Bir insan için tek önemli şey 'kendi hayatı' olabilir mi?

Sonsuzluk içindeki koskoca bir evrende bir insan için tek önemli şey 'kendi hayatı' olabilir mi? İnsan gibi her dokusu ayrı mükemmellikte hücrelerle donatılmış, istediği her işi başarabilecek kudrette olan mucizevî bir canlının tek amacının 'kendi hayatımı kurtarayım, aile bireylerimin yaşam devamlılığını, konforunu sağlayayım' olması sizce de garip değil midir?

Kendi dışında, binlerce yaşam mücadelesi veren canlı var ve birisine el uzatmadan, maddi ya da manevi bir hayata dokunmadan yaşıyorsa, yaşadığı hayat mıdır? Bahçede dikili bir ağaç bile insanlara gölge oluyor, meyve veriyor, bir kuşa yuva oluyor, sadece kendi köklerini derinleştirmek dışında hayatlara dokunabiliyorsa; bir insanın sadece 'kendi için yaşadığı hayat' sizce de çok yavan değil midir?

Bir sürü kişiyi alabileceği kocaman bir yüreğe sadece kendi evlatlarını koymak yerine, o sevgiye hasret doğuştan şanssız bir yavruyu da sevgisinden nasiplendirmek; sokakta susuzluktan kavrulan bir köpeğe bir kap su vermek, sadece parayla aşını, suyunu değil bilgisini, becerisini insanlarla paylaşmak, ortak yaşadığı yeryüzüne karşı bir sorumluluğu değil midir insanın?

Otobüs fren yapınca refleks olarak düşeni tutmaya çalışıyoruz da; dünyası fren yapıp tökezleyenlere, düşenlere karşı neden bu kadar duyarsızız?

Asayiş bizim için berkemâlse, yapabileceklerimiz varken kapımızı kapatıp, karnımızı doyurup yatağımıza uzanalım öyle mi? Bu 'hayatta kalmak'tır evet de, kendi geminin kaptanı olarak yaşadığın böyle bir hayatta kalman çok mu gereklidir acaba? Sadece kendin için atan kalp yüz yıl atsa ne olur, sadece senin ciğerine dolan oksijen hiç bitmese kaç yazar?

Şaire göre yolun yarısını çoktan geçtiğim sevgili hayatımın bana öğrettiği bir şey varsa hayatta paylaştıkça sadece sıkıntının azalıp, kalan herşeyin paylaştıkça çoğaldığıdır. Para biriktirerek değil harcayarak zengin olunur, paylaştıkça artar, birinin sıkıntısına serptiğin su, senin sıkıntında sana deniz olur; huzur olur… İnsanın hayatı ziyân etmeden ziyâde etmeyi öğrenmesi, yaşamının içinde yeni hayatlar yeşertir ki o yeşilin mükemmel tonu kalbindeki tüm siyahları yok eder, işte böylece gönlü daha da zenginleşir.

Tüm bunları niye mi yazdım?

Hiç tanımadığı bir kadının yardım çığlığına kayıtsız kalmayan, yetimhâneden evlat edinip kendi evlâdına kardeş, hayatına prenses yapan, kilometrelerce öteden yanan ormanımıza su, hastalara ilaç, evsizlere ev olan, hiç görmediği kız çocuklarını okutup meslek sahibi yapan, hiç tanımadığı insanların derdine derman olmaya çalışıp iyilik yapıp denize atan insanlar var benim hayatımda ve ben her gün bunları hissettiğim için, gönlüm ve umutlarımın yeşili için onlara ve yaşadığım hayata binlerce şükrediyorum.

(Hunili Doktor)

Editör: TE Bilisim