İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi; "21 Mayıs 1864, Rus Çarlığının Kafkasya'yı işgal girişimine karşı direnen Kuzey Kafkasya Halklarının maruz kaldığı sürgün ve soykırımın yıl dönümü olarak sembolleşen tarihtir."

İHD Adana Şubesinde Gerçekleştirilen Basın Açıklamasını Yönetim Kurulu Üyesi Belgin Işık Okudu.

Işık; "Kuzey Kafkasya halklarının 19. Yüzyıl’da yaşadığı büyük trajedinin üzerinden 158 yıl geçti. 21 Mayıs 1864 günü tarihe Çerkes soykırımının simgesi olarak kazındı" dedi.

Belgin Işık sözlerine şu şekilde devam etti;

Çarlık Rusyası, Kafkasya’nın doğusunda, Dağıstan ve Çeçen-İnguş Bölgesi’nde, savaş boyunca kadın, çocuk ayırmaksızın tam bir imha politikası izledi. 1 milyonu aşkın Çerkes katledildi, daha fazlası vatanından sürgün edildi. 500 binin üzerinde insan sürgün yolculuğunda ve ilk yerleştikleri bölgelerde yaşamını yitirdi. Sadece Trabzon’da 53 bin Çerkes öldü. Ubıhların dilini konuşabilen kalmadı. Adigelerin bir boyu olan Natuhayların adı bugün sadece tarih kitaplarında kaldı.

Osmanlı ve Çarlık Rusyası, Çerkeslerin sürgün edilmesinde anlaştı, çünkü Osmanlı’nın “göçmene” ve savaşacak güce ihtiyacı vardı. Osmanlı planlı bir iskân politikası uyguladı. Çerkesler, Osmanlı İmparatorluğu’nun sorunlu bölgelerine ve potansiyel tehlikelere karşı bariyer oluşturacak şekilde, Balkanlar’da Müslüman olmayan halkların civarına, Ortadoğu’da Suriye-Ürdün hattına, Anadolu’da Samsun-Hatay hattı üzerine, İstanbul çevresine, Marmara Denizi doğu ve güneyine yerleştirildi.

Çerkes halkına karşı uygulanan bu sürgün ve soykırım yöntemi sonraki yıllarda başka halklara karşı uygulanan sürgün ve soykırım politikalarına da örnek teşkil etti.

Sömürgeciliğe karşı bağımsızlık için direnen Çerkesler dünyanın dört bir yanına dağıtıldılar. Bu tarifsiz acıyı daima yüreklerinde taşıdılar ve ağıtlarını kuşaktan kuşağa aktardılar. Çerkesler şimdi dünyanın 40 civarındaki ülkesinde yaşamlarını sürdürüyor. Ubıh, Abaza ve Adıgelerin Türkiye’deki nüfusu, kadim topraklarında yaşayanlardan çok daha fazla. Bugün Çerkeslerin en büyük bölümü Türkiye’de yaşıyor. Anadolu’daki Çerkes nüfusu 5 milyonu aşıyor.

Çerkes Halkının dağılmışlığının, dilinin ve kültürünün yok olmanın eşiğine gelmesinin temel nedeni uğradıkları soykırım ve sürgündür. Rus Çarlığının ve Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçıları olan Rusya ve Türkiye’nin tarihleriyle yüzleşerek “Çerkes Soykırım ve Sürgünü”nü tanımaları ve Çerkes halkının uğradığı haksızlıkların telafi edilmesi için gerekli çalışmaları başlatmaları gerekmektedir.

Çerkeslerin 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı ile İstanbul’da kurdukları derneklerin ve okulun Cumhuriyet döneminde kapatılması, Çerkes Ethem’e hain damgası vurulması, 1922 yılı Aralık ayında başlayan Gönen-Manyas’taki Çerkes köylerinin doğuya sürgünü gibi uygulamalar ve yasaklar Çerkeslerin soykırım acısını katmerleştirdi.

Türkiye’deki diğer halklar gibi Çerkesler de inkâr ve asimilasyon politikalarının kurbanı olmuştur. Toplumsal barışın inşası için Türkiye’de yaşayan tüm farklı kimliklerle beraber Çerkeslerin de dillerini, kültürlerini, kimliklerini yaşayabilmek ve yaşatabilmesi adına tüm kolektif hakları tanınmalı ve var olan yasal engeller kaldırılmalıdır.

Bu doğrultuda Çerkeslerin talepleri;

1.Çerkes soykırımı ve sürgünü tanınmalıdır.

2.Hak ve özgürlük temelli yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.

3.Anadil, kimlik ve kültürel haklar, kurumsal ve yasal güvence altına alınmalıdır.

4.Çerkesçe TV ve radyo yayınları yapılmalıdır.

5.Abhazya ve Güney Osetya tanınmalıdır.

6.Soykırım ve sürgün mağdurlarına mülkiyet ve tazminat ödenmelidir.

7.Ön koşulsuz anavatana dönüş hakkı tanınmalıdır.

8.Çerkes kimliğine ve kültürüne yönelik tehditler ve baskılar ortadan kaldırılmalıdır.

Sürgün ve soykırım insanlık suçudur. 21 Mayıs günü “Çerkes Soykırım ve Sürgün Günü” olarak tanınmalıdır. 21.05.2022

İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi

Editör: TE Bilisim