Tüm Bel-Sen; "Emekçilerin sağlık ve yaşama hakkı güvenceye alınsın. Örgütlenme ve toplusözleşme hakkımız üzerindeki Sayıştay baskıları Merkezi ve yerel iktidarların engellerine son. Toplusözleşme fesihleri, açığa alma, ihraç ve sürgünler dursun. Salgını fırsata çevirenlere karşı mücadeleye."

ANKARA - Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Erdal Bozkurt, kayyım atanan belediyeler ve birçok kurumda yaşanılan disiplin cezaları ve sürgünlere tepki göstererek, emekçilerin haklarına göz dikildiğini söyledi. 

Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), başta kayyım atanan belediyeler olmak üzere birçok kurumda yaşanılan disiplin cezaları ve sürgünlere ilişkin Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Erdal Bozkurt, Genel Sekreter Yılmaz Yıldırımcı, Mali Sekreter Satı Buruncu ve Genel Örgütlenme Sekreteri Mumtaz Başar katıldı.

Demokratik kitle örgütleri susturulmaya çalışılıyor

Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Erdal Bozkurt, koronavirüs vaka ve ölüm sayısındaki artışa dikkat çekerek, salgının kontrolden çıktığını belirterek, salgının yönetilemediği eleştirisinde bulundu. Salgınla ilgili gerekli önlemler alınmadığını belirten Bozkurt, en güvenilir meslek örgütü olan Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) de hedef alınmasıyla, demokratik kitle örgütlerinin susturulmaya çalışıldığına dikkat çekti. 

Irkçı saldırılarda yaşanan artışa değinen Bozkurt, resmi kolluk güçleri tarafından işkence ve kötü muamelenin köylülerin helikopterden atılması boyutuna ulaştığını söyleyen Bozkurt, “Siyasi iktidar salgını fırsata dönüştürür bir biçimde, yaşamın her alanında baskı ve yasaklar yoğunlaştırıp tekçi rejim güçlendirmeye çalışıyor” dedi.  

Salgından dolayı belediyeler normal tahsilatlarını dahi yapamıyor

Bozkurt, salgın sürecinde belediyelerde hizmet veren emekçilerin haklarının yok sayıldığını belirterek, 1 Haziran’dan sonra birçok belediyenin merkezi bütçeden aldığı paylarda yüzde 40 oranında kesintilere gidildiğini aktardı. Bozkurt, “Salgından dolayı belediyeler normal tahsilatlarını dahi yapamazken, gelirleri oldukça düşmüş olmasının yanında yapılan kesintilerle birçok belediyeyi bırakın salgınla mücadele etmeyi, çalışanların ücretlerini dahil ödeyemez noktaya getirmiştir. Ve bir kısmının hesaplarına bloke konulmuş veya haciz getirilmiştir” diye konuştu. 

Kayyımlar tarafından yönetilen belediyeler 

Bozkurt, açıklamasının devamında kayyımlar tarafından yönetilen ve diğer bazı belediyelerde emekçilerin yaşadıkları hak ihlallerini ise şöyle sıraladı: 

“* Sayıştay belediyelerin taraf olduğu toplu sözleşmelerin mali haklarına yönelik ‘yasaya aykırı’ gerekçesiyle ‘kamu zararı’ tespitleri yaparak, yerel yönetim emekçilerinin Anayasanın 53. Maddesi ile Anayasa’nın 90. Maddesi gereğince iç hukukta doğrudan uygulanması gereken Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce güvenceye alınan ‘toplu sözleşme’ hakkını özgürce kullanması hukuka aykırı bir biçimde engellenmeye çalışılıyor. 

* Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan 37 üyemiz açığa alınmış ve ardından memuriyetten çıkarma talebiyle haklarında yüksek disiplin kurulunda soruşturma açılmıştır. 

* Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde sosyal medya da Kürtçe müzik paylaşımından dolayı hakkında disiplin soruşturması açılan bir üyemiz, daha hiçbir hukuki gerekçe olmadan kamu görevinde ihraç edilmiştir. 

* Van Büyükşehir Belediyesi’nde son kayyum ataması sonrası gözaltına alınan 7 üyemiz, adli yargıda haklarında takipsizlik verilmesine rağmen yüksek disiplin kuruluna sevk edilmiştir.

* Ağrı Diyadin Belediyesi’nde çalışan sendikamız Van Şube Kadın Sekreteri göreviyle ve mesleğiyle ilgisiz biçimde sürgün edilmiş ve kadın mücadelesi nedeniyle hakkında adli soruşturma başlatılmıştır.” 

Meslekleriyle alakasız yerlerde ve işlerde görevlendiriliyor 

Yerel yönetim emekçileri olarak bu süreçte yaşadıkları hak gasplarının bunlarla sınırlı olmadığını ifade eden Bozkurt, şunları söyledi: “Birçok belediyede salgın koşulları bahane edilerek, toplu sözleşme süreçleri sonuçlandırılmıyor veya mevcut toplu sözleşmelere tek taraflı keyfi müdahaleler yapılarak, ekonomik ve sosyal haklarında kayıplara neden olacak biçimde kısıtlamalara gidiliyor.

Bazı işverenler, yol ve yemek ücretlerine son verme, karşılığını ödemeden yemekhaneleri kapatma, mesai-tazminat, maaşları ödememe gibi kazanılmış haklarımıza göz dikiyorlar. Emekçiler keyfi biçimde meslekleriyle alakasız yerlerde ve işlerde görevlendiriliyor ya da uzak yerlere sürgün ediliyor. Adeta cezalandırılır gibi keyfi biçimde filyasyon ekiplerinde görevlendiriliyor.” 

Hakların korunması için mücadeleyi yükselteceğiz

Bozkurt, “Halk sağlığını tehdit eden bu salgınla mücadelede, başta işyerlerimizdeki insan hareketliliği ve yoğunluğunun en az seviyeye indirilmesi, idari izin, dönüşümlü çalışmak, kronik rahatsızlığı olanların uzaktan çalışması vb. uygun düzenleme yapılması zorunlu hale gelmiştir. Tüm yerel yönetim kurumlarında derhal ve hızla gerekli tedbirler koruyucu önlemler yoğun testler işyerlerinden başlayarak yapılmalıdır” şeklinde taleplerini sıraladı. 

Bozkurt, yerel yönetim işkolunda gasp edilen bütün hakların korunması için mücadeleyi yükselteceklerini vurguladı.

Editör: TE Bilisim