ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK ve HOŞGÖRÜ KAPSAMINDA ARAP ALEVİLİĞİ

Genel olarak halk kültürü, geleneksel yaşamı sürdüren toplulukların yüzyıllar boyunca kendilerinden veya birbirlerinden etkilenerek kendi dil, din, duygu, sosyal yaşam, iletişim ve beğenileriyle oluşturup yaşattıkları kültürün ortak adıdır. Bu kültür halkın duygu, düşünce ve beğenisiyle yüzyıllardır süzülerek günümüze gelmiş, toplum, insan ve doğa gerçeğiyle şekillenmiştir.  Tüm  kültürlerde  insanlar kendilerine özgü inanışlarını, gelenek, görenek, törelerini, sanatlarını da beraberlerinde getirmişlerdir. Bunlardan bazıları aynen saklanmış, bazıları kaybolmuş veya değişikliğe uğramış veya bazıları da birlikte yaşadıkları diğer kültürlerden kendilerine yeni ve farklı kültürel özellik olarak yansımıştır. Arap Alevi veya Nusayri kültürü de benzer özellikleri taşıyarak günümüze kadar gelmiştir.

Halk kültürü doğası gereği statik değil dinamik ve değişkendir. Gelenek, zaman boyutunda bir başka geleneğe ve geleceğe ulaşacaktır. Halk kültürü ancak böylelikle canlılığını koruyacaktır. Yaşayan bir kültür, kendisine ait topluluğun bugünkü gereksinimlerini karşılayan bir sosyal kurumdur. Kültürleşme denilen evrensel süreçte kültür varlıkları, yeniyi alarak değişir ve gelişir. Kültür; yaşanan, yaşatan ve yaşayan varlık olarak geçmişten geleceğe sürekliliktir. Kültür tarihseldir, uzun bir yaşam dilimi içinde olgunlaşır. Kültür bir yaşam biçimi, bir toplumsal davranıştır. Bu kültürün oluşmasında tarihi ve kültürel mirasın  önemli bir rolü vardır. Kişi, içinde yaşadığı tolumun kültüründen soyutlanamaz.

Yaşar Kemal kültür konusunda şunları söyler; “Dünya binlerce çiçekten oluşmuş kültürler bahçesidir. Kültürler her zaman birbirlerini beslemiştir. Her kültür insanlık için bir zenginliktir. Uygarlıklar da birbirini beslemiştir. Emperyalizm ve globalizm ise insanlığın birçok kültürünü yok ederek  tek tip kültürü, tek tip insanı, tek tip dili ortaya atmıştır. Artık dünya, tek tipliliğin gerçek bir demokrasiye ulaşmaya yetmediğini yavaş yavaş anlamış, yok olmaya yüz tutan dillerin, kültürlerin üstüne titremeye başlamıştır. Dünyadan bir çiçek eksilirse bir renk, bir koku yitmiş demektir. Dünya binlerce çiçekten bir kültür bahçesidir. Bu insanlığın zenginliğidir. Bizim gibi ülkeler yüzlerce çiçekli bir kültür bahçesidir.”

Çok farklı inanç ve etnik kimliği bünyesinde barındıran ülkemizde, Arap Aleviler dünyadaki ve ülkemizdeki kültür bahçesinin bir çiçeğidir. Arap Aleviler  diğer inanışlardan farklı kültürel özelliklerini  günümüze kadar çok daha belirgin olarak korumuşlardır. Ancak bir arada yaşayan inançlar ve mezhepler dönem dönem karşı karşıya getirilmiş ve toplumsal ilişkiler açısından sorunlar yaşanmıştır. Bir arada yaşamayı gerekli kılan çok kültürlülük dönem dönem suç unsuru olarak görülmüştür. Oysa ki çok kültürlülük,  ancak laik ve demokratik yaşam bilinciyle oluşacaktır. Ülkemizin daha barışçıl ve daha özgür bir ortamda yaşaması farklı dinsel inanç ve etnik kimliklere sahip kitlelerin birbirlerini anlamaları ve kendilerini daha iyi ifade etmeleriyle mümkün olacaktır. Geçmişten günümüze kadar tek tip insan ve tek tip kültüre doğru yönlendirme yapılması giderek bu zenginliklerin kaybolmasına neden olmaktadır. Gelecek kuşakların kültürel açıdan daha kısır bir ortamda yaşayacakları mutlaktır. Konuyla ilgili yapılan yerli ve yabancı yayımların ve yazıların büyük bir kısmı yetersiz olmasının yanında önyargılarla yazılmış yayınlardır. Bu durum sadece Arap Aleviliğine değil öteki inançlara, kültürlere ve etnik yapılara da  saldıran yazı ve çalışmalardır.

Arap Alevi kültür geleneği yüzyıllardır uğradığı birçok asimilasyon politikalarından kendisini korumuş ve bugünlere kadar her türlü gelenek, görenek, dinî ve kültürel özelliklerini korumayı başarmıştır.  Arap Alevilerin diğer ötekileştirilmiş toplumlar gibi  uğradıkları geniş çaplı kıyım, asimilasyon politikaları ve dinî öğretilerini sistemden farklı yaşamaları,  bu toplumu ideolojik olarak egemen olan sistemin dışına itmiştir. Farklı etnik kültür ve inançlara önyargılı ve  potansiyel suç unsuru olarak baktığımız sürece, bu inançlar hakkında sağlıklı bir bilgiye sahip olma şansımız o ölçüde azalır. Anadolu coğrafyasında tarihten günümüze farklı kimlik ve inanışlar her zaman hayat bulmuştur.

Arap Aleviler laik, demokratik, çağdaş, Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilkelerine bağlı olup Türkiye’nin temel taşlarından biridir. Arap Aleviler bir çok toplumla bir arada ve barış içinde  yaşamış olduklarından onların kültürel özelliklerini de özümsemişler, böylece kültürel geçişlerin güzel örneklerini de vermişlerdir. Arap Alevi kültür geleneği yüzyıllardır uğradığı bir çok asimilasyon politikalarından kendisini korumuş ve bugünlere kadar her türlü gelenek, görenek, dini ve kültürel özelliklerini korumayı başarmıştır. Ancak önümüzdeki giden süreç tüm kültürler açısından ciddi bir tehlike olup, bu durum siyasi ve dini politikalarla da birleşince tek tip bir kültürün egemen dayatmacılığına  doğru gitmektedir.  

İktidarı arkasına alan bazı güç ve kişilerin başta sevgili başkan Zeydan Karalar nezdinde çok kültürlülüğün ve hoşgörünün temsilcileri olan  tüm Arap Alevi halkına gerçekdışı, iftira dolu, sapkın bir düşünce sistemi ile yazdıklarını kınıyorum.

Editör: TE Bilisim