Çatışma, en az iki insan arasında olumsuz duyguların (kızgınlık, kırgınlık, engellenme, hayal kırıklığı gibi) eşlik ettiği psikolojik gerginlik durumudur. Çatışmanın kişilerarasında sözel ya da fiziksel bir saldırıya dönüşmesi gerekmez. Ancak çözülemeyen çatışmalar insanları birbirlerine karşı sözel ve fiziksel saldırıda bulunacakları bir noktaya getirebilir. Hissedilen psikolojik gerginliğe bağlı olarak kişinin, diğer kişilerle olan iş birliğinin zedelenmesi, birçok anlamda verimsizleşmesi, yaşam sevincinin azalması, kişinin kendini yalnız hissetmesi mümkündür.

Aile ortamında ilişkiler süreklidir yani yıllar boyunca devam eder. Aile içi ilişkiler gibi uzun süreli, yakın ilişkiler temel doyum sağlamakla birlikte, sık yaşanan duygusal çatışmaların da kaynağıdır. Aile üyeleri arasında gelişen çatışmalar zaman içinde varlığını sürdürür ve ilişkileri yıpratabilir. Sürekli yakın ilişkilerde, bireyler sıklıkla, diğer bireyin problemli davranışına tepki vermeden geçiştirirler. Ancak diğer kişiyle yüz yüze gelmemek, problemli davranışın devam etmesine yol açabilir. Sonunda rahatsız olan birey öfke patlamasıyla daha büyük tepkiler gösterir ve problemin çözümü de zorlaşır.

Aile içinde anne-baba ve çocuklar arasında zaman zaman çatışma yaşandığı görülmektedir. Ailede çocuklarla iyi iletişim kurmak çok önemlidir. İyi iletişim kurarak çocuğunuzun sizi dinlemesini ve istediklerinizi yapmasını sağlayabilirsiniz. Çocuklar, yaşamlarının bir bölümünde yap ve yapmalarla dolu çatışmalı bir süreçten geçerler. Bu süreçte uzun bir zaman ne uyarıların sonu gelir, ne de uyarılara rağmen yapılmayan şeylerin. Bu tarz çatışmalar, neredeyse her toplumda ve her evde böyle süregelir.

Her anne-baba özgüveni yüksek, sorunlarla baş edebilen, kendine ve başkalarına saygılı, kendiyle barışık, sorumluluk duygusu gelişmiş, girişken, başarılı, yaratıcı çocuklar yetiştirmek ister. Bu, ideal bir sonuçtur. Tüm bunları isterken anne-babalar, kendileri için ise “sabırlı, anlayışlı, sevgi dolu ve sakin bir ebeveyn” olma gibi hedefler koyar ama bu her zaman mümkün olmayabilir. Günlük yaşamın getirdiği mecburiyetler sebebiyle ideal çocuk yetiştirme kesintiye uğrayarak anne-baba-çocuk ilişkisinde çatışmalar yaşanabilir. Bu ideal sonuca rastlantıyla değil, anne babaların belirli davranışları ile ulaşılabilir.

Çatışmalar, kırgınlıklar olmadan ve aile bireylerinin birbirlerini doğru anlayabilmesi ile çözüme kavuşabilir. Çatışma sürecinin etkin ve verimli bir şekilde yönetilerek çatışmanın yarara dönmesi; aile için çok olumludur. Bu amaçla ebeveyn çocuk ilişkisindeki çatışmaların önlenmesi için aşağıdaki önerileri dikkate almakta fayda vardır.

**Çocuk eğitiminde “sevgi” kesinlikle ihmal edilmemesi gereken ilk şeydir. Aile ortamında sevgi gereksinimi karşılanmayan çocuk çevresine de sevgi yansıtamaz. Çocuğun dünyasının tek dayanağı ve anlamı anne-baba sevgisidir. Çocuk, anne-babasının kendisini koşulsuz sevmesini ister. Anne-babadan beklenilen sevgi ile alınan sevgi arasındaki makas açıldıkça çatışma artar. Anne ve baba olarak çocuğunuza hak ettiği sevgiyi vermeli ve bunu açıkça göstermelisiniz.

**Çocuğunuzun duygularına ve düşüncelerine siz katılmasanız bile saygı göstermelisiniz.

**Ebeveyn olarak çocuğunuzla ilişkinizde öncelikle onun yaşama hangi bakış açısı ile baktığını, dünyayı nasıl anlamlandırdığını bilmeli ve onun gözünden dünyayı görebilmelisiniz. Çocuğunuzun dünyaya bakış açısını keşfedebilmek için öncelikle onu yargılamadan, boğmadan dinlemelisiniz. Bunu yapabilmek için de empatik davranabilmeniz gerekir. Ebeveynlerde empati yeteneğinin gelişmiş olmasıyla her şey daha kolay ve daha doğru olacaktır.

**Çocuğunuzu yakından tanıyın. Tercihlerini, dayanma gücünü, zaaflarını bilirseniz ve dikkate alırsanız bazı çatışmaları doğmadan önleyebilirsiniz.

**Kendinizi tanıyım. Dayanma gücünüzü, zaaflarınızı bilirseniz ve dikkate alırsanız, önceden önlem alarak çatışmaya girmezsiniz.

**Çocuğa daima yaşına uygun alternatif çözümler sunarak, kendisinin, alternatiflerden birini seçmesi için fırsat tanıyın. Örneğin; çocuğumuza ne giymek istediği, ne yemek istediği, ne oynamak ve kiminle oynamak istediği, ne yapmak istediğine dair alternatifler sunabilirsiniz. Seçenekler sunarak hem olası çatışmaların önüne geçmiş olursunuz hem de çocuğunuza seçme hakkı vermiş olursunuz. Çocuğunuz ona sunduğumuz makul seçenekler arasından birini seçtiğinde öz güveni gelişecek ve bir şeylere karar verme gücünü kullandığı için kendine yönelik iyi ve olumlu duygular hissedecektir.

**Çocuğunuza bol keseden söz vermeyin. Yerine getiremeyeceğiniz sözler onun hem size güvenini azaltır hem de hırçınlaşmasına sebep olur.

**Çocuğunuzun istenmedik bir davranışı için önce açıklama yapın ve sonra kararlı davranın. Çocuklarla yaşanan sorunların birçoğu o döneme özgü olup ebeveyn desteğiyle çözümlenebilecek sorunlardır. Çocuğun sergilediği olumsuz davranış karşısında bağırmak, azarlamak o an için çözüm yöntemi gibi görünüyor olsa da, sonrasında çocuğunuzu olumsuz yönde etkileyebilir. Olumsuz ebeveyn tutumlarının, çocuklarda psikolojik sorunlara neden olduğu bilinmektedir. Bu sebeple, öncelikle çocuğunuzun davranışının altında yatan sebebi keşfetmeniz önemlidir.

**Çatışma sonucunda çocuğunuzla aranızda istenmeyen bir durum yaşandığında suçluluk duyup, telafi etmek için çocuğun her istediğini yerine getirmek ya da hiçbir şey olmamış gibi davranmak ve olduğu gibi devam etmek de çözüm için uygun yöntemler değildir. Hatalı olduğunuzu düşündüğünüz durumlarda çocuğunuz çok küçük de olsa “daha küçük anlamaz” demeden, hissettiğiniz rahatsızlığı belirterek çocuktan özür dileyebilmelisiniz. Hepimiz hata yapabiliriz, hiç birimiz mükemmel değiliz. Çocuğunuzdan özür dilemeniz sizi küçültmez tam tersine onu bir birey olarak kabul ettiğinizi ve ona ne kadar çok değer verdiğinizi gösterir.

**Çocuğunuzdan beklentilerinizi gerçekçi bir çizgiye çekin. Ondan beklentileriniz gücünü aşarsa çatışma kaçınılmazdır.

**Duygularını sözlü veya sözsüz olarak yaşamasına izin verin. Duygularını ifade edemeyen çocuk gergindir ve çatışmaya girmeye yatkındır. Anne baba olarak çocuğunuzun kendisini ifade etmesine imkan verdiğinizde sorunları, beklentileri, korkuları, kaygıları hakkında daha geniş bilgiye sahip olur ve ona daha fazla yardımcı olabilirsiniz. Kendini ifade edebilen çocuk, mutlu çocuktur.

**Çocuğa tutarlı davranmak önemlidir. Anne-baba arasında da tutarlılık olmalıdır. Anne-baba olarak söylediklerinizle yaptıklarınızın aynı olması ve daima tutarlı davranmanız beklenir. Aksi halde çocuğunuz size karşı güven sorunu yaşayacaktır.

**Çocuğun yapamadıklarından çok yapabildiklerine odaklanarak, kendisini, başarılı, iyi, değerli hissetmesini sağlayın.

**Başka çocuklarla, kardeşiyle ve akraba çocukları ile karşılaştırmayın. Hatta çocuğu kendisiyle bile karşılaştırmayın. Kendisi ile karşılaştırarak yola getirmeye çalışmak, kendisi ile yüzleşmek demektir. Yedi yaşına kadar olan çocukları, söyledikleri yalanları, çelişkileri ve tutarsızlıkları için yüzleştirmeyin. Hangi ihtiyaçlarının eksik olarak karşılandığını araştırın.

**Çocukla inatlaşmayın. Yetişkin bir insan ile, örneğin 4 yaşındaki çocuk arasındaki etkileşimde, çocukla inatlaşıldığı zaman çoğu kez kimin kazanacağı önceden bellidir. Tabi ki çocuk! Olayları yetişkinle aynı şekilde algılayamayan, yetişkin mantığıyla yorum yapamayan bir çocukla inatlaşmanın bir faydası yoktur. Bu nedenle ondan bir şey isterken, önceki deneyimlerinize dayanarak, inatlaşmak yerine başka yollar deneyin. Örneğin; olayı bir oyun haline getirin. Oyuncaklarını toplayıp sepete koymaya direniyorsa, oyuncak sepetinin oyuncak yiyen bir yaratık olduğunu ve onu doyurmak için oyuncakları içine doldurmak gerektiğini söyleyin. Onunla beden teması kurarak, yumuşak bir ses tonuyla yapacağınız basit bir açıklama, uzaktan emirler yağdırmaya oranla daha iyi sonuçlar verebilir.

**Alacağınız bazı fiziksel çevre önlemleri sorunların çözümünü kolaylaştırabilir. Örneğin; Siz salonda televizyon başında kahkahalar atarak eğlenirken, çocuğun yatağına gidip yatmasını istemek çatışmaya zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir. Onu yatağına gönderirken televizyonu kapatıp evin sessiz olmasını sağlamak daha uygundur.

**Çocuklar bazen doğru bazen yanlış davranışlarda bulunabilir. Bu çok doğaldır ve olması da gerekir. Çocuk yanlış davranabilir ancak siz sabırlı bir şekilde konunun doğrusunu çocuğunuza anlatırsanız yanlış zamanlarını doğruları öğretebilmek için bir vesile olarak kullanabilirsiniz. Böylece çocuk, hem doğrusunu öğrenmiş hem de hayata karşı daha güçlü hale gelmiş olur.

**Her sorun durumunda mutlaka üzerine gitmeyin. Bırakın bir süre kendi sınırları içinde başına buyruk davransın.

**Bazen çocuğunuz yapmasını istediğiniz şeyi yapmak istemeyebilir ya da başka bir şeyler yapmak isteyebilir. Bu durumda çocuğunuzla inatlaşmadan onu anladığınızı ancak bu işin yapılması gerektiğini yalın bir şekilde ifade etmeye çalışmalısınız. Hatta çocuğa bazı işleri yaptırmak için sizde sorumluluğun bir parçası olabilirsiniz. Bir işe önce birlikte başlayıp, giderek kendinizi geri çekerek sorumluluğuyla baş başa bırakabilirsiniz.

Yaşı kaç olursa olsun, karşınızdaki sadece bir çocuk ve üstelikte sizin çocuğunuz. Her şeyin en iyisini istediğiniz, sağlıklı, mutlu ve başarı dolu bir hayatının olmasını arzuladığınız çocuğunuza verebileceğiniz en iyi şeyin, onunla kuracağınız sağlıklı bir iletişim olduğunu unutmayın! Şayet anne-baba-çocuk ilişkinizde olumsuz duygular çok fazlaysa ve bununla baş edemiyorsanız bir profesyonelden yardım almayı ihmal etmeyin.

Editör: TE Bilisim