ÇOCUĞUNUZA SORUMLULUK KAZANDIRMANIN YOLLARI

Sorumluluk; kişinin yaşına, gelişim dönemine ve cinsiyetine uygun olarak kendine düşen görevleri yerine getirmesi, başkalarının haklarına saygı göstermesi ve kendi davranışının sonuçlarına sahip çıkabilmesidir. Çocuklarda sorumluluk bilinci doğdukları andan itibaren başlar ve çocuğun ilk izlenimleriyle gelişir.

Erken çocukluk döneminden itibaren kazandırılan becerilerden sorumluluk prensibi, bireyin kendini gerçekleştiren ve gereksinimlerini doyururken ilkeli, onurlu, erdemli, çatışmayan, çözüm sunan, sağduyulu, olgun, empati kuran, disiplinli, zamanı etkin kullanan, özsaygısı yüksek, toplumsal saygıdan uzak olmayan, güven veren bir kişiye ulaşmada en etkin karakter özelliğidir.

Çocukta sorumluluk bilincinin yetersizliğiyle ilgili örnekler arasında; yatağını toplamaması, okuldan geldiğinde çantasını ve giysilerini ortada bırakması, ödevlerini yapmaması, oyuncaklarını toplamaması, odasının dağınık olması, parasını bilinçli bir şekilde harcamaması sayılabilir. Sorumluluk bilinci kalıtsal değildir. Birey doğarken sorumluluk bilinciyle doğmaz. Çocuklar, sorumluluk duygusunu ve sorumlu davranışı, erken çocukluk döneminden itibaren öğrenerek edinir.

Özellikle kültürümüzde çok yaygın olan koruyucu aile modelinde, çocuğa sorumluluk kazandırmak oldukça zordur. Öğretmene mahcup olmamak için ödevleri yapan, yorulmasın diye çocuğun bütün gereksinimlerini karşılamaya çalışan, onu kanatları altında büyüten, kendi başına sorunuyla baş başa bırakmayan anne-babaların sayısının fazla olduğu toplumumuzda sorumluluktan söz etmek biraz güçtür. Anne-babanın koruyucu yaklaşımı, çocuğun kendine yeten, bağımsız bir birey olmasının önünde engeldir ve bu tutum çocuğa yarar yerine zarar verir.

Sorumluluk bilinci çocuğa erken yaşlardan itibaren aşama aşama kazandırılmalıdır. Anne-babanın örnek davranışlarla çocuğa model olması gerekir. Otoriter, tutarsız, hoşgörülü, korumacı aile modelleri çocuğa sorumluluk kazandırmada etkili değildir. Sadece demokratik aile modeli sergilenen ortamlar sorumluluk kazanmak için idealdir. Demokratik yaşamın önceden belirlenmiş kuralları vardır. Bu kurallara uygun yaşamak bireyi mutlu eder. Birey kurallara uymadığı zaman cezayla karşılaşır. Hangi davranışı yaparsa hangi cezayla karşılaşacağı bellidir. Bunu yapıp yapmamak kişinin elindedir. Aynı yaklaşım okulda ve evde de geçerli olmalıdır.

Kişinin kendisine olduğu kadar çevresine karşı da sorumlulukları vardır. Çocuklarda sorumluluk bilincinin geliştirilmesinde ebeveynlere büyük rol düşmektedir. Bu bilincin oluşması için sorumlulukların ne şekilde verilmesi gerektiği ve sürekliliğinin sağlanması için nasıl bir yol izlenebileceği önemli konulardır. Çocuğunuzun kendisine verilen sorumlulukları yerine getirmesi ve bu davranışlarının devamlı olabilmesi için:

· İlk adım olarak ailedeki prensipleri ve kuralları belirleyin. Ailedeki bireylerin (çocuk dahil) görev dağılımını iyi yapın. Herkes görevlerini bilmeli, zaman zaman annenin, babanın ve çocuğun görevleri olduğu vurgulanmalıdır. Ev ile ilgili sorumlulukları çocuklarınız arasında paylaştırırken adil olmaya özen gösterin. Aile bir sistemdir ve aile içinde sadece çocuk değil, ailedeki herkes sorumluluk duygusunu paylaşmak durumundadır.

· Hastalık ya da acil durumlar dışında görevini yapmayan biri olduğunda, bir başkası onun yerine yapmamalıdır. Böylece görev yapılmadığında aksayan işler olduğu fark edilebilir. Görev dağılımı için bir tablo oluşturulabilir.

· Ev içinde yerine getirilen görevler (özellikle çocuklar için) haftada bir değiştirilebilir.

· Ne istediğinizi çocuğa net bir şekilde söyleyin. Örneğin; “Oyuncaklarını toplamanı istiyorum. Sen toplamadığında ben toplamak zorunda kalıyorum ve yoruluyorum.” İfadesi kullanılabilir. Hatta bu ifadeye duygularınızı da ekleyebilirsiniz; “Ben toplamak zorunda kaldığımda sinirleniyorum.” gibi.

· Anne ve baba olarak çocuğunuza karşı ortak bir dil geliştirin. Bu bir nevi ekip işi. Anne baba olarak aynı durumlara farklı tepkiler vermeniz, farklı durumlara aynı tepkileri göstermeniz durumunda çocuğunuz nasıl davranacağını bilemez ve bu durum onda endişeye neden olabilir. Net davranıp ortak davranışlarda bulunduğunuzda çocuğunuza güvenli bir sınır çizmiş olursunuz.

· Ailede kuralları belirlediniz ama buna rağmen çocuğunuz sorumluluğunu yerine getirmiyorsa bu aşamada gereken yöntem “problem çözme” olmalıdır. Örneğin; çocuğunuz ödevini yapmıyorsa ona ceza vermektense ödevini neden yapmadığını anlamaya çalışmak ve çözüm üretmek önemlidir. Belki de çocuğunuz bilgi ya da beceri eksikliğinden ödevini yapamıyordur. Çocuğunuzun hâlihazırdaki seviyesini bilirseniz, gereken özel tedbirleri de alabilirsiniz. Ona destek olup problemini anlarsanız, zaten kendisi sorununu çözecektir.

· Önemli basamaklardan biri de “doğal bedel” basamağıdır. Kurallar belli ve aile olarak çocuğunuza destekte oluyorsunuz ama hala sonuç alamıyorsanız bu durumda çocuğunuz davranışının sonunda ceza değil bedel ödemelidir. Örneğin; zamanında gitmezseniz uçağınızı kaçırırsınız.

· Çocuklara ceza vererek yola getirmeye çalışmak etkili bir yöntem değildir. Önemli olan çocukta özdenetimi geliştirmektir. Ceza yöntemi kısa bir süre çocuğu söz dinleyen, uyumlu, sorumlu bir çocuk yapsa da belli bir zaman sonra etkisi kaybolacaktır. Çocuk, sorumluluklarını yerine getirmediğinde davranışının doğal sonucunu yaşamalıdır. Tüm çocukların seçimlerinin sonucunu öğrenmeye ihtiyacı vardır. Bu şekilde çocuklar, kendi kararları ile ilgili en güçlü geribildirimi alırlar.

· Bedel ödeme cezadan farklıdır. Cezada dışarıdan bir yaptırım söz konusu iken bedel davranışların doğal sonucudur. Duruma uygun ve doğal bedeller çocuğu üzmez. Örneğin; Çocuğunuz yemeğini yemediği için ona tatlı vermemeniz bir cezayken; eve vaktinde gelmeyen çocuğunuzun kendi yemeğini kendisinin hazırlaması ya da bir sonraki yemek saatini beklemesini istemeniz bir bedeldir. Benzer şekilde “Harçlığını haftalık olarak alan çocuk, parasını bir günde bitirirse harçlıksız kalacaktır” bu davranışın sonucudur. Bedel ödeme durumunda hedef davranıştır, çocuk değildir. Bu sebeple çocuk kin ve nefret hissetmez. Amacımız çocuğu üzmek değil, sorumluluk almayı öğretmektir.

· Çocuğunuzun bir süre sonra ne yapacağını, ne yapmamasını gerektiğini, yaptığı ve yapmadığı için ödeyeceği bedeli, kazanacağı değeri öğrendiğini ve daha dikkatli olduğunu görebilirsiniz. Sorumluluğunu bilen çocuk kendisini ceza gerektirecek bir duruma zaten sokmayacaktır.

· Başlangıçta çocuğun direnciyle karşılaşabilirsiniz. Pes etmeyin. Sakin bir ses tonu ile “Bunu daha önce konuşmuştuk. O nedenle bugün oynamana izin vermiyorum.” diyerek kurallara uyma konusunda daha dikkatli olmasını söyleyebilirsiniz.

· Çocuğunuzun gösterdiği başarıyı övdüğünüz gibi, harcadığı çabayı da övün. Sonuçlar belki sizi doyurmayacaktır ama yapabilmek için elden geldiğince gösterilen çaba, çocukta sorumluluk bilincinin geliştiğinin göstergesidir. En önemli şeyin bir iş yapmak için çaba harcamak olduğunu her fırsatta çocuğunuza belirtin.

· Beklenen şekilde davrandığında da çocuğunuzu sözel olarak ödüllendirebilirsiniz. “Oyuncaklarını topladığın için daha az yoruldum ve bu beni çok mutlu etti. Teşekkür ederim.” diyerek duygularınızı paylaşırsanız, çocuğun olumlu davranışlarını kalıcı hale getirebilirsiniz. Yaptıklarının diğerleri için değerini ve katkılarını belirtip teşekkür etmeyi ihmal etmemelisiniz.

· Övgü ve beğenilerinizin içten gelen duygular olması ve gerçeği ifade etmesine özen gösterin. Çünkü çocuklar son derece güçlü sezgilere sahiptir yalancı övgüleri çabuk fark ederler.

· Bilinçli sevgi ve sevecenlik çocukları şımartmaz. Çocuğunuza sevildiğini, istendiğini ve sizin için ne kadar önemli olduğunu daima hissettirin.

· Söyleyeceklerinizi ya da uyarılarınızı uzun cümlelerle anlaşılmaz hale getirmeniz, sürekli tekrar etmeniz, söylenmeniz, sızlanmanız, kızarak söylemeniz, tehdit etmeniz, sevgiyi esirgemeniz, beddua etmeniz, sözle hor görmeniz, şiddet kullanmanız yarardan çok zarar getirir. Bir süre sonra çocuk söylediklerinizi duymamaya başlar. Bu kez anne babalar daha fazla kızarak seslerini yükseltirler ancak bu durum bir kısır döngüye sebep olur.

· Çocuklarınıza öğüt vermek yerine davranışlarınızla örnek olun. Çünkü sorumluluk kazandırmak istediğiniz halde sizin sorumluluklarınızı yerine getirmemeniz onu olumsuz etkileyecektir. Unutmayın! Çocuklar duyduklarını değil, gördüklerini öğrenirler ve yaparlar

Editör: TE Bilisim