Dünya tarihinde birilerinin çıkar sağlaması için, iç kargaşaları hiç bitirilmeyen ülkeler vardır. Türkiye buna en uygun yerlerdendir çünkü okuma oranı %3 olan; cahillerin, aklını fikrini kullanmayıp herşeye tevekkül edenlerin, Ortadoğu zihniyetindeki körü körüne dini inançlarla büyütülen insanların çoğunlukta olduğu bir ülkedir burası! Hem de doğu-batı geçişinde; Asya-Avrupa köprüsünde, kaos için adeta bir cennettir!!

Bölünmeye bu kadar müsait bir yapıda, toplum her alanda birbirine düşürülür. Doğuda doğanı batıda doğana, kuzeyden göçeni güneyden göçene düşman et,

sen bu arada al kararlarını, ver gazı, tak fişi, bitir ihaleleri...

 'Allah' inancı, ekmeği 3 kez öpüp alnına koyan, 'Allah taş eder' le büyütülen toplumları karıştırmakta bire birdir. Allah'ın verdiği aklı kullanmadığından fikir sahibi olamayan, İslam dininde ilk ayet 'oku!' değilmiş gibi okumamış olan cahil kesim; din sömürüsüyle öyle güzel kandırılabilir ki! Kimi, siyasi toplantılarında alır eline Kuran okur, kimi 'bakara makara' diyerek halkıyla dalga geçerken cukkayı doldurur, kimi 'başörtülü bacısı'nı koruyup; başörtü'süz bacılarından ayrı bir grup oluşturmuştur bile, onları düşürür birbirine, kendi bakar işine!

Okuyan cahile kırdırılır, kadının önce öğrenme, eğitim hakkı elinden alınır ki yetiştirdiği çocuklar da onun gibi boyun eğsin, sonra yaşam hakkı bile elinden alınır. Şiddet cezalandırılmaz ki kaos büyüsün, kadın ezilirse toplum ezilir, böylece yine kazanan sen olursun!

Bu işin bir de herşeyin farkında olup, 'farkında oldurtmaya' çalışan kesimi var. Yazanı, çizeni, haber yapanı, duyuranı; onları da tehdit eder, tetiğe değil deklanşöre basanı hapse atar, mesleğini, hayatını elinden alır, torunlarına kadar üç kuşak aç bırakırsın ki sen usülsüzce yaşamına devam edebilesin!

Zengini züğürde sat, fakiri zengine ezdir, okuyan pişman olsun, okumayan çalıp çırpan yürüsün gitsin, hiç olmadı kıyafete göre ayrıştır. Etek boyuna göre namusu belirle, diz altıyla diz üstü giyen birbirine girsin. Cinsel seçimine göre ayrıştır; sevgisiz büyüyen bir toplulukta al sana bir kaos nedeni daha! Sanatı yok et insanlar hissetmesin, eğitimi yok et insanlar öğrenmesin.

Plan basit: senin oyunlarına gelmeyip kabullenmeyen, Türkiye'nin en zeki, en çalışkan 'demokrasi, eşitlik' diyen gençlerini susturamadın mı, salarsın aralarına bir provokatör, daha önce de tutmuştu 'camide içki içtiler dediğin çocuklar gibi, dinden sağdan soldan cihaddan yürür, karıştırırsın ortalığı. Boğaziçi’nde hakkını arayan gençlere yaptığın gibi abartırsın, onları terörist ilan eder; polisinin karşısına koyar, alınteriyle ana babasının okutup Türkiye'nin en yüksek puan alan çocukları sanki senin devletinin çocuğu değil gibi, polisi onlardan korursun, sunarsın şakşakçı tayfana, haydi ordan da devam!

Tüm bu planlar tutmuş olabilir ama hesap etmediğiniz bişey var ki bu gençler bizim gibi 'ye ekşiyi, doğur Ayşe'yi' kuşağı değil! Anneleri babalarınca doğurulmadan düşünülen, bu dünyaya gelmesine karar verilince folik asiti verilen, dünyaya gelmeden savaşa hazırlanan 'folik asit çocukları' onlar! Onların o binlerce analiz yapan kafalarını öne eğemezsiniz kolay kolay. Onlar canlı yayında, dakikalar içinde organize olup 'sana oy yok' diyebilecek cesaretteki Z kuşağı ve sizin adınıza üzgünüm, yeni seçimlerde sizin adınıza kararı verdirecek, her haksızlığın peşine düşüp hesap soracak kesim 'onlar'.

Parası olanın iyi eğitim alabildiği, ensesi kalının iş bulabildiği, tamamen eşitsizlikler içinde büyüyen gençler karşına geçip

- 'neden ben işsizim, neden benim patronum diplomasız, okuduğum yıl kadar süredir neden ben atama bekliyorum,

-iki yıldır ne bilgisayarım var, ne online eğitim şansım, peki bunlara sahiplerle ben nasıl aynı şartlarda sınava gireceğim,

-benim babamın parası yok diye ağbim askere gitti, şehit oldu senin çocuğun bedelini parasıyla öderken benim ağbim bu bedeli neden canıyla ödedi?' diye sormayacaklar mı sanıyorsun?

-Halkın mafyadan kaçıp devlete sığınması gerekirken, mafyanın devleti halka sunduğu bu garip ülkede; milyar dolarların hesabını sana sormayacaklar mı?

-Genç kızların öldürülüp intihar denip kapatılan dosyaları, geri açtırmayacaklar mı?

-Benim doktor annem, babam pandemide savaşırken öldü; sen onları nasıl meslek şehidi olarak sayıp devlet olarak bana sahip çıkmazsın? diye haklarını aramayacaklar mı,

-Henüz mezun olmadan Amerika'nın beyin göçü için peşine düştüğü pırıl pırıl gençler, ülkede değer görmeyip arkadaşı gibi işsiz olmamak adına gözü yaşlı ülkeden ayrılışının acısını çıkarmayacak mı sanıyorsunuz sizden?

- Yurtdışında madalyalar kazanan sporcu gençler; 'neden sosyal medyada, kocasına aldırdığı jetlerle gündemde kalan hatunların milyonda biri kadar, başarımızı gündeme getirmediniz?' demeyecekler mi?

- Ben hayatıma engelsiz ortamlarda, bir başıma devam etmek istiyorum deyip, eve mahkum edilen aklı, yüreği değil vücudu engelli binlerce masum genç; neden benim insanca yaşam hakkımı devlet olarak bana sunmadın? diye isyan etmeyecek mi??

-Doğuştan yetenekli binlerce çocuk, sanata ve sanatçıya verilen değersizlikten, işsiz kalırım korkusundan yolundan dönüp 'neden ben hayallerimin peşinden koşamadım?' diye mutsuz geçen hayatının hesabını sana sormayacak mı sanıyorsun?

Ben inanıyorum, soracaklar! 80'lerin devrimci kuşağından çok daha farklı şekilde, yapacaklar devrimlerini ve sunacaklar bize geleceği, pırıl pırıl beyinleri, cesaretli yürekleriyle... Tüm folik asit çocuklarının, gümbür gümbür gelen Z kuşağının ve tabi ki biz her dem yüreği genç olanların, '19. Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı' kutlu olsun! Çünkü “onlar Z kuşağı, göğe bakarlar!"

Editör: TE Bilisim