“KHK ile birlikte bir gecede ekmeğiniz alınıyor, ailenizle birlikte cezalandırılıyorsunuz. Aslında bizim haklarımız sözleşmelerle garanti altında. Ama maalesef Türkiye’ye karşı işletilmiyor. Çünkü devletler arasında çıkar ilişkileri var."
Adana İnsan Hakları Derneği tarafından “İnsan Hakları ve Barış” Paneli Salman-ı Pak Kültür Merkezinde Gerçekleştirildi.
Panele, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu konuşmacı olarak katıldı.
Panele ayrıca CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut ve çok sayıda kurum temsilcisi de katıldı.
Panelin açılış konuşmasını İHD Adana Şube Başkanı Yakup Ataş yaptı.
Ataş, güvenlik şubenin Adana Sulh Ceza Hakimliği kararı olmadan salonda hukuksuz şekilde görüntü kaydı yaptığını belirterek, hukuksuzca görüntü alınmasını kınadı.
İHD Şube Başkanı Av. Yakup Ataş sözlerine şu şekilde devam etti;
CHP MİLLETVEKİLİ SEZGİN TANRIKULU, İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİ 6 BAŞLIKTA ÖZETLEDİ
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, alınan kayıtlara ilişkin “Yarın bir gün bu kayıtlar kalacak. Barış ve demokrasi mücadelemizin kayıtları olacak” diye konuştu. Tanrıkulu, insan haklarının korunmasında ve yaygınlaştırılmasında önemli fonksiyonları olan sivil toplum, medya, parlamento, akademi, uluslararası mekanizmalar ve yargının gerilediği Türkiye’nin, hak ihlalleri bakımından 80’ler, 90’lardan daha ağır bir süreçten geçildiğini ifade etti.
Parlamento işlevinin aşındırıldığını dile getiren Tanrıkulu, “İşleyen bir insan hakları komisyonu vardı. Komisyon başkanı karakol basıp işkence aletlerini buluyordu. Bugün de referans gösterdiğimiz faili meçhul cinayetleri ve köy boşaltmaları raporları yazılabildi. Bugün cezaevlerine izinsiz giremiyoruz.” dedi. Bugün AİHM kararlarını tanımayan bir siyasi anlayışın olduğunu dile getiren Tanrıkulu, “Uluslararası mekanizmalar etkisiz hale getirildi. Akademinin bu konudaki rol gösterici rolü de akademi çökertilerek ortadan kaldırıldı” diye belirtti.
AKP’nin tüm bu kurumları işleyemez duruma getirdiğini ifade eden Tanrıkulu, “İnsan hakları ihlalleri tüm Türkiye’de eşit bir zulümle işlemeye başladı” dedi. Şebnem Korur Fincancı’nın 7 saat boyunca bir minibüste kelepçeli olarak mahkemeye getirdiğini hatırlatan Tanrıkulu, iktidarın çekinmeden bu zulmün özellikle görülmesini sağlayacak kadar pervasızlaştığını dile getirdi. Zulmün artık her yerde olduğunu ifade eden Tanrıkulu, bu tabloya rağmen umutsuz olmadığını belirterek önümüzdeki süreçte dayanışma ile adaletin, barışın, insan haklarının egemen olduğu yeni bir dönemi inşaat etmek için birleşme gerektiğini ifade etti.
İHD EŞ GENEL BAŞKANI EREN KESKİN KHK İLE BİRLİKTE BİR GECEDE EKMEĞİNİZ ALINIYOR
Vali’nin suç işlenme ihtimaline karşı salondaki konuşmaları kayıt altına alındığını söylediğini aktaran Eren İHD Eş Genel Başkanı Keskin, “İnsan hakları savunucuları suç işlemezler, kimseye şiddet uygulamazlar, hakaret etmezler, çalmazlar sadece düşüncelerini söylerler. Ama bu coğrafyada en büyük suç farklı düşünceyi söylemek. O yüzden şuan suç işlemeye başlıyorum” dedi.
Tüm hak ihlallerinin Türk ve Sünni kimliklerini temel alan resmi ideolojinin yansıması olduğunu dile getiren Keskin, 90’larda kıyaslandığında devletin yapısında bir farklılık olduğunu belirterek “Biz hep militarizme karşı mücadele ettik. En başından beri bu ülkede hep askerlerin sözü geçti. Siyaset onlardan korka korka siyaset yapardı” dedi. AKP’nin kendisini ilk dönemlerinde kapatmak isteyen militarizmle işbirliği içinde olduğunu ifade eden Keskin, “İfade özgürlüğü açısından bu kadar daraltılmış bir dönemi hatırlamıyorum. Her şey yasak” dedi.
Akın Birdal’ın vurulmasına zemin hazırlayan 28 Şubatçıların generallerinden birinin cezaevinde hayatını kaybettiğini hatırlatan Keskin, “buna rağmen biz insan hakları savunucuları olarak bu kadar insan hakları ihlalleri işlemiş bir kişinin cezaevinde ölmesine üzüldük. Kesinlikle tahliye edilmesi gerekirdi” dedi. 90’larda KHK ile işten atmaların olmadığını dile getiren Keskin, “KHK ile birlikte bir gecede ekmeğiniz alınıyor, ailenizle birlikte cezalandırılıyorsunuz. Aslında bizim haklarımız sözleşmelerle garanti altında. Ama maalesef Türkiye’ye karşı işletilmiyor. Çünkü devletler arasında çıkar ilişkileri var. Sığınmacılar meselesi var. Ama bu coğrafyada biatsız bir insan hakları mücadelesi var” dedi.
HDP MİLLETVEKİLİ ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU “İNSAN HAKLARI ve BARIŞ” PANELİNDE ŞU KONULARA DİKKAT ÇEKTİ
HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da salonda görüntü alınmasına tepki göstererek “Peki bundan dolayı sorgulanmayacağınız mı sanıyorsunuz. Kime güveniyor, Süleyman Soylu’ya. Şimdi sırtınızı ona dayarsınız ama bir gün Süleyman Soylu da yargılanır, onu da bulamazsınız. İnsan hakları bundan dolayı önemli. İnsan hakları hukuka dayanıyor. Herkes ama herkes insan haklarına sonunda muhtaç kalır” dedi.
Son bir yıl içerisinde 3 bin 802 konu ile kendisine başvuru yapıldığını dile getiren Gergerlioğlu, hak ihlallerinde cezaevlerinin açık ara önde olduğunu ifade etti. AKP’nin 384 cezaevi inşaa ettiğini dile getiren Gergerlioğlu, “Bu iktidar Türkiye tarihinin en çok cezaevi yapma ve içine insan koyma rekorunu kırmış bir iktidar. Ve hala 37 cezaevi daha yapılıyor. 2023’ü kazanırlarsa gözlerini daha da karartmış durumdalar” dedi.
12 Eylül’ün 3-4 katı insan yurtdışına kaçtığını ifade eden Gergerlioğlu, “Çünkü insanları işinden atmışsınız, burs almasını önüne geçmişsin, banka hesabı açmasının önüne geçmişsin, KHK’lı diye sosyal yardımdan faydalandırmamışsın. 6 yıl içinde insanlar Meriç’ten, Ege’den kaçarken yok oldu. Bunların en az 15’i bebek ve çocuk” dedi.
Tüm hak ihlallerinin Türk ve Sünni kimliklerini temel alan resmi ideolojinin yansıması olduğunu dile getiren Keskin, 90’larda kıyaslandığında devletin yapısında bir farklılık olduğunu belirterek, “Biz hep militarizme karşı mücadele ettik. En başından beri bu ülkede hep askerlerin sözü geçti. Siyaset onlardan korka korka siyaset yapardı” dedi. AKP’nin kendisini ilk dönemlerinde kapatmak isteyen militarizmle işbirliği içinde olduğunu ifade eden Keskin, “İfade özgürlüğü açısından bu kadar daraltılmış bir dönemi hatırlamıyorum. Her şey yasak” diye konuştu.