Cinsellik, yaşamımızın en önemli parçalarından biridir. Ancak cinsellikle ilgili bilgilerimizi, düşüncelerimizi ve becerilerimizi nasıl ve kimlerin etkileriyle öğrenmiş olduğumuz hakkında fikrimiz çok azdır. Cinsellikle ilgili değer yargılarımız, tutumlarımız (kabul edilenler, ayıplananlar ve yasaklananlar) içinde bulunduğumuz ailede başlayan ve sosyal çevremizle devam eden bir ağ tarafından biz farkına bile varmadan bize öğretilir. Ailemizden, arkadaşlarımızdan, akrabalardan, büyük abi ve ablalardan, internetten vb. gelen tüm öğrenmelerimiz, cinsel bellek haline gelir ve yetişkin cinselliğimizi belirler.

Çocukluk çağında cinsel eğitim konusunda hemen her anne babanın aklına takılan soru şudur: “Çocuklarımızı cinsel yaşam hakkında aydınlatmamız gerekli mi?” Günümüzde bu soruya olumlu cevap veriliyor. Artık anne ve babalar, çocuklarının dengeli bir kişiliğe sahip olmasında kendi katkılarının büyüklüğünün farkındalar. “Nasıl daha iyi anne ya da baba olabilirim?” sorusunun cevabını aramakta, tutumlarını gözden geçirmeye varsa yanlışlarını düzeltmeye çabalamaktadırlar. Bu olumlu gelişmeye rağmen çocuk eğitimi konusunda güvensizlik hissedebilmektedirler. Bugün pek çoğumuz cinsel bilgilerin “sır” gibi saklandığı bir ortamda büyüdük. Geleneksel Türk evlerinde cinsel eğilim ve davranışlar görmezden gelinerek bu tür konuların konuşulması gelenek ve göreneklerimizce yasaklanmıştır. Cinsel konular sadece yakın arkadaşlar arasında gizlilik içinde tartışılır. Böyle bir ortamda çocukların soruları ya duymazdan gelinir ya da “Sen daha küçüksün, büyüyünce öğrenirsin!” diye geçiştirilir.

Çocuklarda cinsel ilgiler çok küçük yaşta başlar. Cinsel duygu ve eğilimler kişilik gelişiminde sandığımızdan daha etkindir. Çocuklar, genellikle üç yaşında soru ve davranışlarıyla cinsel konulara ilgilerini belli ederler. Çocuğun ilk soruları kendi bedeni, annebabanın bedeni, bebeğin dünyaya gelişi ile ilgilidir. Bu sorular çocuğun cinsel duyguları olduğu anlamına gelmez. Bu sadece bir meraktır! Çocuğun bedeni ve cinsellikle ilgili sorular sormaya başlaması çocuğun sağlıklı gelişiminin bir göstergesidir. Çocuk, tuvalet eğitimi, yeme alışkanlıkları gibi cinsel eğitimi de öncelikle ailesinden almalıdır.

Çocuklar, üç yaşına doğru kız erkek ayrılığını fark ederler. Doktorculuk ve evcilik gibi oyunlara yönelebilirler. Çocuk oyun yoluyla dünyayı, diğer insanları, çevresini ve kendisini tanıma fırsatı bulurken diğer taraftan cinselliğini, cinsel rolünü de oyun oynayarak deneme şansı elde eder ve pekiştirir. Cinsel içerikli oyunlar ilk on beş ay içinde, çocuk vücut organlarını keşfederken, tuvalet temizliği ya da yıkanma esnasında ortaya çıkabilmektedir. Üç yaş civarında doktorculuk, evcilik gibi oyunlar, arkadaşlarıyla beraber tuvalete gitmeler görülebilir. Bu oyunlara anne babanın göstereceği tepki çok önemlidir. Azarlamak, şiddet uygulamak, oyunu kesmek, ceza vermek yerine oyunun yönünü çevirerek çocukları yönlendirebilir ve kontrol edebilirler.

Üç yasından sonra, çocuklar, “Ben nereden geldim” diye sormaya başlarlar. Bazı anne babaların çocuklarına onu hastaneden ya da çarşıdan aldıklarını, bahçede bulduklarını, leyleğin getirdiğini söylediği görülmektedir. Ancak çocuğa, bebeğin anne karnında özel bir torbada ya da yuvada büyüdüğünü söylemek gerekir. Çünkü bu yaşlarda çocuklar çok yemek yemeyi ve şişmanlığı hamilelikle bir tutarlar. Bebeğin anne midesinde büyüdüğüne inanırlar. Bebeğin büyüdüğü yeri öğrendikten sonra, çocuğun soracağı bir diğer soru, nereden ve nasıl çıktığıdır. Ona gerçeği sade bir dille dürüst bir şekilde söylemenin bir sakıncası yoktur. 3-4 yaslarında çocuklar cinsel ilişkiler konusundan uzaktır. Sorularını tek tek ve aralıklı sorar. Kimi zaman sorduğu bir soruyu tekrar sorar. Aldığı cevap onun için 3 yaşındayken farklı, 5 yaşındayken farklı bir anlam ifade eder.

Çocuk hazır olmadığı soruyu sormayacaktır, açıklama yapılsa da onun için anlamlı olmaz. Çocuk bir süre sonra, bebeğin anne karnına nasıl girdiğini sorar. Anneler en çok babasının rolüyle ilgili olan sorularda tedirgin olur. Bu tür soru genellikle beş yaşından sonra sorulur. Detaya girmeden “Bebek tohumunun biri annede vardır, birini de baba verir” demek meraklarını gidermek için yeterlidir. Bazı anne ve babalar çocuğa yapılan açıklamaların onun merakını artıracağı konusunda endişelenirler ve öğrendiklerini uygulamaya kalkışacağından çekinirler. Aslında cevaplanmayan sorular çocukları daha meraklı ve araştırıcı olmaya iter.

Çocuklar, cinsel kimlik kazanırken

Çocuklar, cinsel kimlik kazanırken kendi cinsinden olan ebeveynle özdeşim kurarak cinsel kimliklerini ve toplumsal cinsiyet rollerini öğrenirler. Çocuk erkek ve kız davranışlarını, anne ya da babasına özendiği için, onlara benzemek istediği için benimser. Kız çocukları annelerini taklit etmeye, onların elbise ve ayakkabılarını giymeye, makyaj malzemelerini gizlice kullanmaya çalışırlar. Erkek çocuklar da baba gibi konuşma, yürüme, davranma yanında onunla tıraş olmak gibi taklit davranışları gösterirler. Kız ve erkek çocuklar bir yandan bu özdeşimi kurmaya çalışırken bir yandan da karşı cinsten olan ebeveyne hayranlık duyarlar. Anne-babanın arasına girmeye, dikkatleri kendi üstlerine çekmeye çalışırlar. Bu dönemde sık duyulan konuşmalardan biri erkek çocukların annelerine, kız çocukların da babalarına, "Ben büyüyünce seninle evleneceğim" demesidir. Bu konuşmalarda anne-baba tarafından çocuğun aşırı utandırılması ya da bu duygunun aşırı desteklenmesi çocuğun cinsel gelişimine yönelik sorunlara sebep olur.

Çocukta cinsel ilgi okul öncesi dönemi

Çocukta cinsel ilgi okul öncesi dönemde çok artmıştır. Okula başlamasıyla birlikte cinsel ilgi ve merakta azalma gözlenir. Çocuk cinsel konulardan kaçar ve bedeninden başka ilgi alanlarına yönelir. Cinsel konuların ayıp ve yasak olduğunu öğrenmiş, bilinçaltına itmiştir. Ancak zaman zaman bu ilgi ve merakın depreştiği de olur. Okul çağı çocuğunun cinsellikle ilgili soruları, cezalandırma ve yasaklama gibi yöntemlere başvurmaksızın cevaplanmalıdır. Çocuklar bu dönemde genel olarak döllenme, bebeğin doğumu, ergenlik belirtileri, kadın ve erkek üreme organlarının isimleri, evlilikte cinsellik gibi konularda sorular sorarlar.

Çocuklardaki cinsel ilgi ergenlikle beraber tekrar artar. Ergenlikte artık hormonal faaliyetler ve bedensel değişiklikler başlamıştır. Bu sebeple ilgi ve dikkat tekrar cinselliğe kayar ve özellikle karşı cinsi de kapsayan sorular sorulur. 7-8 yaşından başlayarak çocukları cinsel istismar konusunda uyarmak, ancak bunu yaparken çocukları korkutmamaya dikkat etmek çok önemlidir.

Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ve bilgisayarların küçük çocukların bile oyuncağı haline gelmesiyle çocukların cinsel bilgileri doğru ya da yanlış olarak 9-10 yaş civarında öğrendiklerini görüyoruz. Çocuklar cinsel ilişkinin ne olduğunu 11 yaş civarında anlıyorlar. Bu sebeple bu yaşlarda sorulacak soruların daha ciddi ele alınması ve çocuklara açıklama yaparken bilimsel kaynaklardan yararlanılmasında fayda vardır.

Çocuklar her yaşta her tür soruyu sorabilirler.

Çocuklar her yaşta her tür soruyu sorabilirler. Bir çocuğun 5-6 yaşlarındayken sahip olduğu bilgiye diğer çocuk 8-9 yaşına gelmesine rağmen sahip olmayabilir ve aynı soru farklı yaş dilimlerinde defalarca sorulabilir. Çocukların merakları ve soruları yön değiştirirken konuşmalara cinsellik içeren küfürler eklenebilir. Çocuk, kullandığı kelimelerin anlamını bilmez ancak anne babanın tepkisini ölçerek bir anlamda sınırlarını öğrenmeye çalışır.

Çocuklar çok küçük yaştan itibaren cinsel organlarıyla oynarlar. Bu sebeple bazı anne babalar çocuğu azarlar, korkutur ya da şiddet uygular. Bazı çocuk aldırmaz, bazısı da eylemini gizlice devam ettirir. Sıkça başvurulan bu cinsel uyarma türü, anne ve babaların sandığı ölçüde korkulacak bir durum değildir. Ancak ortada çözülmesi gereken bir problem de vardır. Bebekliklerinde çok uzun süre kendi başlarına bırakılan çocuklarda, özellikle meme emmemiş ya da emzik verilmemiş, emziği zorla elinden alınmış çocuklarda bu durum daha sık görülür. Yeni bir kardeşin doğması ve ilginin azalması gibi nedenler de çocukta kendi kendine doyum sağlama ihtiyacını yaratabilir. Bazen de sünnet derisi ya da kaşıntıya neden olan kıl kurdu gibi sorunlar çocuğun bu davranışına sebep olur. Sebeplerin ortaya çıkarılması ve giderilmesi yönünde önlemler almak gerekir.

Çocuk Cinsel eğitiminde detay

Cinsel eğitim konusunda çok detaylı bilgi vermeye gerek yoktur. Çocuklar soru sormaya başladığı andan itibaren yaş dönemine göre merakını giderecek kadar bilgilendirme yapılmalıdır. Bazı anne ve babalar çocuklarının cinsel konularla ilgili hiç soru sormadığını ileri sürerler. Genellikle böyle çocuklar sorularına yanıt bulamadığı için susan çocuklardır. Bazı anne ve babalar da çocuktan hiçbir şey saklamayarak cinsel eğitimin en doğrusunu verdiklerini sanırlar. Örneğin çocukla birlikte banyo ederler. Bu tür davranışlar çocuğun merakını gereksiz yere arttıracaktır. Ailenin bu tutumu, toplumun cinsel davranışlardan beklediği gizlilik ve özellik anlayışı ile çelişir. Çocukların anne ve babasının yatağında yatması da bu nedenle sakıncalıdır. Çocukların cinsel ilişkiye tanık olmaması konusunda da hassasiyet gösterilmelidir. Cinsellikle ilgili soruları çocuk kime soruyorsa cevabını o vermelidir. Sorulan sorulara yanıt verirken temel alacağınız en önemli ölçüt çocuğunuzun yaşıdır. Çocuğunuzun merakını gidermeli ancak kafasını karıştırmamalısınız. Eğer sorduğu soruya yanıt vermek için kendinizi o an yeterli hissetmiyorsanız “Sorduğun bu soruyu şu an sana nasıl açıklayacağımı bilemiyorum. Senin anlayacağın şekilde anlatmam için bana zaman ver. En kısa zamanda yanıtlayacağım.” diyerek düşünme fırsatı yaratabilir, okuyabilir ya da bir uzmana danışabilirsiniz. Anne-baba olarak çocuğunuza cinsel eğitim verebilmeniz için öncelikle kendinizi yeterli ve doğru bilgilerle donatmalısınız.

Editör: TE Bilisim