Çevrimiçi veya okul ortamında farketmez; ders sadece bir ders değildir biz eğitimciler için. Kuşbakışı izlemek bile yeterli hissetmeye. Derslerimizdeki kurguyu örnek alın lütfen! 10 dk için bile olsa, çünkü biz her gün yapıyoruz.

Sizin projenizin aksine bizler derse güçlü ders planı ve kurgu ile gireriz. Ve planlamalarımızı sınıf dinamiğine uygun, öğrenci ilgi ve ihtiyaçlarına göre düzenleriz. Araştırır, birbirimize danışırız. Siz de yapıyor musunuz?

Bir çocuğun önüne birkaç mikrofon koyacağımızın bilgisini bile ders öncesi akışında belirtiriz. Etkili bir giriş yapmak için defalarca düşünürüz, belki de günlerce. Çünkü dikkat çekmek için kullanacağımız materyaller bile çocukların heyecan duyacakları, mutlu olacakları bir zaman diliminde bulunacaklarını gösterir. Çocuğa verilen bir buket çiçek onun ilgi ve ihtiyacına uygun bir materyal olmayabilir. Bunun yanında çocukların her daim çikolataya da değil, biz eğitimcilerin çaba gösterdiği ‘anlayış ve seçiminin arkasında durulduğunu ‘ bilmeye ihtiyacı vardır. Cezayı olduğu kadar ödülü de sevmiyoruz. Gülümseme yeterlidir bazen…

Ayrıca ‘ oyun ‘ bizim çocuğa en etkili ulaşma yöntemimiz. Hatta biliyor musunuz biz kitaplar üzerine bile dünya kadar oyun oynayabiliyoruz çocuklarla. ‘ Haftaya arkadaşlarıyla geldiklerinde onlara kitap da vereceğiz ‘ cümlesini kitaplar adına teessüfle karşılıyoruz.

Biz çoğu zaman çocuklardan izin istiyoruz. Sınırlarına girmemek ve bazen öğretebilmek için bile. Çocuklara giydirdiğiniz kravat ve gömlekten izin alındı mı merak ediyoruz. Akranlarından öğrenmesini önemsiyoruz. Evlerden televizyonlardan, sosyal medyadan izleyen başka çocukların bakış açısını kontrol edebilecek misiniz? Neden içerikli sorularına cevap bulacak ebeveynler olduğuna emin misiniz her evde? Anne babalık zor zanaat. Biz, ihtiyaç halinde anne babalarla beraber hareket etmeye, danışmaya ve becerilerimizi zenginleştirmeye çalışıyoruz. Siz ekran karşısına çıkarılan koruma altındaki bir çocuğun görüntülenmesini, öncesinde yaşadığı travmaların ağırlığıyla buluşturuyorsunuz.

‘Sonu gelmeyen soruları, merak ve hayret duygularının izlerini sürüşleri, bitmek bilmeyen anlama çabalarıyla, bir türlü doyurulamayan, kendisini ve çevresini keşif iştahlarıyla, olup biteni sorgulayan tutumlarıyla, Kral Çıplak mı diye haykırabilme cesaretleriyle, ‘her çocuk filozof değil mi?’ sözünü öncül tutup iletişimin gücü ve empatinin önünde saygıyla eğiliyor fikirlerini ifade edebildikleri her an onları hayranlıkla izliyor ve arkalarından konuşuyoruz sevgiyle. Peki, siz bir çocuğun kendini özgürce ifade etmesinden yakıştırdığınız ezberlerin önüne geçmesinden neden bu kadar korkuyorsunuz? Biz aksine eleştirel düşünme becerisinin hak olduğunu düşünüyor, boylarından büyük ettikleri laflarla gurur duyuyoruz. Adına konuşmak diye bir durum asla olmayacaktır bizim dünyamızda. Çünkü beraber öğrenmeyi önemsiyoruz. Siz bir çocuk adına konuşurken nasıl hissediyorsunuz?

Biz eğitimciler mor bir güneşi, gökyüzündeki karıncayı çizen çocuğa daha merakla yaklaşıyoruz. Hayal etmekten vazgeçmediği için… Siz çocuğumuzun elindeki çikolataya göz koymuşken hangi hayalini çizmesini bekliyorsunuz. Ciddiyetle giydirilmiş, eline hangi türü sevdiğini bilmediğiniz çiçekleri tutuşturulmuş, konuşmayan bir çocuk resmi mi? Ortama gelmeden önce sevdiği şeyi öğrenmek çok mu zordu? Hayır… Biz gerekirse not alıyoruz unutmamak için.

Çocuklarla iletişim kurarken dilimizin inceliklerinden bahsediyoruz. Sihirli sözcükler kullanıyoruz. Emir cümleleri kullanmaktan kaçınıyoruz. Duygularının kullandığımız ifadelerin altında ezilmemesi için çaba gösteriyoruz. Çocuklarımıza onlarla gurur duyduğumuzu nasıl bildireceğimizi bulmak hassa bir denge olabilir. ‘ Seninle gurur duyuyorum’ tarzındaki güçlü bir övgü ifadesi çocukların kendilerini kötü hissetmesine sebep olabilir. Biz çocuğun çabasını övmeyi odaklanırken sizin düşünmeden söylenmiş cümleleriniz bizim de çabamızı gölgeler.

Bağ kurmadığını hissettiğimiz şu birkaç dakikanın sonunda çocuğa ‘Sevdiğini söylemek ‘nedir? Yorumsuz bırakıyorum.

Çocukların birbirlerini anlamalarını, farklılıkları öğrenmelerini ve başka fikirlere saygı duymalarını önemsiyoruz. Çünkü bizden sonra da hayatları boyunca sağlıklı iletişim kurmalarını sağlamak bizim için bir borç. O an çikolatayı isteyip istemediği sorulmayan bir çocuğa ‘saygı’ başlığı konusunda nasıl rehber olabiliriz.

Merak ediyorum. Karar verdiğiniz bu uygulamayı ne kadar tartıştınız? Bir çocuk gelecek, koltuğa oturacak, miş gibi davranacak ve gidecek… ve süreç sona erecek şeklinde miydi planınız? Ulaşmaya çalıştığınız başarı bir sonuç mu, süreç mi? Çünkü biz süreci değerli buluyoruz.

Demokratik değerleri içselleştirmiş çocuklar yetiştirmek için çok uğraşıyoruz. Siz hangi düşünceyle diğer çocuklardan farklı tutabildiniz arkadaşını?

Ezcümle; değerlendirme aşamasında, çocuğun ne hissettiği ve neler kazandığı çok kıymetli. Biz burada sizin kendinizi değerlendirmenizi önemsiyoruz vatandaşlık hakkı olarak. Aynayı kendinize tutmanızı bekliyoruz bir kez olsun. Çünkü çocuklar bunu çok iyi yapıyorlar. Ya da bizlerden birine sorun, biz size anlamlı bir kurgu yaratırız…

Editör: TE Bilisim