Bizler İnsan Hakları Savunucuları, Demokratik kitle örgütleri ve Siyasi partiler olarak Suruç’ta 33 devrimci gencin katledilmesini bir kez daha lanetliyor, sorumluluk mevkiinde bulunan hükümeti, asıl Failleri ortaya çıkartmasını, Ulusal ve Uluslararası Kurum ve kuruluşları sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Buradan bir kez daha yaşamını yitiren Yoldaşlarımızı saygı ve sevgiyle anıyoruz.

Adana Demokrasi Güçleri Yazılı Basın Açıklamasında; “20 Temmuz 2015 günü, Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyelerinin basın açıklaması yaptığı esnada, bombalı saldırı olmuş ve 33 gencimiz bu saldırıda katledilmiş, yüzün üzerinde insan yaralanmıştır” denildi.

Adana Demokrasi Güçleri Konuyla İlgili Açıklamasına Şu Şekilde Devam Etti;

Bugün Suruç katliamının 6. Yıldönümü, 6 yıllık süre geçmesine rağmen olayın failleri ve perde arkasındakilerin kim olduğunun tespiti yapılmamış, soruşturma dosyası sürüncemede bırakılmaya çalışılmıştır. 6 yıllık süreçte bugüne kadar sadece tek bir kişinin beyanı alınmış ve olayın derinliğine soruşturması yapılmamıştır.   Suruç katliamı ile başlayan süreçten bugüne kadar ileri demokrasi ülkesi iddiasında olanların, iktidarda kalma politikaları,  gayretleri nedeniyle Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası IŞİD gibi terör örgütlerinin cirit attığı ve  Katliamlar yaptığı bir coğrafya haline gelmiştir. Suruç, Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Reyhanlı, Antep katliamlarının gerçek failleri cezasızlık hukukundan faydalandırılmışlardır. ANCAK; Suruç katliamından sonra asıl faillerin ortaya çıkarılmaması bir yana katliamı kınayanlar hakkında Gözaltı ve tutuklamalar yapılmış,  ceza soruşturmaları açılmıştır. 18.07.2021 tarihinde Adana da, Suruç katliamında yaşamını yitirenleri anmak için bir araya gelen kitleye Polisin darp ve hakaret ile gözaltı işlemi yapması Siyasi iktidarın bu katliamlara bakış açısını yansıtmaktadır.

SGDF’li gençler, yoldaşlarımız,  insanlığa, yaşam hakkına sahip çıkmak adına Kobani’nin yeniden inşa sürecine destek vermek, Kobani halkı ile dayanışmak amacıyla yola çıkmışlardı. Katliamların üstünü örten siyasi iktidar “Cezasızlık hukukunun olmadığı, özgürlük ve adalet temelinde Barışın kutsandığı topraklarda ancak demokrasinin var olabileceğinin” idraki içinde olması gerekir. 

Suruç katliamı ile başlayan süreçle Sokağa çıkma yasakları ve katliamlar ülkesi haline gelen Türkiyede, Yüzlerce masum sivil insan katledilmiş, binlerce insan yaralanmış, onbinlerce insan yerinden yurdundan edilmiştir. Türkiye’de birçok barış yanlısı, adalet ve insan hakları savunucuları gözaltına alınmış, tutuklanmış ve işkenceye maruz kalmıştır. Kendi vatandaşını korumakla yükümlü olan Hükümet, katliamlar sonrası en üst düzeyde “ partimizin oyları artmıştır” diyerek yaşanan katliamlar sonrası siyasi çıkar hesapları peşine düşmüştür.

Buradan bir kez daha iktidar sahiplerine sesleniyoruz; Yaşam hakkı, Barış, Adalet,  iktidar koltuklarınızdan ve oylarınızdan daha kutsaldır!

Suruç Katliamı, Türkiye’de bir milattır. Bu katliamla 33 düş yolcusu yoldaşımızı bizden almakla kalmamış, Türkiye’de yeni bir dönemin, şiddet ve nefret dili siyasetinin, kandan beslenerek iktidarda kalma anlayışının başlangıcı olmuştur. Bu anlayış ve pratiğin Başta Türkiye’de olmak üzere tüm Ortadoğu’da birçok masum insanın canına mal olduğu, demokrasi ve insan hakları kavramının tamamen ortadan kaldırıldığı bir döneme girdiği açıktır.  

Bizler İnsan Hakları Savunucuları, Demokratik kitle örgütleri ve Siyasi partiler olarak Suruç’ta 33 devrimci gencin katledilmesini bir kez daha lanetliyor, sorumluluk mevkiinde bulunan hükümeti, asıl Failleri ortaya çıkartmasını, Ulusal ve Uluslararası Kurum ve kuruluşları sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Buradan bir kez daha yaşamını yitiren Yoldaşlarımızı saygı ve sevgiyle anıyoruz. 20.07.2021

DÜŞ YOLCULARININ, DÜŞLERİ YARIM KALMAYACAKTIR.

UNUTMAYACAĞIZ,

UNUTTURMAYACAĞIZ…

Editör: TE Bilisim