Brand Week Istanbul, bu yıl 9-13 Kasım 2020 tarihleri arasında ilk kez online olarak düzenleniyor. Bu yıl "Çizginin Dışındakiler" temasıyla gerçekleşecek etkinliğin programı belli oldu.

EMEA bölgesinin en büyük iş ve markalar dünyası buluşması olan Brand Week Istanbul, dünyanın en yaratıcı isim ve projelerini bu sene online olarak bir araya getiriyor. Bu yıl “Çizginin Dışındakiler” temasıyla gerek markaları, gerek fikirleri, gerekse idealist duruşlarıyla yenidünyada “çizginin dışında” düşünmeye cesaret edenler ile değişim yaratmak ve değişimin bir parçası olmak isteyenleri buluşturmayı hedefleyen Brand Week Istanbul, Felis Ödülleri, Lovemarks Ödül Töreni, Fark Yaratan Kadınlar, Shortcase ve Geleceğin Liderleri gibi birçok yan etkinlik ve farklı oturumla da sektörün nabzını tutacak. 9-13 Kasım’da online gerçekleşecek Brand Week Istanbul’un programı kesinleşti.

Inspiration Hall, Digital Future Hub ve Brands & Trends by MediaCat London olmak üzere üç salonda sürecek Brand Week Istanbul’da ayrıca 9-10-11 Kasım akşamlarında etkinliğin Instagram hesabı @brandweekistanbul‘da çok özel üç çizgi dışı sohbet gerçekleşecek.

Akbank’ın katkılarıyla ve Simge Fıstıkoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşecek Çizgi Dışı Sohbetler’in konukları Emrah Sefa Gürkan, Refika Birgül ve Azra Kohen olacak.

Brand Week Istanbul’un ilk gününden satırbaşları

Brand Week Istanbul, yedinci kez gerçekleştiği bu seneki programının ilk gününde; Türkiye’nin iş ve markalar dünyasını, yaratıcı endüstrilerini, geleceği tasarlayan isimlerle buluşturdu. Oturumlar, özel buluşmalar, kitap imzaları, portfolyo buluşmalarıyla başlayan Brand Week Istanbul, onur konuğu Müjde Ar’ı da ağırlayarak yılın en ilham verici haftasına dopdolu bir giriş yaptı.

Bu yıl “Geleceği Tasarlamak” temasıyla, markaları ve fikirleriyle sınırları aşarak değişim yaratmak isteyenlerle sektörlerinde fark yaratan isimleri ağırlayan Brand Week Istanbul ilk gününde birbirinden değerli konuşmacıları ağırladı.

İstanbul’un geleceğini tasarlamak: Ekrem İmamoğlu

Yekta Kopan’ın katılımcıları karşılamasının hemen ardından İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, günün açılışını yaparak ”İstanbul’un Geleceğini Tasarlamak” başlıklı konuşmasında cesur demokrasinin öneminden bahsederek, demokrasiyi tüm kurumlarda hayata geçirmenin geleceği değiştireceğine inandığını vurguladı. İstanbul’a yeni bir başlangıç vaat ettiklerinin altını çizen İmamoğlu bu konuda hedef üçlemesini, yeni nesil demokrasi, yeni nesil siyaset ve  yeni nesil belediyecilik olarak tanımladı.

“Demokrasi için sandık şart ama yeterli değildir. Yeni nesil demokrasinin var olması için çalışmalarımız devam ediyor. Örneğin, belediye meclisinde canlı yayın yapıyoruz. İnsanları yönetime katmanın mekanizmalarını kurmak zorundayız. İstanbul’u ilgilendiren tüm kararlarda bu süreci destekliyoruz. Yerel demokrasiyi hak eden bir şehirde yaşıyoruz. 5 yıllık strateji planımızı halkımızı da katarak geliştirmeye çalışacağız.”

İstanbul’da rönesans: Kent dünyanın çekim merkezi haline nasıl gelir?

“Kent dünyanın çekim merkezi haline nasıl gelir? “ başlıklı sunumuyla sahneyi devralan isim İnovasyon, Yaratıcılık ve Kolektif Bilinçaltı Keşif Uzmanı Prof. Dr. Clotaire Rapaille, bir şehirde kültürün öneminden bahsetti.

Rapaille,  “Kalıcı olan teknoloji değil insandır, kültürdür. Benim için misyon İstanbul’da kültür yaratmak olmalı.” diye başladı söze. İyi bir geleceğe ihtiyacımız var ve cesaret benim için önemli diyen Rapaille, İstanbul’u tasarlarken bu konuda öncü şehirlerin örnek alınabileğini belirterek, Singapur örneğini verdi, “Singapur’un tasarlanmasında bir kelime kullanılması gerekiyordu, bu kelime temiz oldu. Temizlik, disiplin ve eğitimle iyi bir şehir tasarlanabilir. İstanbul’un geleceğini binalar yapmaktan öte, böyle bir kültürle oluşturmalıyız. ”

Cesaret talep etmektir

Rapaille, konuşmasında küreselliğin öldüğünü, şu anda birbiriyle bağlantılı küresel şehirlerin yeni kültür olduğuna değindi.  Küresel kent olma vizyonunda dil bilmenin önemine değinen Rapaille, sahneyi bir sonraki konuşmacıya bırakmadan”Küresel bir kent olmak için İngilizce bilmek gerekiyor. Bir dil daha ögrenmeye cesaretiniz olmalı. Bu kültürle bir sinerji oluşturabilir, İstanbul’u gelecek kuşakların labovatuvarı yapabiliriz.” diyerek konuşmasını bitirdi.

Güzelliğin geleceğini tasarlamak: Tekno Güzellik

L’Oréal’de Dijitalden Sorumlu Başkan Yardımcısı Stephan Grandet, sunumunda L’Oréal’de dijital dönüşüme nasıl adapte olduklarından bahsetti. L’Oréal’de dijitali bir fırsat olarak gördüklerinin altını çizen Grandet, bu konuda yaptıkları tüm dijital hedeflerin markayı tüketiciye sevdirmek olduğunu vurguladı.

Reklamcılıkta iki dolardan birini dijitale harcıyoruz diyen Grandet’in açıklamasına göre, L’Oréal harcamalarının yüzde 49’u dijital harcamalar oluşturuyor. Konuşmasının bitiminde dijital dönüşümün önemine dair bir başka önemli noktanın strateji olduğunun altını çizen Grandet, konuşmasına şöyle devam etti, “L’Oréal’i  tepeye taşıyan nokta doğru strateji. Bu şekilde doğru öncelikleri belirleyebiliyoruz.

İkinci önemli adımsa işe alımlarla ilgili. Dijital alanda 2500 çalışanımız var. Bu noktada doğru öncelikleri belirlemek doğru kişilerlerle çalışarak elektronik ticarette bir numara olmak istiyoruz.”

21’inci yüzyıla özgü yaratıcı bir kent: İstanbul

Günün ikinci oturumunda sahnede yer alan ilk isim Creative England Kurucusu John Newbigin oldu. Yeni çağda paylaşmanın önemine vurgu yapan Newbigin, yaratıcı kültürlerin üst üste bindiğinde ortaya çıkacağını ifade ederek, farklı kültürlere direnç göstermemek gerektiğinin altını çizdiği konuşmasında “İstanbul inanılmaz bir lokasyon. Örneğin, havalaanınında kültürlerin başkentine hoşgeldiniz yazıyor, bu çok önemli ve önemli bir mesaj.” dedi.

Newbigin’in bir diğer dikkat çektiği nokta ise, yaratıcı bir kent yaratma yolunda risk almanın gerekliliğiydi. Risk alarak bir kent yaratılabileceğini söyleyen Newbigin konuşmasını, “Zaman harcayarak yaratıcılığınız sizi nereye götürecek görün. Yaratıcılığınızı esnetirseniz, daha fazla yaratıcı olabilirsiniz. Dünyada işsiz kişi sayısı çok fazla. Bu problemlere birlikte kafa yormalıyız. 21. yüzyılı bu şekilde inşa edebiliriz.” diyerek bitirdi.

Tüketicinin yeni tanımı: Vatandaş

Sahneyi devralan sonraki isim, New Citizenship Project Kurucusu Jon Alexander, tüketiciden vatandaş kavramına uzanan geleceğin kültürünü nasıl inşa etme noktasındaki geçişi izleyicilerle paylaştı.

Özneden tüketici kavramına ve daha sonra vatandaş konseptine yaklaşmak için tüm süreçlerde insanların dahil olması gerektiğini vurgulayan Alexander, tüketici fikrinin baskın olduğu bir dönemde olduğumuzu ifade etti.

Alexander konuşmasını şöyle sürdürdü, “İnternet çağındayız, yaratıcılar ve katılımcılar tüm süreçleri hep birlikte şekillendiriyor. Topluluklar farklı şekillerde düşünür. İnsanlar artık toplum ekonomisini geliştirmek için sürece dahil oluyorlar. Bu da katma değerin artması için büyük etkiye sahip. Vatandaşlar sürece dahil edilirse, İstanbul gerçek anlamda ilham verici bir şehir.”

Konfor alanını terketmek

Brand Week Istanbul sahnesinde bir araya gelen Garanti Bankası Eski CEO’su ve Selendi Şarapları Kurucusu Akın Öngör ile iyzico Kurucu Ortak & CEO’su Barbaros Özbuğutu ‘Konfor alanını terketmek’ başlıklı bir sohbet gerçekleştirdi.

Girişimciliğin arka planından bahsederek kendi tecrübelerini paylaşan iyzico Kurucu Ortak & CEO’su Barbaros Özbuğutu, Almanya’da yaşarken konfor alanından çıkıp, bilmediği bir ülkede finansal teknoloji şirketi kurmasının öyküsünü katılımcılarla paylaştı.

Finansal hizmetler değişiyor, çünkü teknoloji değişiyor diyen Özbuğutu, gelecek hedeflerininin 5 yıl içerisinde en büyük finansal kuruluştan biri olmak olduğunu belirtti. Özbuğutu konuşmasını”Türkiye’de bankacılık sistemleri çok gelişmiş. Ne kadar güçlü olsak da dokunamadığımız kesimler var. O kesimlere ulaşmak istiyoruz. Kartınız yoksa e-ticarete dahil olamıyorsunuz. Türkiye’de üretime önem verip, bu ürünleri yurtdışına satabilmemiz lazım.” diyerek sonlandırdı.

Algoritma ve hayal dünyası: Marka yolculuğunda yapay zekâ etkisi

Yapay zekânın marka dönüşümündeki etkisini Google Dijital Dönüşüm Lideri Paddy Collins Brand Week Istanbul sahnesinde anlattı.

Collins, yapay zekânın her daim yaratıcılığa ihtiyacı olduğunu söyledi. “Makinelerin işini makinelere, insanların işini insanlara bırakalım” diyen Collins, pazarlama perspektifinden bakıldığında yapay zekânın insanların yerine geçmesinin mümkün olmadığını söyledi. Collins, teknolojiden korkulmaması ve geliştirilmesi için araçlarının bireyler tarafından deneyimlenmesi gerektiğine de vurgu yaptı.

Kadınlar nasıl güçlenir?

Uzun yıllardır yaptıkları çalışmalarda, kadınların meslek hayatında ilerledikçe erkeklerin karşılaştığı sorunlardan farklı sorunlarla yüz yüze geldiğini gözlemleyen Yazar ve Liderlik Koçu Sally Helgensen, konuşmasında ilk olarak, kadınlara kendi kusurları olmayan durumlar için özür dilemenin öğretildiğini ve dünyanın birçok yerinde kadın liderlerle çalışmış biri olarak bunu gözlemlediğini söylüyor. “İşbirliğini güçlendirdiğimiz derecede kadınların güçlü bakış açıları görünür olacaktır.” İş hayatında uzmanlığa çok fazla odaklanmanın aslında bir tuzağa dönüştüğü ve uzmanlığa fazla enerji harcamanın, işi kariyerin üzerinde tutmakla ilgili bir tuzak olduğunun da önemini belirtiyor.

İyi bir lider olmak için mükemmeliyetçiliğin sonlandırılması gerektiğini savunurken, liderlikte çok fazla arka plan ve içerik sunmamak gerektiğini, net olmanın önemini, yapılan katkının ne olduğunu net bir şekilde belirtmenin altını çiziyor. Yapılan araştırmalar ve kendi gözlemlerine göre başarılı insanların ortak özelliğinin, bunu yalnız başına başarmamalarından geçtiğini, birilerinin onlara bu değişikliğin olabilmesi için yardımcı olmasından geçtiğini söylüyor.

Geri bildirim almak, başka fikirleri de alarak ilerlemenin başarılı olmakta önemli bir husus olduğuna değiniyor. Son olarak, kitabında işlediği davranış şekillerinin dünyanın birçok yerinde karşısına çıktığını belirtirken, kitabın başarılı olmasının sebeplerinden birinin, bu kitabı bir şablon olarak sunmaları olduğunu belirtiyor.

Brand Week İstanbul onur konuğu “Müjde Ar”

Brand Week Istanbul 2019’un bu yılki onur konuğu sevilen sinema sanatçısı, Yeşilçam’ın en cesur kadınlarından olan oyuncu Müjde Ar oldu. Kendisini “Ben deli Aysel’in kızıyım.” diyerek tanımlayan sanatçı Yeşilçam’da yarattığı karakterle sinemada gösterilen kadın figüründe yarattığı değişimler üzerine anlattığı hikayeleriyle katılımcılara Türkiye sinemasının gelişimi konusunda yeni çarpıcı bilgiler sundu.

Yasaklanan reklam filmlerinden, hiç para almadan oynadığı kült filmlere kadar pek çok bilinmeyenini anlatan Ar, annesinin hayatını anlatan sinema filmi için senaryo yazımının bittiğini ve bir sene içerisinde filmin vizyona gireceğini de duyurdu. İsmi “Aysel / Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam” olacak sinema filminin yönetmenlik görevini de Çağan Irmak’ın çekeceğini duyuran Ar, sahnelere merhaba demeye hazırlandığı stand-up gösterisi ile ilgili de detayları dinleyicilerle paylaştı.

Geleceği tasarlayanların buluştuğu Brand Week Istanbul, sunumlar ve oturumlarla farklı birçok  etkinlikle katılımcılarını bekliyor.

Editör: TE Bilisim