Gecikmiş kıyamet kopmalıydı artık.
Tanrının yüzyıllardır insanlara söz verdiği adalet yerini bulmalı.
İyilerin ciddiye alınmadığı dünyada kötüler cirit atmaya devam ediyor, oysa hala dünya dönüyor, güneş doğudan yükseliyor. Ya vaat edilen her şey yalandı ya da ben saçma sapan bir rüyanın ortasında!

Acı, bir kanser gibi vücuduma yayılıyor, tüm hücrelerimi ele geçiriyor ve baş ağrısıyla artık baş etmem giderek zorlaşıyor.

Sanki geriye tek bir şey kalmış gibi, bu dünyadaki herkesi yok etmek. Neden bunca yükü tek bir melek üstlenmek zorundaydı ki? Hem can alan biri nasıl bir melek olabilirdi?

Kafamda yine deli sorular. Sanki tanrı beni yaratırken bir şeyi eksik bırakmış ve şimdi ben dünyayı yok ederken hiçbir şeyi yarım bırakmak istemiyormuşum gibi. Beklenen sonun biran önce gelip kendi elimde adalet bulmasını istiyorum. Tek istediğim şey bu yaptıklarımı tanrıya açıklayabilecek kadar biraz zaman. Vermese de canı sağ olsun deyip çekip gideceğim aslında. Gerçi tanrının olmadığı neresi vardı ki gidebileceğim, hayıflanıyorum yine kendi kendime. Sonra şuana kadar elime almadığım bir sigarayı evirip çevirip acemice yakıyorum. Nasıl tutulacağına dair hiçbir fikrim yok. Küçük yuvarlak şey ne kadar incitebilirdi ki ciğerlerimi? Bir ağız dolusu nefes kaç kişinin hayatını kurtarabilir ya da bu meret kaç ciğerin sonu olabilirdi ki? Masaya yatırdığım tüm sancılarımdan kurtulmanın tek yolu o an kendi biletlerimi kesmek. Bazen kimseye yetemezken gücün sadece kendime yettiği zamanlardayım. Sorguya çekilmeden önce sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki kafamda.

Öyleki uyuyamama sebebime bir yenisi daha ekleniyor. Üstelik son ses açtığım anlamsız karışık bir müzik güruhundan herkes nasibini almalı diye düşünüyorum. Kendi iç sesimi duymamak için dinlediğim anlamsız şeylerin içinde kaybolmak istiyorum lakin bu da yeterli değil. Çünkü kaybolmak, yok olmak demek değildi. Hala yaşıyor olduğunun bir göstergesiydi. Beynimdeki fazlalıkları silkeleyebilsem hayat daha katlanılır bir hal alabilirdi. Lakin bu sarsıntıların şiddeti sadece kalbimde bir enkaza dönüşüyor ve hiçbir kurtarma ekibi içimdeki umudu kurtarmaya gelmiyor. Bir insan nefessiz, yemeksiz kaç gün dayanırsa işte onca beton yığını altında o kadar da mutsuz oluyor. Yüzümde ince bir tabaka kum tanesi, onu da gözyaşlarım temizliyor, söylesene daha ne kadar sürer bu oyun?

Şartellerini mi indirsek dünyanın ya da fişini mi çeksek tüm ekranların!
Kararsa artık dünya, ben bu kötülüklere açmasam gözlerimi!
Sen sevsen biraz, belki de biraz sırtımı sıvazlasan, öpsen bir kere gözlerimden, ne bilim işte belki üşümese ayaklarım!

Bilmek istiyorum, şimdi değilse ne zaman?

Hiçbir şey değişmezdi belki. Ama bil ki benim buna ihtiyacım vardı…

Editör: TE Bilisim