İHD Adana Şubesinde “İnsan Hakları, Barış, Seçimler ve Görevlerimiz” başlıklarında gerçekleştirilen sunumda Şube Başkanı Av. Yakup Ataş süreçle ilgili bir değerlendirme yaptı.

Ataş; “İnsan hakları savunucuları olarak bizler, Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin alanının giderek nasıl daraltıldığını ve gerilediğini, kolluk gücünün ve yargının, iktidarın çıkarları için nasıl araçsallaştırıldığını, hak savunucularının, iktidar erki tarafından nasıl saldırıya maruz kaldığını görüyor,  yaşıyoruz” dedi.  

İHD Adana Şube Başkanı Ataş sözlerine şu şekilde devam etti;

Siyasi iktidar, tahakkümüne aldığı yargı ve kolluk kuvvetleriyle, sansür yasalarıyla,  baskı, korkutma ve gözdağına devam ediyor. İnsan Hakları ve demokrasi mücadelesi bağlamında barışçıl gösterilerle, basın yoluyla, sosyal medya platformlarıyla, sanatıyla, fikirlerini toplumla paylaşan aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler, basın mensupları ve toplumun birçok kesiminden insan hakları savunucuları ve muhalifler “Toplanma, Örgütlenme ve İfade özgürlüğü haklarını” kullanamamakta, her geçen gün antidemokratik, baskıcı uygulamaların dozu artarak devam etmektedir. Yakın zamanda İnsan Hakları savunucuları ; İHD Eşgenel başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, TTB Başkanı ve TİHV Kurucularından Şebnem Korur Fincancı, 1995 yılından beri KAYIPLAR BULUNSUN FAİLLERİ YARGILANSIN talebiyle Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi  yapan Cumartesi Anneleri ve İnsanları adıyla bilinen gözaltında faili meçhul  kayıp yakınları, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği mücadelesi veren kadınlar ve LGBTİ+ lar ,KHK lar ile işinden ihraç edilenler, toplumun gerçek bilgiye erişimini sağlayan, bilgi edinme hakkını gerçekleştiren özgür basın mensupları, gazeteciler, yazarlar, demokratik bir düzen arayışında öncü olan siyasetçiler ve seçilmişler ile her kesimden demokrasi ve insan hakları savunucuları tüm saldırılara, gözaltılara, tutuklamalara, cezalara ve her türden engellemelere rağmen demokratik çağdaş bir düzen için eşitlik, özgürlük,  adalet ve hakikat arayışını sürdürüyor.  

Türkiye’nin yönetim sistemini otoriterleştiren tüm antidemokratik koşulların ortadan kaldırılması ve “demokrasi ve insan haklarına dayalı” yeni bir toplum sözleşmesi yapılması gerekmektedir. Bu nedenle toplumda demokrasi yanlısı ve evrensel değerlere, hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistem talebi olan tüm insan hakları savunucularının “barış hakkını” daha fazla ve ısrarla savunması, savaş politikaları ile militarist çözümler yerine barış politikalarını savunmaya ve uygulamaya yönelik perspektif oluşturması gerektiği inancındayız” dedi ve sözlerini tamamladı.     

    

İHD ADANA ŞUBESİNİN KONUĞU AKIN BİRDAL; “EN ÖNEMLİ GÖREV SAVAŞ KARŞITLIĞI”

Akın Birdal; “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin başlangıç maddesi, insanlar özgür onur ve haklar bakımından eşittir der. Şimdi bir insan hakları açısından mücadelemiz aslında insanlık onurunun korunması mücadelesidir” dedi.

Birdal konuşmasına şu şekilde devam etti;

Ezilen, emekçi halkların hak ve özgürlüklerinin korunması mücadelesidir. Şimdi Türkiye insan hakları açısından en ağır bir dönemi yaşıyor.

Çünkü dünya eski dünya değil. Ortadoğu eski Ortadoğu değil. Türkiye'de eski Türkiye değil. İşte biz aslında insan hakları ve özgürlük mücadelemizi, barış mücadelemizi, demokrasi mücadelemizi buna göre programlamamız gerekiyor.

Bizim insan hakları mücadelemiz doğrudan barışla ilişkilidir. Savaş karşılıklı ile ilişkilidir ve demokrasi ile ilişkilidir.

Şimdi bakın insan hakları açısından bütün halklar ve insanlık büyük bir tehdit altında

Sovyetler dağıldıktan sonra soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte tek kutuplu neoliberal kapitalist

Emperyalist bir dünyaya teslim edilmek isteniyor insanlık ve biz tabii insan hakları mücadelemizi doğrudan barışla ilişkilendirdiğimiz için her yıl İsveç Barış Araştırma Enstitüsü sitenin yıllık raporlarını inceleriz ve orada yayınlanan raporlarda bir yıl içerisinde silahlanmaya ayrılan para ve ülkelere göre en çok silah alımları satımları hangi ülkeler arasında yapılır görürüz.

10-15 yıl öncesine diyeyim silahlanmaya ayrılan yıllık para 636-40 milyar dolar görünürken şimdi bakın en son 2021 raporu yayınlandı sitenin şu anda silahlanmaya ayrılan para 2 trilyon 182 milyar dolar.

Bu neyin habercisi arkadaşlar bu insanlar kapitalist devletler niye bu denli silahlanıyorlar. Birinci sırada elbette ki yine silah alımlarında ve satımlarında Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin sonra Suudi Arabistan yer alıyor.

WhatsApp Image 2022-12-17 at 13.12.42

Türkiye'de 14 sırada yer almıştı ama şimdi galiba 18 sıraya düşmüş.

Kaldı ki bu tabi silahlanmaktan falan vazgeçtiğinden değil işte yine 2023 bütçesi bugün bu bütçe savaş bütçesi.

2023 bütçesi bir halk bütçesi barış bütçesi emek bütçesi değil.

Muazzam bir savunma ve güvenlik ağı olması için para ayrıldı. İkincisi de en büyük işte ikiye üçe katlayan Diyanet İşleri bütçesi.

Türk suni İslam sentezine bağlı bir rejimin bütçesi. Şimdi Tabii bu yılı savaş karşıtlığı açısından ve barış mücadelesi açısından önemli kılan bir şey var. Bu yıl 6-7 ay sonra seçimler olacak. Olur mu olmaz mı, olur da nasıl olur? bunlar ayrı tartışma konusu.

Ama bu seçimler olacaksa ve bu seçimlerin demokratik güvenilir ve serbest olabilmesi ya da halklarımızın iradesinin o sandığa yansıması için barışçıl bir ortamda gidilmesi gerekir. Bu seçimlere ne yazık ki bugün bu tehlike altında. Bakın 17 Nisan'da Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri Metina, Zap ve Avaşin-Basyan bölgelerinde bombalar yağdırdı biliyorsunuz.

19 Nisan'da da ana muhalefet partisinin genel başkanı dedi ki; “Askerimizin ayağı “taşa değmesin” ve askerimiz muzaffer dönsün” dedi. Şimdi arkadaşlar bu nasıl bir paradoks."

Editör: Güven BOĞA