Yeni Seneye Yeni Anlamlar Yüklerken…
Son birkaç aydır yaşanan ekonomik krizler, pandeminin varyasyonlarıyla devam edişi, sağlık sektörlerinin durumu derken seneyi deviriyoruz. Hatırlatırım 2020’den daha kötü olamaz diye başlamıştık 2021’e.
Sanki kapalı kalsaymışız daha iyiymiş gibi hissetmiyor musunuz?
Her mevsim yeni varyasyonuyla var olan ve bence var olmaya devam edecek olan COVID-19’dan kurtuluş biraz zor görünüyor bana. O ülkeler ki aşılama oranları düşük, test yapma oranları düşük her gün yeni bir varyasyon yaratma hedefinde sanki. Bitmiyor.
Avrupa yeni varyasyondan ötürü yavaştan kapanmalara başladı mesela. Bizdeki son durum ise maskesiz bir şekilde döviz kurunu tartışmaktan ibaret sadece. Dün akşam ani bir düşüşle herkesi şok eden döviz kuru aslında sadece Türkiye bankalarında geçerli kurlar, yani size tavsiyem dövizi Türkiye bankalarından alın sonra geçin Avrupa’ya orada TL yapın, oynayın biraz paranızla. Başka türlü olmayacak çünkü. Bu ekonomik kriz geçmeyecek, ekonomik paketlerde yeterli olmayacaktır.
Hatırlatmak isterim size “kleptokrasi” denilen bir şey var ve mevcut. Bir araştırın. Ekonomik paketin altında yatanlara bakın, devletin siyasilerin kar etme olasılığı %1 ise bile o olasılığa rağmen hareket edilmeli bence.
Peki ya 2022 nasıl olacak?
Bu ekonomi düzelecek mi?
Covid artık bitecek mi?
2020’den de aynı sorularla çıktığımızı düşünürsek, bence fazla umut bağlamayalım böyle inançlara derim ben. Yeni senede spora başlayacağım, o eğitimi alacağım, şu işimi bitireceğimler ile girmeyin seneye, aksine şimdi başlayın şu an derim ben. Erteledikçe erteliyoruz ve hayat bizi beklemiyor, bazen de geç kalıyoruz dış ve çevre faktörlerinden ötürü. Beklediğimize pişman olmayalım.
Özel günler benim için çok da bir anlam ifade etmiyor. İşin kapitalist kısmı var tabii ki hediyeler, sürprizler, o özel günlere dair özel kutlamalı yemekler, hepsi dünya pahası sonuçta ve zengini zengin etme üzerine kurulu genellikle. Pazartesi gününe de aynı anlamı katıyoruz biz insanlar, Pazartesi diyete başlayacağım diyoruz mesela. Halbuki istatistiklere göre Pazar ya da Salı günleri başlanan kilo verme ya da sağlıklı beslenme programlarını insanların tamamlama oranı ve istedikleri hedefe ulaşma oranları daha yüksektir.
Dilek tutmaz mısın
Sen hiç yeni yılda ya da doğum gününde dilek tutmaz mısın ya da bir beklentin olmaz mı derseniz; sanırım 6-7 yaşlarına kadar dilek tuttum ben doğum günlerimde derim. O da o zamanlar küçük bir apartman dairesinde yaşıyor olduğumuzdan hep bir yer evinde kalma dileğiydi. Apartmanın küçüklüğünden değildi şikayetimde daha çok apartmanın 4. katta olması benim için sorundu, kilolu bir çocuk için yorucu bir tırmanıştır bu tahmin edersiniz ki.
O yaşlardan sonra pek bir dilek tuttuğumu hatırlamam, sanırım her şeyin bizim elimizde olduğuna o zamanlar anladım ya da kafamda kabullendim denebilir. Yüce bir kuvvetin ya da evrenden gelecek bir gücün bize yeni evi getirmesi mümkün değilmiş bütün mevzu ekonomiymiş, paraymış aslında. Dilek ya da anlamlar yüklemek değil de kendimi özellikle o özel günlerde daha çok çalışır buldum genelde. Doğum günümde ekstradan işlemek, o gün izin almamak, kendime o gün için yerine getirebileceğim hedefler koymak gibi şeyler yaptım ve yapıyorum.
Başka bir günü ya da gücü beklemeden, her isteğimi umutlara dileklere yüklemeden kendi sorumluluğumu kendi elime almak ve başarmak gibi bir gaile benimkisi. Fazla anlam yüklememeli böyle günlere bence. Elimizi taşın altına biz koymazsak başkası koymayacak bizim için. İnsanın kendini ancak kendi kurtarabilir, daha iyiye taşıyabilir.
Çalışmadan, öğrenmeden bir sınavı sadece geçmeyi dileyerek kimsenin geçtiğini görmedim. Biz bize bağlı kısmını yapalım, elimizden gelenin en iyisini ve sonra bekleyelim. Oturup yeni yıl yemeğimizi yerken yeni yıldan sağlık huzur para dilerken, sağlıklı yaşam sürelim, huzurumuzu sağlayacak ortamlarda ve durumlarda bulunup onları yaratalım, para istiyorsak çalışalım. Solar sistem birden dönerken demiyor ki “aa bunlara sağlık atalım”, keşke.
