Bekliyor musun sende?

Sanırım uzun zamandır bu kadar stresli ve belirsizlik yaşadığım olmamıştı. Senelik doktora raporumu teslim ederken ve aynı zamanda o rapor savunmasına hazırlanırken kendimi bir kargaşa da bulduğum doğrudur. Bunlar geçti derken şimdi de sonuç bekleme stresi var. Ne oldu acaba diye, geçebildim mi, tamam mı? Devam mı?

Sürekli yenilediğim e-posta uygulamama bakarken aynı zamanda da tren bekliyorum. Bir anda çok da komik olmayan bir espri yankılandı aklımda “dünyadaki görevim, beklemek”. Sonuçlar çıksın diye beklemek, tren beklemek, uçak beklemek, birilerinin geri dönüş yapmasını beklemek, hafta sonunu beklemek, mutlu olmayı beklemek gibi ve daha birçok beklediğim, hepimizin beklediği şeyler.

Beklerken o an’ı zamanı kullanmak içinde buradayım ve bu yazıyı yazıyorum. Trenim gecikti, sabahın kör saatinden yola çıktığım bir maceradayım. Hayatımda sadece toplamda 10 gün beraber geçirdiğim, fakat düşüncelerine, açık görüşlülüklerine hayran kaldığım insanların yanına gidiyorum. Ne zaman sıkkınlık hissetsem kendimi seyahatte buluyorum sanırım ya da planını yapıyorum.

Seyahat ettikçe özgürsündür,

Seyahat ettikçe özgürsündür, hayattasındır gibime geliyor benim. Gittiğim her yerde yeni şeyler öğrenmek, yeni insanlar tanımak, biraz olsun monoton hayatımdan çıkıp, evdeki o koltuktan kalkıp hayatta olduğumu hissetmek için seyahat ediyorum. Kaçış belki de yaptığım bilmiyorum. İşleyip, para kazanmak istememin başlıca sebeplerinden biri seyahat.

Halbuki hayatın kendi bir seyahat ve monoton dediğim o hayatımın her anına hayattaymış hissini katmak benim elimde sadece yapmıyorum farkındayım. Beklemekle geçiyor hayatım tam anlamıyla, aslında her zaman da öyle olmamalı dediğim bir hayat şekline döndü benimki de. Büyüyoruz diye mi bunlar? Bizi de mi sistem içine çekiyor? Arada kimse sıyrılamıyor mu? Sıyrılanlar varsa kendini alkışlasın lütfen, size saygım sonsuz ve nasıl yaptığınızı bana da anlatırsanız sevinirim.

Her şeyi kafasına takan, düşünen, en küçük ayrıntıyı bile hesaplayan bir insan olmamdan dolayı kendi kendimin yakasını “şöyle olmalı, böyle olmalı” diyerek bırakmıyorum. Kendimi rahat bırakmayan benim, aradaki kargaşada da kendimi koltukta buluyorum.

Hah trenim geldi…

Şu an’da en küçük ayrıntısını dahi hesaplamadığım, sadece uçağa binip geldiğim, dönüş bileti kesmediğim ama kafamda düşündüğüm (tabii ki bir şeyleri hesaplamam planlamam gerekiyordu yoksa rahat duramam) ve daha önce hiç gelmediğim bir şehirde ülkedeyim. Sonuçları beklerken güzel vakit geçirmek tek amacım. Sonrasına sonra bakarız. Bütün olasılıklara göre zaten plan program düşünceler kafamda. Sanırım biraz kontrolcüyüm hatta obsesif de olabilirim.

Arkadaşımla buluşma yerine vardığımda beni aynı kültür farklı bir dil bekleyecek. Evet Yunanistan’dayım. Tedirginliklerim var, eminim onların da vardır. Bizler ne kadar açık görüşlü olursak olalım, ailelerimiz, çevremiz bir yerden etkileyebiliyor ve içine insanın tedirginlik bırakıyor. İşin ilginç kısmıysa bu tedirginliğe rağmen ve sadece onları 10 günlük tanımama rağmen güveniyorum onlara. Hayat boyu olacak bir dostluk, kardeşlik sanki.

E-postalarıma yeniden baktım, herhangi bir geri dönüt yok henüz. Beklemeye devam. Tren ineceğim istasyona varmak üzere. Yakın zamanda Yunanistan maceramı da sizlere anlatacağım.

Bugün yeni seyahatimin ilk günü, artık beklememe gibi bir düşünceyi benimsediğim de ilk gün. Umarım her ikisi de benim için farklı ve öğretici bir macera olur.

https://www.habereguven.com/yeni-normal-cokta-farkli-degilmis/
https://www.habereguven.com/pandemiden-dersler/
https://www.habereguven.com/sularimizdaki-sizintilar-ve-etkileri/
Editör: TE Bilisim