Babacan, Seyhan Otelinde Yerel ve Ulusal Basın Temsilcileri İle Gerçekleştirdiği Toplantıda İstanbul Sözleşmesi, Çözüm Süreci, Anayasa, İttifaklar, Ekonomi ve 2023 Türkiye’sine dönük bir takım değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiği 2018 yılından bu yana pek çok alanda geriye gittiğini ifade eden Babacan iktidarı eleştirdi. Babacan, AKP kongresinde asılan pankarta atfen “Güven ve İstikrar, buna kimse inanmaz” dedi.

Babacan, 2023 hedeflerini 2011 yılında koyduklarını ama bu iktidarın 2011 yılında konulan hedeflerin çok altında hedefler ifade ettiğini belirtti.

“2011 yılında 2023 yılı için Milli gelir hedefinin 25 bin dolar belirlenmiş olmasına rağmen iken bu iktidar 10 bin dolar belirlenmiştir” dedi.

Babacan’ın konuşma başlıkları;

Ülkemizin uzun zamandır zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

Özellikle son 2,5 yıldır partili ve taraflı Cumhurbaşkanının göreve başladığı günden bu yana ülke kriz arkasına kriz yaşıyor. Sadece Cuma gününden bu güne yaşadıklarımıza bir bakın gerçekten akıl alır gibi değil. Bugünkü iktidar tamamen hukuku adaleti bir kenara atmış durumda. Hukuk devleti Anayasa'mızın ikinci maddesinde yazan ama uygulanmayan bir ilke haline gelmiş durumda.

Kasım ayındaki o çalkantıdan sonra haftalardır Sayın Erdoğan, ‘İnsan Hakları Reform Paketi'mizi açıklayacağız' diyordu. Ve 1 Mart'ta da açıklandı. Sonradan öğrendik ki bu bir Avrupa Birliği projesiymiş 1 Mart'ta da süresi doluyormuş, eğer o gün açıklanmasa da parası yanıyormuş falan filan, bu ayrı. Ama insan haklarının sadece Kasım ayının başındaki yine dün ve bugün yaşandığı gibi yine bir kur riski, döviz krizi, bir ödemeler krizi dengesi yaşandıktan sonra hükümetin aklına geliyor olması çok üzücü.

DEVLET YÖNETİMİNDE TAM BİR KEYFİLİK

İktidarın insan haklarını ekonomi dibe vurunca hatırladığını söyleyen Babacan, “İlla zoru görünce, illa ekonomi dip yapınca insan haklarını hatırladılar maalesef. Bu iktidarın en önemli sorunu, bunlar kendilerini hiçbir şekilde kurala bağlı kalmak istemiyor. Anayasa'ya, yasaya, ilkelere bağlı kalma gayreti yok. Çünkü bu yönetim zihniyetinin esasında keyfilik var. Sabah uyandım aklına geleni yaptım, kimse de bana engel olamaz. Bunun adı devlet yönetiminde tam bir keyfiliktir” sözlerini kaydetti.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İLE İLGİLİ DAVA SÜRECİ BAŞLATIYORUZ

Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasının hukuksal yönden yanlış olduğunu belirten Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu uluslararası bir sözleşme ve bunun tarafı olan 30'dan fazla ülke var bu sözleşme madde madde gelmiş Meclis'te komisyonlarda görüşülmüş, genel kurulda onaylanmış, TBMM'nin iradesi oluşmuş orada. Fakat bir bakıyoruz tek imzayla, ‘ben bunu çekiyorum' böyle bir şey olabilir mi?

Önce tek bir imza ile kendine yetki alıyor sonra o yetkiyle sözleşmeden çekiliyorum diye kullanıyor. Bu hukuk kimsenin oyuncağı değil. Biz toplu bir dava sürecini başlatıyoruz Danıştay'da dava açıyoruz ve aynı zamanda da Türkiye genelinde imza topluyoruz. Usule karşı dava. Böyle Anayasa ihlali olmaz böyle tek imzayla uluslararası bir sözleşmenin birden bire çekilmesi Meclis'in yetkisindedir.

ANAYASA VE ÇÖZÜM SÜRECİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALARI

Editör: TE Bilisim