Ayrılık kaygısı bozukluğu, kişinin ebeveynlerinden veya evinden ayrı kalmaya karşı gösterdiği, aşırı kaygı ve korku ile kendini gösteren, gelişim düzeyi ile uyumlu olmayan şekilde ayrılık kaygısına sahip olmasıdır. Çocukluk döneminde sık rastlanan kaygı bozukluklarından biridir. Ayrılık kaygısı bozukluğu olan bireyler, kendisine veya temel bağlanma figürüne zarar geleceğini ve bu sebeple tekrar birleşemeyeceklerini düşünürler. Yaygınlığı %2-13 arasında değişmektedir. On sekiz yaşından önce görülür ve aşağıdaki belirtilerin en az 4 hafta süreyle devam ediyor olması gerekmektedir. Anneden her ayrılığın ya da ayrılık beklentisinin aşırı kaygı, öfke ve sıkıntı yaratması.

  • Kendisinin ya da bağlandığı kişilerin bir kaza geçirecekleri ya da hastalanacaklarına ilişkin kaygılar.
  • Odada, evde tek başına kalamama, geceleri kendi odasında tek başına uyuyamama ve gece kabusları.
  • Kaybolma ya da kaçırılma korkusu.
  • Tek başına bir yere gitmekten kaçınma.
  • Okula gitmeyi reddetme ve özellikle okula gitme söz konusu olduğunda mide bulantısı, baş ağrısı gibi bedensel yakınmaların olması.
  • Sosyal aktivitelerden kaçış.
  • Özellikle geceleri ve uyumaya yakın algısal çarpıklıklar gösterme (Örneğin; hafif bir gürültü ya da gölgeyi hayalet olarak nitelendirme)
  • Okula devam sıklığının ve öğrenim kalitesinin azalması sebebiyle akademik başarının düşmesi.

Çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşılayan, aşırı kaygılı, onun bağımsızlığını desteklemeyen anne-baba tutumlarında, okula gitme gibi bir ayrılık hem ebeveynlerde hem de çocukta ayrılık kaygısı doğurur. Aşırı koruyucu, aşırı denetleyici ebeveynler çocuklarından ayrıldıklarında kaygı duyarlar ki bu kaygı çocuğa da bulaşır. Ebeveynler çocuklarının tek başlarına bir şey yapamayacağına, başına kötü bir şey gelebileceğine, kontrollerini kaybedeceklerine inanmaktadırlar. Ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar ebeveynleriyle birlikte yatan ya da onlarsız yatamayan, onlardan ayrıldıklarında aşırı ağlayan, genellikle ev dışında vakit geçirmekten hoşlanmayan, ayrı kalma ihtimalinin olduğu yatılı okullara başlamada isteksiz olan, okula gitmeyi reddeden, somatik yakınmaları olan çocuklardır. 

Ayrılık kaygısı yaşayan çocukların okulla ilgili kaygıları hayali ya da gerçek olabilir. Okula gidiş yolundaki tehlikeler (trafik gibi), okula uyum sürecinde öğretmenin tahammülsüz ya da cezalandırıcı tutumu, sınıfa yaklaşınca anne-babanın onu bırakıp kaçması, söz verdikleri saatte onu okuldan almamaları gibi etmenler de ayrılık kaygısını arttıran ve bir bozukluk haline gelmesine yol açan etmenlerdendir. Bu noktada ayrılık kaygısı bozukluğu ile okul korkusu arasındaki ilişkiye değinmek yararlı olacaktır. Ayrılık kaygısı bozukluğu, okul korkusunun en önemli belirleyicilerinden biridir. Araştırmalar, ayrılık kaygısı bozukluğu yaşayan çocukların %75-80 arasında değişen bir oranının okul korkusu yaşadıklarını, bununla birlikte, okul korkusu olan çocukların %80’inde de ayrılık kaygısı bozukluğu belirtileri olduğunu göstermektedir.

Ayrılık kaygısı bozukluğu, ergenlerde okul çağı çocuklarına göre farklı şekilde kendini göstermektedir. Yeni bir birey olma yolunda gelişen ergenler ayrılık kaygısı bozukluğu nedeniyle evden uzakta kalması gereken kamp programları, yurt dışı eğitim programları gibi etkinliklere katılmak ve yatılı okulları tercih etmek istemeyebilirler. Bu yüzden sosyal ve akademik hayatları olumsuz etkilenebilir. 

Ebeveynlerin kaybı ya da boşanması, bir hastalık ya da kaza, kardeş doğumu, annenin çalışmaya başlaması ve hastaneye yatış gibi olaylarla tetiklenen, çocuklarda panik atak yaşanmasına neden olan ayrılık kaygısı bozukluğunun yetişkinlik döneminde de depresyon, panik bozukluk ve agorafobi gibi kaygı bozukluklarına yol açtığı görülebilmektedir.

Editör: TE Bilisim