İnsanların yaşamları boyunca kader anları vardır, bu anlarda aldığınız kararlar, yapacağınız seçim sizin geleceğinizi belirler. Kararınızı alıp seçiminizi yaptıktan ve bunu uyguladıktan sonra sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırsınız.

Aynı durum insan toplulukları içinde geçerlidir, bu bir dernek olabilir, bir kentte yaşayan hemşeriler olabilir, bir siyasi partinin taraftarları olabilir ya da bir ülkede yaşayan vatandaşlar olabilir, sonuç değişmeyecektir aldıkları karar ve seçimleri onların geleceğini belirleyecektir ve sonuçlarına hep birlikte katlanmak zorunda kalacaklardır.

SON KARARLARIMIZ VE SEÇİMLERİMİZ!

Bu yazıda bireysel değil de toplumsal karar ve seçim süreçlerine değinmeye çalışacağız bu nedenle geçmiş bizler için iyi bir örnekleme yöntemi olabilir.

“Referandum, plebisit veya halkoylaması; anayasa değişikliği, yasaların kabulü gibi bazı önemli meselelerde halkın iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamadır. Referandumda halkın iradesi idareye doğrudan doğruya yansımakta olup doğrudan demokrasinin güzel bir örneğidir. Temsili demokraside ise, halkın seçtiği insanlar, halkın iradesini yansıtmaya çalışmaktadır. Ancak bu tür oylamalar, muhalefetin onayını almadan, popüler uygulamaları hayata geçirmekte kullanılabildiğinden, totaliter rejimlerde yönetimin isteklerini hukuka uydurmaya alet edilebilirler. “

Vikipedia’nın başarılı tanımlaması ile ülkemizde 2007 -2010 ve 2017 yıllarında gerçekleştirdiğimiz “REFERANDUMLAR” dan yola çıktığımız takdirde her üç referandumda da “ EVET” diyerek iktidar partilerinin “ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ” tekliflerini kabul etmiş ve son referandumda da yönetsel sistem değişikliğini kabul ederek bir ortak karar vermiş, seçimimizi yapmışız !

Son referandumdan bir yıl sonra da Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerini yaparak ülke yönetimini mevcut iktidara vererek yine toplumsal bir karar vermişiz.

Bütün bunların sonucun da da bu gün geldiğimiz nokta;

DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER DE;

Demokrasi endeksi veya demokrasi dizini, The Economist'in araştırma bölümü Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından derlenen bir dizindir. İndeks, 167 ülkede demokrasinin durumunu ölçmeyi ve beş temel kategoride derlemeyi amaçlıyor. Kategoriler:

Norveç, 10 üzerinden 9.75 alarak birinciliği taşırken, listenin sonunda 0.32 puan ile Afganistan var.[1] "Tam Demokrasi", "Kusurlu Demokrasi" ve "Karma Rejim" demokrasi olarak nitelendirildi ve "Otoriter Rejim" diktatörlük olarak değerlendirildi.

Demokrasiyi şekillendiren unsurlar

·         Seçim süreci ve çoğulculuk

·         Sivil özgürlükler

·         Devlet fonksiyonları

·         Politik katılım

·         Politik kültür

Dünya Demokrasi endeksinde (2021 yılı endeks verilerine göre)167 ülke arasında 103.sırada ve “ karma rejim “ yani ne tam demokrasi ne totaliter rejim arada bir şey olarak nitelendiriliyoruz.

EKONOMİDE

Ekonomik Özgürlükler: 2022 Raporu”Fraser Institute tarafından yayınlandı. Rapor, iki yıllık araştırma sonucunda hazırlanan 2020 yılına ait ‘Ekonomik Özgürlükler Endeksi’ni de içermektedir. 165 ülkenin karşılaştırıldığı endekste Türkiye, 2019 yılında 6.49 puanla 111. sırada yer alırken 2020 yılında 6.48 puana gerileyerek 112. sırada yer aldı.

Dünya Ekonomik Özgürlükler Endeksi ülkelerin politika ve kurumlarıyla ekonomik özgürlüğü ne derece desteklediğini ölçmektedir. (1) Devletin Ekonomik Büyüklüğü, (2) Hukuki Sistem ve Mülkiyet Haklarının Güvenliği, (3) Sağlam Para, (4) Uluslararası Ticaret Serbestisi ve (5) Regülasyonlar gibi 5 geniş başlığı baz alarak ülkeleri puanlandıran endeks, topladıkları ortalama puana göre de ülkeleri özgür, 2. Çeyrek, 3. Çeyrek ve özgür olmayan başlıkları altında sınıflandırıyor. Ülkeler 0-10 puan üzerinden değerlendiriliyor.

Türkiye, Devletin Ekonomik Büyüklüğü başlığında 6.52, Hukuki Sistem ve Mülkiyet Haklarının Güvenliği başlığında 4.84, Sağlam Para başlığında 8.27, Uluslararası Ticaret Serbestisi başlığında 6.92 ve Regülasyonlar başlığında ise 5.88 alarak ortalamada 6.48 puanla 165 ülkenin arasında 112. sırada yer aldı. Türkiye bu sıralamayla 3. Çeyrekte yer alarak ekonomik özgürlükler açısında kısmi özgür diyebileceğimiz ülkeler arasında bulunuyor. 2002 yılından itibaren son çeyrekte (özgür olmayan) yer almayan Türkiye, 2008 yılında 6.99 puanla 66. sırada yer alarak en yüksek sıralamasına sahip oldu.

Küresel Rekabet Endeksi dünya ülkelerinin, rekabetçilik puanlarına göre sıralanmış bir listesidir. Ülkelerin rekabetçilik puanları Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl tekrar edilen kapsamlı bir çalışma ile ölçülür. Dünya Ekonomik Forumu, yıllık düzenli toplantısını, İsviçre'nin Davos kentinde Ocak ayı içerisinde gerçekleştirir.

Yapılan çalışma, raporda yer alan 131 ekonomiden 11.000 iş dünyası lideri ile yapılan anketler sonucu gerçekleştirilmiştir. Anket soruları, bir ekonominin iş ortamını etkileyen ve kalıcı ekonomik kalkınmanın kritik belirleyicileri olan geniş bir faktörler yelpazesini kapsamayı amaçlar.

Sıralamalar, kamuya açık kesin verilerin kombinasyonu ve yönetici görüş anketlerinin sonuçları esas alınarak gerçekleştirilir.

Bu endekste 141 ülke arasında 61.sıradayız

EĞİTİMDE

PISA olarak kısaltılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (İngilizce: Programme for International Student Assessment) adında Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından 1997'de geliştirilen uygulama uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarısını sınamaktadır.

PISA çalışmasının amacı eğitim yöntemlerinde standartlaştırmayı ve gelişmeyi arttırmakla birlikte dünyada okul çocuklarının başarısını karşılaştırmak ve test etmektir.

Matematik Dalında 79 Ülke Arasında 43.

Bilim Alanında 79 Ülke Arasında 40.

Okuma – Anlama Alanında 78 Ülke Arasında 41.

Sırada yer almaktayız.

Bunlar son seçimimizin sonuçları.

ALTILI MASA NEDEN ÖNEMLİ?

2023 yılında da tekrar Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerimizi gerçekleştirerek karar verecek ve seçim yapacağız. Bu seçimlerde bizim, ailemizin, dostlarımızın bütün toplumun geleceğini belirleyecek.

Bu seçimlerin temel meselesi sadece ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanı ve meclis üyelerinin seçimi değildir aslında, son dönemde referandumlarla ulaşılan rejimi sorgulama, medeniyet tercihi, toplumsal uzlaşıya dayalı özgür ve demokratik bir ülke isteminin test edileceği bir seçimdir.

Bu anlamda da altılı masa büyük önem kazanmaktadır. Demokrasi basit anlamda bir ülke sınırları içerisinde yaşayan farklıların ortak ihtiyaç ve toplumsal taleplerde uzlaşı sağlayabilmesi, barışçı yollarla çözüm üretebilmesi ise altılı masa aslında bu kültürün yerleşebilmesi için büyük önem ve değer kazanmaktadır. Eğer altılı masaya medeniyet tercihi sorgulaması yönünden bakabilirsek geldiğimiz noktada doğrudur, çağdaş demokrasi kültürünün geldiği evrensel düzeye denk düşmektedir. Bu anlamda da aşağıdaki soruları sorabiliriz;

Biz demokrasiyi karşıtlıklar üzerinden mi yürüteceğiz?

Yoksa talepler ve ihtiyaçlar konusunda uzlaşı üzerinden mi?

Uygarlık tarihi boyunca hiçbir zaman olmadığı kadar hızlı bilimsel ve teknolojik gelişim insanlığın adeta başını döndürmüş, insanlık bu duruma felsefesiz ve ideolojisiz yakalanmış durumdadır. Türkiye özelinde düşünüldüğünde bu durumun üzerine kent – köy demografik yapısının hızlı yer değiştirmesi de eklenince yönetim biçimini belirleme, medeniyet tercihi gibi temel konular kurnaz politikacılar tarafından karşıtlıklar üzerinden yürütülen popülist ve algı yönetimine dayalı söylemlerle iktidarı “ öç”alma” yolu olarak kullanılmıştır.

Bu anlamda artık toplumun farklılıklarını temsil edenlerin masaya oturup konuşarak, tartışarak tercihlerini belirlemesi, kararlarını alabilmesi önemli ve değerlidir. Masada olmak, bir araya gelip konuşabilmek dahi önemlidir çünkü bir masada birlikte konuşabilmek kültür ve anlayış meselesidir. En önemli eksiklerimizden birisi olduğunu düşündüğüm “DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ” ancak bu biçimde gerçekleştirilebilir.

2023 YILINDA ALACAĞIMIZ KARAR VE SEÇİMİMİZ!

İnsanlığın temel ihtiyaçların giderilmesinde eşitliği ve adaleti sağlayabilmesi, bilimde ilerleyebilmesi, sanatta üretebilmesi özgür ve çağdaş bir toplum yapısında gerçekleşebilmektedir bu da baskıcı bir yönetim biçiminde kurulamaz. Unutmayalım ki sınırlı yaşamda enerjimizi ve yeteneklerimizi doğru kullanabilmek ve değerlendirebilmek ancak doğru yönetim biçiminde olasıdır. Doğru yönetim biçiminin krallarla değil kurallarla ve kurumlarla oluşabileceğini uygarlık tarihi bize acı deneyimlerle gösterdi. Bu nedenle umarım

2023 yılında, uygarlığın değerli tortusu olan TARİH ve rehberimiz olması gereken AKIL alacağımız tüm kararlarda ve seçimlerimizde etkin olur.

Editör: Haber Merkezi