maddi gelir kapısı yapılan, bir kap su ve yemeğin dahi çok görüldüğü bir varlık olarak görülmektedir. İşte bu algının, akılla mantıkla vicdanla ve insanlıkla bağdaşmayan eylemlerin son bulabilmesi adına ülkemizde sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı yapılmaksızın bahsi geçen her ihlali daha ağır yaptırımlara bağlayan etkili bir kanuna ihtiyaç bulunmaktadır. Mevcut yasal düzenlemeler beklenen sonucu almaktan çok uzaktır. Tüm dilsiz dostlarımızın da acıkan, üşüyen, korkan, üzülen, sevinen bir anne, bir çocuk olduğunu ve en önemlisi onların da bir kalbe sahip olduğunu hatırlatarak mücadelemizin daima devam edeceği kamuoyuna duyurulur.”

Editör: TE Bilisim