Çocukluk çağında sıklıkla karşılaştığımız ve ebeveynleri zor durumda bırakan birçok davranış problemi vardır. Davranış problemleri toplumsal açıdan kabul görmeyen, kişinin kendisine ya da çevresine verdiği zararlar sebebiyle önlenmesi gereken davranışlardan oluşmaktadır. Bu davranış problemlerinden özellikle sınır koyamama, kurallara uymama ebeveynlerle çalışırken en sık karşılaştığım sorunlardandır. Peki “Sınır koymak nedir, sınır koymasak olmaz mı? Ebeveyn olarak çocuklara sınır koyarken nelere dikkat etmeliyiz?”

Sınır koymak, çocuklara istenen davranışlarla ilgili beklenti ve kuralları öğretmek için kullanılan bir yoldur. Ebeveyn ile çocuk arasındaki güvenli ilişkiyi koruyarak çocuğun davranışlarını kısıtlamaktır. Sınır koyma davranışının etkili olması için ebeveyn ve çocuk arasında güvenli ve yakın bir ilişki olmalıdır. Sınırlar, çocukların haklarını kısıtlamak ve onlara baskı uygulamak değildir. Sınırlar, çocuğa hatalı davranışlarını düzeltme olanağı veren öğretici bir etkiye sahiptir. Sınır koyarken çocukların ihtiyaçlarının karşılanmasına ve özerkliğine zarar vermemeye duyarlılık gösterilmelidir.

Aileler çocuklarına nasıl davranacakları ve nasıl eğitim vermeleri gerektiği konusunda zaman zaman kararsızlık yaşayabilmektedir. Bazen iyi niyetle uyguladıkları çocuk yetiştirme yöntemleri olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir. Çocukların her konuda doğruyu öğrenmesi, diğerleriyle uyum içiresinde olması ve olumlu ilişkiler kurabilmesi için onları yönlendirecek sınırlara ihtiyacı vardır. Çocuklar, aile içinde ve dışında ne yapıp ne yapmamaları gerektiğini, sosyal ilişkileri ve kuralları öncelikle ebeveynlerinden öğrenirler. Yaşadıkları ortamın kurallarını anlamak isterler. Çocuklar, “Benden ne bekleniyor, kontrol kimde, ne kadar ileri gidebilirim ve ileri gittiğimde nelerle karşılaşabilirim” sorularının cevabını bilmek istedikleri için sınırları test ederler. Kurallarımızı, beklentilerimizi tespit etmek için sınırları zorlarlar. Siz "Bu çocuk beni dinlemiyor, bildiğini yapıyor" diye düşünürken, çocuğunuz her defasında aynı tepkiyi alıp almayacağını test etmeye çalışıyor olabilir. Yani çocuğa yapmaması gereken bir davranışı yapma dediğimizde onlar; senin ne kadar otoriten var, ne kadar güçlüsün, gerçekten durmamı istediğini nerden bileceğim, dediğini yapmazsam ne olur gibi soruları dile dökmezler ama davranışlarına yansıtırlar.

Sınırları koyarken anne-baba olarak ortak ve tutarlı bir tutuma sahip olmak önemlidir. Bugün "hayır" dediğinize yarın "evet" derseniz koyduğunuz sınırlar çocuğunuzun kafasını karıştırır. Başta hayır diyip arkasından gelen ağlama, kendini yerlere atma gösterisinden sonra "Tamam ağlama, istediğin olsun" diyorsanız çocuğunuzun ağlamayı, isteklerini yaptırmanın bir yolu olarak kullanabileceği mesajını vermiş olursunuz. Bundan sonra istediği olmadığında aynı gösteriyi tekrar tekrar izlersiniz. Gösteri diyorum çünkü çocuklar izleyici olmadığında bu davranışlarına devam etmezler. Fark ettiniz mi bilmiyorum ama çocuklar, yerleri yumrukluyor olsa dahi başını kaldırıp birileri tarafından izlenip izlenmediğini kontrol ederler. Anne-babalar da biraz toplum baskısından, biraz çocuğun mutsuz olmasını istemediğinden çocuğun istediğini yapmak üzere harekete geçer ama bu asla bir kereden ibaret olmayacaktır. Çocuklara sınır koyabilmek için sözlerinizin açık ve net, davranışlarınızın etkin olması gerekir. Çocuklar için çizilen sınırlar tutarlılıkla ve kararlılıkla takip edilmeli; anne-babanın yoğunluğuna, dikkatine, öfkesine, tahammül sınırlarına vb. bağlı olarak değişmemelidir. Aksi halde çocuk, sınırları aşmak için fırsat kollayabilir, kurallara uyma konusunda direnç geliştirebilir. Ayrıca bu keyfi tutum, çocuğun güven ve adalet duygusunu zedeleyebilir.

Sınırlar çocuğun topluma uyumunu kolaylaştırır. Sınırsız bir ortamda büyüyen bir çocuk, kendisini güvende hissetmeyecektir. Başkalarının onayına ve desteğine ihtiyacı fazla olacaktır. Kendi sınırlarının nerede bittiğini bilmediği için, başkalarının sınırını zorlayıp diğerlerini rahatsız edebilir.

Kural konulan konularda uygun olan seçenekler sınırlandırılarak çocuğa sunulmalı ve içlerinden tercih yapması için fırsat tanınmalıdır. Böylece çocuğun özgüven gelişimi desteklenmiş; değerli olduğunu hissetmesi, fikirlerine saygı duyulduğunu fark etmesi sağlanmış olur. Bu durumda çocuğun kurala uyması da kolaylaşır. Bununla birlikte hiyerarşi mutlaka gözetilmeli, kural koyucunun kim olduğu net olmalıdır. Çocuğun fikirlerine saygı duyulur fakat kural koyucu ebeveyndir. Ebeveyn sevgi, merhamet, şefkat, sıcaklık ve hoşgörüyle çocuğa güven vermeli, onu anladığını hissettirmelidir. Tutarlılık ve kararlılıkla yaşı, bilgisi ve tecrübesiyle çocuk için doğru olan kuralları koymaya yetkisi olduğunu yansıtıp, çocuğun saygısını kazanmalıdır.

Çocuklar kendinden beklenen davranışı gösterdiğinde başarısız da olsalar çabasını tebrik etmek gerekir. Olumlu davranışları takdir ve teşvik etmek önemlidir.

Kurallar ve sınırlar esnek olabilmelidir. Örneğin; istisnai bir sebepten dolayı günlük ders çalışma programı bozulan bir çocuğa anlayışla yaklaşılmalıdır. “Kuralcı olmak” ve “Kurallı olmak” birbirine karıştırılmamalıdır. Çocuğa karşı daima anlayış ve hoşgörüyle yaklaşılmalıdır.

Engellendiğinde tepki gösteren çocuğunuza karşı sükunetinizi koruyarak, duygularını anladığınızı hissettirmek ve pes etmeden kararlılığınızı sürdürmek gerekir. Engellenme karşısında öfkeyle size vurmasına ve bağırmasına kesinlikle izin verilmemelidir. Çocuğun kendi sınırını fark edebilmesi için ebeveynin sınırlarına saygılı olmayı öğrenmesi şarttır. Böyle durumlarda ebeveyn olarak mutlaka tavır koyulmalıdır.

Çocuklar bir istekte bulunduğu zaman, anne baba olarak bu isteğin gerekli olup olmadığını düşünerek, gerçekten ihtiyaç ise, yeri ve zamanı olup olmadığına karar vererek yerine getirilmelidir. Çocuğun zorunlu ihtiyaçlarını gidermemek ne kadar hatalıysa, her istediğini yerine getirmekte o kadar yanlıştır.

Sınırlar ve kurallar çocuğun yaşına, gelişimine, beceri düzeyine uygun olmalıdır. Örneğin; hiperaktivite sorunu olan bir çocuktan uzun bir süre sabit oturmasını istemek ya da üç yaşındaki bir çocuktan odasını dağıtmadan oynamasını beklemek pek de gerçekçi olmayacaktır.

Çocuklar, anne ve babalarının söylediklerinden çok yaptıklarına dikkat ederler. Ebeveyn olarak birbirinizin sınırlarını ya da çocuğunuzun sınırlarını ihlal ediyorsanız sınırlara uyma bilinci aşılamak mümkün olmayacaktır. Öncelikle kendi davranışlarınızla ona olumlu model olmalısınız.

Belirlenen kurallar, çizilen sınırlar gerçekten gerekli olmalı, keyfi uygulamalar olmamalıdır. Çocuğun koyulan kurallarla, uymadığında karşılaşacağı sonuçlar arasındaki ilişkiyi ve o kuralın neden konulduğunu anlaması gerekir. Aksi takdirde çocuğun kuralları içselleştirmesi ve uygulaması güçleşecektir.

Çocuklara sınır koyarken dengeli olmak gerekir. Bu dengeyi kurarken unutulmaması gereken en önemli nokta “sevginize” değil, çocuğunuzun “davranışına” sınır koymaktır.

Editör: TE Bilisim