Zamanı çiğniyorum dişlerimle, çürütmek istiyorum sensizliği, sevmeme ihtimalini yutmak belki de; öfkeli bekleyişleri eritmek midemde. Zaman da benimle beraber eriyordu bilinmezliğe. Nasıl büyük bir sevda ki; sığmaz okyanus sığan yüreğime. Nasıl bir bekleyiştir

demirlenen gecelerime / zincirsiz…

..........Tan yeri ağarmayan, sabahsız bir şehirde bulamadığım olursun, takvimden bir yalnızlık daha düşer avuçlarıma / nedensiz.

..........Birlikte mi eskitmiştik zamanı, birlikte mi eskitmiştik sevmeleri? Bilmiyorum, neden bu kadar bitkin anılarım / neden bu kadar mecalsiz…

..........Dökme sevdiğim gözyaşlarını / ağlama / bir yerlerim inciniyor senden uzakta ve içimde fırtınalar / koptuğum sensin, ürkek sevmelerin ardına. Yorgun bir sevdayı asmışım, harabelerle dolu bir hayatın ortasına. Güneşe küsmüş hüzün bahçeleri, her meyvesi

kan kusuyor üzerime / boğuluyorum denizsiz…

Çek ellerini düşlerimin gözlerinden.

Rutubet kokuyor hayallerim ıslanmaktan, yalnızlığa adım adım yaklaşmaktan.

..........Oysa sevdamı maviye boyamıştım; balıklama dalabileceğim / bazen bir ormana; durup soluklanabileceğim. Hadi çek bu olmazlıkları üzerimden, utanmazlığı söküver cümlelerinden. Dokun ümitlerime, dokun yalnızlığıma, hadi utanma / dokun bana. Saklanmaktan

yoruldum üç noktanın ardına…/ Gerekçesiz..

...........Ödünç verdiğim mutluluklardan çalıyordum umutları, en adi suçlu sayılıyordum; ele avuca sığmayan. Belki de yorgun bir savaşçı, malubiyeti yok sayan, belki de bir mülteci / kaçışları yalnız sana sayılan… Avuç avuç bulaştır sevdanı üzerime; alıkoyuyorum

tüm sevmeleri, gelince birlikte harcayacaktık tüm gecikmişleri…Sen bir hasretin tamlananı, bense umutları sana değen her cümlenin tamlayanı olacaktım. Seni imkansız aşklara inat, tüm imkansızlığımla sevecektim.

Sevdim de aslında; sen yoktun!

.............Kör bıçakla kesiliyor umutlarım, haykırışlarını duyuyorum. Yürek bu daha kaç gidiş kaldırır bilmem; her gidişte ölürüm /öldüreceği mi de bilmeden. Oysa -yalnızlığımın örse inen çekici gibidir, hayatın beni sensizliğe çakışı- bir türlü başımı kaldırıp

dur diyemiyorum, kan revan içinde umutlarım. Bir ben kalırdım oysa yanışlara, bir ben batardım alev küle daldıkça, yanışlarımın şiirler olur alevi, asla bitmez kalemce haykırışlarım…

Acılanma yüreğim / ben buna da alışırım…

............Ki ben sevda bilirdim seni; çalsam da kapıyı açılmaz ruhunun derinliği. Kaç anahtar denedim yüreğine sığmayan, kaç kez vuruldum kuru sıkı sevdalara! En kötüsü de bu biliyor musun? Sevdaya vurulmak ve asla yummamak gözleri.

Yaşarken ölmek dedikleri / bu olsa gerek.

.............Alışamadığım iklimlerden koşup gelsem sana, dört mevsim gül açmasa da; sevdana binlerce çiçek türetsem / ekinsiz;

Yokluğuna binlerce sen ürettiğim gibi / mevsimsiz

............Gecenin karanlığı yutuyor şimdilerde sensizliği, sürülüyorum bilmediğim diyarların çorak topraklarına. Taze bir sabah / bayat bir gecenin devamı oluyor yokluğunda, ne kadar zorlasam da nefesim ısıtmıyor, kutuplara malzeme olmuş ellerimi. Bir yanım

yokmuş gibi hissediyorum, eksilere düşüyorum her çırpınışımda, pozitifin bacakları kırılıyor / çekiçsiz…

...........Bazen her şeyi akışına bırakmak istiyorum / bazen de tersine akıtmak şelaleyi / yazık ki ikisini de beceremiyorum… Yine sensizim… Yokluğunda kaç mühür kapatıldı beyaz sayfalara, kaç nüfus cüzdanını fişlettin damgalarınla bilmiyorum. Dön bir bak,

ellerimi uzatıyorum yine de sana / tutmalısın

unutma sevdalım

bana bir sen borçlusun / mutluluğundan sebeplendiğim, her seferinde gölgesinde demlenebildiğim,

özlenen / beklenen

bana bir aşk borçlusun / noktaların ardına / usulca gizlenen…

Editör: TE Bilisim