Çocuklar, yaşları ilerledikçe toplum içinde uyması gereken kuralları öğrenmeye başlarlar. Çocukların yapmayı istediği davranışlarla, toplumun kendisinden beklediği davranışlar farklılık gösterebilir. Çocuklar bu iki durum arasında denge kurmaya çalışırlar. Bu dengeyi kurmada başarılı olabilirlerse, topluma uyum sağlamış olurlar. Fakat bu dengeyi kolaylıkla kuramazlar ve bazen başarısız olabilirler. Kısa süreli gelip geçici olan bu uyumsuzluklar doğal karşılanmalıdır. Eğer çocuklar çeşitli nedenlerle korku, kaygı, kıskançlık, öfke gibi duyguları sürekli ve yoğun bir şekilde yaşamışlarsa uyumsuz davranışlar gösterebilirler.

Uyum bozuklukları, psikolojik sorunların bir belirtisi olarak düşünülür ve 8-9 yaşlarından itibaren davranış bozuklukları olarak da ifade edilir. Çocuklarda karşılaşılan uyum ve davranış bozukluklarından biri de saldırganlıktır. Saldırganlık, olumsuz bir yaklaşımdır. Bireyin gerek sözlerini, gerekse davranışlarını kontrolsüzce kullandığı, diğer bir canlı ya da nesneye yönelik incitici ve rahatsız edici davranışlar sergilediği, çoğunlukla olumsuz sonuçlara sebep olan bir davranış biçimidir. Doğuştan var olduğu kabul edilen bir dürtüdür. Saldırganlığın güçlenmesi, çocuğun kendisine veya çevresine zarar vermesi ile sonuçlanabilir. Çevrenin olumsuz tutumları veya çocuğun isteklerinin sürekli engellenmesi sonucu baskı altında tutulması ya da tamamen serbest bırakılması, çocuğa yöneltilen saldırganlıklar, çocukta saldırganlığın oluşmasına ya da güçlenmesine sebep olabilir. Bazen çocuk saldırganlığı kendisine yönelterek tırnak yeme, saç koparma, kendini yaralama vb. uyum bozuklukları gösterebilir. Böylece birkaç uyum bozukluğu bir arada yaşanır. Dışa yönelik saldırganlıkta ise çocuk, eşyalara zarar verme, oyuncaklarını kırma, çevresindekilere bağırma, vurma, itme, tekmeleme, ısırma vb. davranışlar gösterir.

Saldırganca davranışlar gösteren çocuklara karşı şu tavırları izleyebiliriz:

• Çocukları karşılıksız sevmek, onlara bunu hissettirmek, temel ihtiyaçlarını yeterli ve zamanında karşılamak gerekir.

• Çocuklara sık sık ceza vermek, onların isteklerini eleştirmek ve alay etmek, başka çocuklarla kıyaslama yapmak gibi davranışlardan uzak durulmalıdır.

• Çocukların aile içinde şiddete görsel ya da işitsel olarak tanık olmaları, öfke ve saldırganlığa doğrudan maruz kalmaları durumunda ortaya çıkan olumsuzluklardan doğrudan etkilendikleri söylenebilir. Bu konuda anne babalar, kesinlikle çocuklarına saldırganlık örneği oluşturmamalı, iyi birer model olmalı ve tutarlı davranışlar sergilemelidir.

• Çocuğun gösterdiği saldırgan davranışlara anlayış gösterilmemeli ve böyle davranmaya devam ederse isteklerinin yerine getirilemeyeceği anlatılmalıdır.
Eğer bir yerden sonra sabrınızı kaybedip isteğini yerine getirirseniz çocuğunuz amacına ulaşmış olur. Anne babalar, çocuklarına hangi davranışlarının kabul edilebilir, hangilerinin edilemez olduğunu belirtmelidirler.

• Çocuğunuz saldırgan olduğunda, bağırıp çağırarak sesini bastırma ve susturma yöntemini denemeyin. Bu durum sinirli olmayı sorun çözücü bir yöntem olarak sizin de kullandığınızı gösterir. Çocuklar bu yöntemi öğrenirler, saldırgan davranışların yaşamın bir parçası olduğunu düşünürler ve bunu kendi yaşamlarında da uygulamaya koyarlar. Bu sebeple anne babaların davranışta bulunurken, her an için çocuklarına model oldukları bilinciyle hareket etmeleri gerekmektedir. İletişimin temel kuralı; karşı tarafa hangi frekanstan mesaj gönderirseniz, aynı frekanstan mesaj almanızdır.

• Saldırgan davranışları azaltmanın en güzel yolu bu çocukların olumsuz enerjilerini spor, dans etme, resim yapma, oyun hamuru ve plastik oyuncaklarla oynama vb. uygun yararlı etkinliklere kanalize etmektir. Bu etkinliklerin rahatlatıcı etkisi bulunmaktadır.

• Sorunu hemen konuşmak yerine biraz beklemek, çocukların duygularına duyarlı olmak, empatik dinlemeye sahip olmak, çocukların duygularını isimlendirmelerine yardım etmek, problemin çözümüne yönelik kabul edilen ve edilmeyen davranışları belirtmek, çatışmanın nedenlerini düşünmek ve sakinleştikten sonra daha nesnel bir yaklaşım içinde konuşmak yararlı olacaktır.

• Dayakla cezalandırmak saldırgan davranışın o an için ortadan kalkmasını sağlasa da çocuğun düşmanca hisler duymasına neden olacağından daha sonra daha şiddetli olarak ortaya çıkmasına neden olur.
• Çocuğa çeşitli sorumluluklar verilerek olumlu davranışları ödüllendirilmelidir.

• Grup etkinliklerine özendirilmelidir. Grupta bir şey başarması, arkadaşları tarafından kabul görmesini sağlayacağından, bunu korumak için saldırgan davranışlarından vazgeçmeyi isteyecektir.

• Günümüzde çocuk saldırganlığını arttıran önemli uyaranlardan biri de televizyondur. TV de saldırganlık içeren sahneler çocuklar tarafından kolayca örnek alınıp taklit edilebilmektedir. Bu filmler insanlardaki acıma, merhamet etme, başkalarına zarar vermeme, canlıya karşı saygılı olma, canlıyı koruma ve sevme gibi değerleri köreltmekte ve başkalarına acı veren olaylar karşısında insanların duyarsızlaşmasına neden olmaktadır. Bu sebeplerle programların içeriği önceden belirlenmeli ve bilinçli TV izleyicisi olunmalıdır. Çocuğa zararlı olabileceği düşünülen programlar listeye alınmamalıdır.

Editör: TE Bilisim