Can Yücel, 12 Mart darbesinin ardından Che Guavera, Mao ve Amerikalı bir generalin yazdığı “Gerilla Harbi” ve yine Che’nin yazdığı başka bir kitabın çevirisi yüzünden on beş yıl hapse mahkûm edilir. Mahkûmiyetten sonra İstanbul ve Niğde cezaevlerinde bir süre yattıktan sonra Adana Cezaevine nakledilir. Can Yücel hepimizin bildiği ve şarkı sözü olarak birçok grup ve sanatçı tarafından söylenen şiirlerini Adana Cezaevi’nde yazar.

Niğde Cezaevi’nden Adana’ya nakledilirken yolda külüstür bir otobüs içinde yaşadıklarını şöyle anlatır;

Bir Sen Eksiktin Ayışığı

Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri,

Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman\'dan sonra

Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik,

Başımızda perensip sahibi bir başçavuş.

Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz...

Bi sen eksiktin ayışığı

Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!

Can Yücel Adana Cezaevi’nde yaklaşık iki yıl  kalır. 1974 yılında afla dışarı çıkar. Dışarı çıkar çıkmaz Adana Cezaevinde yazdığı şiirlerini “Bir Siyasinin Şiirleri” adlı kitabında toplar. Kitap hem şiir dünyasında hem de solcular üzerinde büyük etki yaratır. Adana Cezaevi’nde oluşturduğu mizah, öfke, isyan, küfür, aşk, umut ve siyasetten oluşturduğu şiir dili yaşamının bundan sonraki bölümünde de şiir yazmasına neden olur. İngiliz edebiyat ve tiyatro adamı W. Shakespeare’den yaptığı çevirileri yine Adana Cezaevinde yapar.

Şiirleri dergilerde, kitaplarda yer alırken birçoğu da bestelenir. Yeni Türkü, Ezginin Günlüğü, Grup Yorum gibi birçok grup veya şarkıcı tarafından söylenir. Yeni Türkü tarafından söylenen Sardunyaya Ağıt şiiri o dönemin  en çok dinlenen şarkılardan birisi olur.

Sardunyaya Ağıt

İkindiyin saat beşte

Başgardiyan Rıza başta

Karalar bastı koğuşa

İkindiyin saat beşte

Seyre durduk tantanayı

Tutuklayıp sardunyayı

Attılar dipkapalıya

İkindiyin saat beşte

Yataklık etmiş zaar

Suçu tevatür ve esrar

Elbet bir kızıllığı var

Ikindiyin saat beşte

Dirlik düzenlik kurtulur,

Müdür koltuğa kurulur

Çiçek demire vurulur

İkindiyin saat beşte

Canların gözü yaşta,

Aklı idamlık yoldaşta,

Yeşil ölümle dalaşta

İkindiyin saat beşte

Can Yücel’in çok sevilen bir şiiri ise Sevgi Duvarı’dır. Adana Cezaevi Müdürlüğü damgalı bu şiirini daktilo ile yazıp el yazısı ile düzelttikten sonra dışarı gönderir.

Arkadaşları ve dostları tarafından “çok iyi şair ve çevirmen” olarak tanınmasının yanı sıra, düşündürücü esprili konuşmaları, hoş sohbeti ve güzel içki içmesiyle de anılır Can Yücel.

Adana Cezaevi'nde yattığını duyan arkadaşları ve sevenleri onu sık sık ziyaret etmeye başlar. O zamanlar mahkûmlara dışarıdan yiyecek getirmek, şimdiki gibi yasak değildir.  Can Yücel ve arkadaşları, dışarıdan kasalarla gelen üzümleri yemekle tüketemezler. Kendisi gibi şair ve yazar olan koğuş arkadaşı Abdullah Nefes’le beraber akıllarına ilginç bir fikir gelir… Artan üzümlerden şarap yapacaklardır…  Can Yücel'in İstanbul'dan getirip hiç kullanmadığı bir termosu vardır. Üzümleri sıkıp termosa doldururlar. Şaraba dönüşmesi için kuytu bir yerde bekletirler. Ve şarap kıvamına geldiğinde de güzel bir sofra hazırlayıp arkadaşlarıyla birlikte içerler.

Bir müddet sonra cezaevinde siyasi olmayan mahkûmlar arasında kavga çıkar ve hemen ardından tüm koğuşlarda arama yapılır. Arama sırasında bir gardiyan tesadüf eseri termosu bulur ve kapağını açınca şarabın kokusunu fark eder. Tabii ardından soruşturma gelir: “Bu şarabı kim yaptı?” Can Yücel bakar ki arkadaşlarının da başı yanacak… “Ulan,” der. “Benim adım zaten sarhoşa çıkmış. Termos da benim malım. Bari ben üstleneyim.”

Adana - Eski Fotoğraflar

Böylece Can Yücel'in cezaevinde termosla şarap yaptığı kayıtlara geçer ve “cezaevinde şarap imal etmek” suçundan şaire hücre cezası verilir. Kendi deyimiyle “dipkapalıya” atılır. Gardiyanlar hücreye atmakla kalmaz, klasik işkence usullerinden biri olarak tazyikli su sıkarlar. Can Yücel   üç gün üç geceyi hücrede geçirir.

Can Yücel ve Abdullah Nefes, Adana Kapalı Cezaevinde  ranzada sohbet ediyorlar (1972).

KAYNAKÇA

Metin Bahçıvan. Can Yücel: Şiirimizin Gür Sesi. https://www.altinsehiradana.com/Makale/can-yucel-siirimizin-gur-sesi-cukurova-gunesinden-icenler-2/905/

Editör: TE Bilisim