CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine konuştu.

BU BÜTÇE, HEDEFLERİ KARŞILAMAYACAK

Rakamlar incelendiğinde Merkezî Yönetim Bütçesi içerisinde, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin son beş yılda her yıl yüzde 12 - 13 oranında azalma eğilimine girdiğine dikkat çeken Karabıyık,  “Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2014 yılında yüzde 3,19 iken 2021 yılında yüzde 2,60'a gerilediğini görüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin merkezî bütçe içindeki payı 2015'te yüzde 13,11 iken, bu oranın yüzde 10,91'lere gerilemiş olduğu da gözümüze çarpan bir diğer gerçek. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken 2020 yılı itibarıyla yüzde 4,65'e geriledi, 2021 yılı bütçesinde ise bu payın yüzde 7,69'a çıkması öngörülüyor; ancak bu artış yeterli değil. Bu bütçe, hedefleri karşılamayacak” dedi.

54 BİN 715 OKULA AYRILAN BÜTÇENİN BEŞTE 1'İNİN SADECE CUMHURBAŞKANLIĞINA AYRILMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ!

Konuşmasında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin gerçeklerini gözler önüne seren CHP’li Karabıyık, “Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden mal ve hizmet alımı için 11 milyar 656 milyon, Cumhurbaşkanlığı bütçesinden ise 2 milyar 307 milyon lira kaynak ayırılmış görünüyor, 54 bin 715 okula ayrılan bütçenin beşte 1'inin sadece Cumhurbaşkanlığına ayrılması maalesef düşündürücüdür. Ayrıca, MEB merkezî bütçeden en fazla payı alan Bakanlıklardan biri gibi görünse de bütçesinin yüzde 81'i personel gideri ve SGK primi giderlerine gidiyor, geri kalan kısmı yatırımlara ayrılıyor. Bu bütçenin yetersiz olması, eğitim sisteminde sorumlulukların yerine getirilememesi anlamındadır. İkili eğitimin sonlandırılması, okullaşma oranlarının artırılması, eğitimin niteliğinin geliştirilmesi ve bunun gibi hedefler için daha çok kaynak ayrılmalıydı” şeklinde konuştu.

EN ZENGİN KESİM İLE EN YOKSUL KESİM ARASINDA EĞİTİM HARCAMALARI AÇISINDAN 32 KAT FARK VAR!

Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin merkezî yönetim bütçesi içindeki payının sürekli azalıyor olmasının, ailelerin eğitim harcamalarının artmasına sebep olduğunu ifade eden Lale Karabıyık,  “Çocuklarının daha iyi eğitim alması için aileler daha çok harcamak zorunda kalıyor. En yoksul yüzde 20'lik kesimin yaptığı eğitim harcaması 579 milyon iken, en zengin yüzde 20'lik kesimin 18 milyar 445 milyon lira; en zengin kesim ile en yoksul kesim arasında eğitim harcamaları açısından 32 kat fark var. Bu, eğitimdeki eşitsizliğin önemli bir göstergesi. MEB'e bütçe ayrılmadıkça bu eşitsizlik kat kat artıyor. Ders kitapları ücretsiz dağıtılıyor; ancak kitapların içi boşaltıldıkça öğretmenler yardımcı kitap istiyorlar ve bu durum, velilerin bütçesine başka bir yük getiriyor. Zaten eğitimin maliyeti enflasyondaki, ücret ve maaşlardaki artış oranının çok üstündeyken bu durum eğitimdeki eşitsizlikleri bir kez daha arttırıyor” uyarısında bulundu.

BİR BAKAN GELİR…

2002 yılından bu yana 7'nci bakan döneminde olduğumuza dikkat çeken CHP’li vekil, “Eğitim sistemi on sekiz yılda gerçekten kötü durumda. Memnuniyetsizlikler var, veliler, öğrenciler, öğretmenler, eğitimin paydaşları mutsuz. İstihdam edenler de eğitimi yetersiz buluyor. Peki, sorun nerede? Sorun eğitim sistemine bakışta… Son yıllarda gelecek nesilleri ideolojik olarak şekillendirme hedefi, çocukların maksimum yararı hedefinin önüne geçtiğinden bu yana, eğitim siyasetin arka bahçesi olduktan sonra, eğitim sisteminde sorunları, olumsuzlukları daha fazla görmeye başladık.

Bir Bakan gelir, dik yazıdan eğik yazıya geçer, eğitim programlarını değiştirir;
Bir Bakan gelir, 4+4+4 sistemine geçer, sorgusuz sualsiz eğitimci bile olmayanların teklifiyle, ulusal bayramların statlarda kutlanmasını yasaklar, Kur'an kurslarının MEB tarafından denetimi görevine son verilir;
Sonra başka bir Bakan gelir, öğrenci andını kaldırır, proje okulu uygulamasına geçer, eğitimde isim yapmış okullara el atılır, bu okullar dağıtılır, teftiş sisteminde sayısız değişiklik yapılır, ders denetimi kaldırılır;
Başka bir Bakan gelir, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını getirir sonra aynı dönemde öğretim programları bir daha değişir, vakıf ve derneklerle protokoller imzalanır, eğik yazıdan bu defa dik yazıya dönülür, bu ülkede Karaman’lar, Aladağ’lar yaşanmışken ortaokul düzeyinde özel yurt açılması için yasal düzenleme yapılır, Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği yayınlanır, vakıflara daha çok paye vermek ve alanlarını genişletmek için, defalarca sınav sistemi değiştirilir, OKS'ler, TEOG'lar, LYS'ler gelir;
Ve tekrar Bakan değişir, yapılan değişiklikle altmış aylıkken okula başlayan çocuklar tekrar altmış dokuz aya yükseltilir, Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği değiştirilir, vakıf ve cemaatlere, derneklere okulların kapısı daha da açılır, Millî Eğitim Bakanlığı ile TÜGVA arasında süresiz protokol imzalanır;
Bunları ya Bakanlar yapar ya Saray yaptırır…  Bakan var; ancak Saray’da da ayrı bir komisyon var.

Eğitim, siyasetin oyuncağı oldu. Bunlar millî eğitim politikasızlığının sıkıntıları, Millî Eğitim Bakanlığının ve sarayın bu konuda yürüttüğü siyasetin yanlışlığıdır” sözleriyle konunun önemine dikkat çekti.

900 BİN ÇOCUĞUMUZ, EĞİTİM SİSTEMİNİN DIŞINDA!

Eğitim Şurası’nın CHP’nin tüm çağrılarına rağmen yapılmadığını, paydaşların görüşlerinin de süreç içerisinde alınmadığını vurgulayan Lale Karabıyık,  “Eğitim, öğretim programı yapılırken görüş alındı denilse de bu durum göstermelikten öteye gitmedi. Görüşler daha toplanmadan kitapların basıldığına şahit olduk” açıklamasıyla AKP döneminde eğitim sisteminde yaşanan sistemsizlikleri gündeme getirdi.

Konuşmasında 4+4+4 sisteminin sonuçlarını da ifade eden Karabıyık, “Bu yıl LYS'ye giren ilk mezunların, yani altmış aylık çocuklarımızın başarılarının ortalama yüzde 17 oranında düştüğünü görüyoruz. 4+4+4 sistemiyle okullaşma oranını da maalesef düşmüştür. İlkokul düzeyinde yüzde 97,67'den şimdi yüzde 93,62'lere, ortaokul düzeyinde ise yüzde 98'lerden yüzde 95’lere düştüğünü de 4+4+4 sistemiyle görmekteyiz. Ayrıca, on iki yıl zorunlu eğitimde bir çocuğun bile eğitim sisteminin dışında kalmaması gerekirken 900 bin çocuğumuz, eğitim sisteminin dışındadır. Bu durum, eğitime erişimdeki ciddi problemleri göz önüne sermektedir” dedi.
AKP döneminde eğitim sistemindeki plansızlıkları da gündeme getiren Lale Karabıyık, “Sözleşmeli öğretmen sayıları sürekli artıyor. "Öğretmen sözleşmeli olmaz, öğretmen kadrolu olur" desek de 2016 yılında 17.763 olan sözleşmeli öğretmen sayısı bugün 223 bin 997. Sayıştay raporunda öğretmen ihtiyaçlarına bakıldığında, 138 bin 393 öğretmen açığı bulunduğu ve 45 bin 141 öğretmen fazlası olduğu görülüyor. Yani bir taraftan öğretmen açığı bir taraftan öğretmen fazlası var, buradaki planlama problemlerinin bir an önce çözülmesi gerekiyor. Bu durumun yanı sıra, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü kadrolarına, mevzuatın liyakat ve kariyer ilkeleri doğrultusunda ön gördüğü şartları taşımayan kişilerin atandığını da biliyoruz. Bir başka konu Fatih Projesi'yle ilgili de sorunlar ve açıklanmayan çok konu var. Sayıştay raporları, Fatih Projesi kapsamında, internet altyapısı olmayan 6.059 okula akıllı tahta getirildiğini gösteriyor” dedi.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI SALGINA YETERSİZ BİR BÜTÇE İLE YAKALANMIŞTIR!

CHP’li Karabıyık, “Bütün dünya koronavirüs ile mücadele etmekte ve bu süreçte eğitimin planlanmasına yönelik sorunlar yaşamaktadır. Ancak ülkemizde, Millî Eğitim Bakanlığı salgına yetersiz bir bütçe ve ihtiyaçlar tamamlanmamışken yakalanmıştır. Bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığı’na ek bütçe verilmesi gerektiğini ifade etsek de bu gerçekleşmemiştir. Öğrencilerin yarısından çoğu EBA'ya giremedi; altı buçuk ay boşa geçirildi; Bakanlığa ek bütçe verilmedi; yardımcı personel -sağlık, temizlik, güvenlik- ihtiyacı tam olarak karşılanmadı, hâlen hiç temizlik personeli olmayan okullar var; öğretmenler sistemin dışında tutuldu, bilgilendirilemedi; çok sayıda öğretmen tabletini bile kendisi taksitle aldı; yapılması gereken derslik ihtiyaçlarına başlanmadı.

Biz CHP olarak bu konuda gönüllü olduğumuzu ifade ettik; ancak Bakanlık bu talebimize olumlu bir dönüş yapmadı” sözleriyle konuşmasını tamamladı.  

Editör: TE Bilisim