Ailede çocuklarla, anne-baba ilişkisinde temel belirleyici faktör ebeveynlerin tutum ve davranışlarıdır. Ebeveynlerin çocuğuna gösterdiği tavır ve tutumlar, çocuğuyla kurduğu iletişimin şekli ve niteliği, çocuğun ailedeki konumu, ailede birey olarak kabul edilip edilmediği, ebeveynlerin hem birbirlerine hem de çocuklarına sevgisini gösterme şekilleri, çocuğa istendik davranışları kazandırmak için kullandıkları disiplin yöntemleri vb. çocuğun kişilik yapısının şekillenmesi, akıl ve ruh sağlığı üzerinde doğrudan etkilidir.  Anne baba olarak çocuklara karşı tutarlı ve düzenli olarak gösterilen davranış kalıpları, onların ruhsal uyumu açısından belirleyici rol oynar. Anne babanın olumlu ve destekleyici tutumları, olumlu benlik algısı, olumlu öteki algısı, özgüven, özsevgi, özsaygı, özdeğer gibi nitelikler kazandırarak çocuğun gelişimine katkı sağlarken, olumsuz ve sınırlayıcı tutumları bazı psikolojik problemlerin görülmesine sebep olur. 

Anne-babalar, çocukların hayattaki tutumları, inançları, değerleri, benlik kavramları ve kişilik özellikleri için birinci derece referans kaynaklarıdır. Ebeveynler, tutum ve davranışlarıyla çocuklarını duyarlı, ilgili, sorumlu, mutlu veya kaygısız, sorumsuz ve mutsuz bireyler haline getirebilmektedirler. Çocuklar üzerinde bu denli büyük öneme sahip annebabanın, çocuğa gösterdiği tavır, davranış ve tutumlar neye göre belirlenir? Anne baba tutumları nelerden etkilenir? Ebeveyn tutumlarını etkileyen en önemli faktörlerden biri, içinde bulunulan kültüre ait özelliklerdir. Anne babaların, çocuğun beklentilerini karşılayıp karşılamaması, çocuğun cinsiyeti, çocuk sayısı, çocuğun özellikleri, anne babanın çocukluklarında kendi ebeveynleriyle olan tecrübeleri, kendi çocukluk yaşantıları ebeveyn tutumlarını etkilemektedir. Ayrıca; ebeveynin eğitim düzeyi, yaşı, içinde bulunduğu ekonomik ve sosyo-kültürel şartlar, anne babaların ebeveynliğe duygusal, zihinsel ve sosyal açılardan hazır olup olmaması, ebeveyn olmadan önce eşler arası ilişkinin kalitesi, doğum sonrasında ebeveynlik rollerinde eşlerin birbirini destekleme durumları, ebeveynlik konusunda zihinlerinde daha önceden oluşmuş şemalar ve evlilikteki doyum düzeyleri ebeveyn tutumlarını etkileyen diğer faktörlerdir.

Çocuklar ailelerinden aldıklarını başkalarına yansıtacaklarından sağlıklı bireyler ve sağlıklı nesiller yetiştirilmesinde anne ve babalara büyük sorumluluklar düşmektedir. Çocuğun gelişen kişiliği ve benliği üzerinde ebeveynlik tarzları güçlü bir etkiye sahiptir. Bu etkinin sağlıklı ya da sağlıksız oluşu, anne-babanın tutumunun çeşidine bağlı olmaktadır. Bazı annebabalık tutumları bu özellikleri çocuğa kazandırırken bazıları bozmaktadır. Bu denli önemli olan ebeveyn tutumlarının hangi özelliklere sahip olduğunun bilinmesi, çocuklar için hangi ebeveyn tutumunu sergilemenin onların gelişimini daha olumlu etkileyeceğini belirlemede yardımcı olacaktır.

Ebeveyn tutumları aşağıdaki gibi sıralanabilir: 

1.Otoriter Anne Baba Tutumu: Otoriter ebeveynlik tutumunda anne babalar katı bir disiplin anlayışına sahiptir ve çocuklar, duygusal destek ve ilginin yetersiz olduğu bir ortamda büyümektedir. Çocuğunu, belirli bir ideal peşinde ve belirli kalıplar içinde, adeta küçük bir yetişkin yapma çabasıyla yetiştirmeye çalışan anne babalardır. Otoriter bir evde çocuklar, hep bir kalıba sokulur ve kontrol altında tutulur, her şeyi gören ve sorgu kabul etmeyen ailevi otoritenin iradesine boyun eğmek zorundadırlar. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar birine rahatlıkla güvenebilme konusunda zorluk yaşar, buda onları ileride ekhoist ya da bilhassa narsist yetişkinler olma riskiyle karşı karşıya bırakır. 

Bu tarz ailelerde, çocuğun kurallara sıkı sıkıya uyması gerekir. Kurallara uymazsa çocuğa ağır cezalar verilir. Dövme, azarlama, bağırma, korkutma, kınama ve ayıplama en sık rastlanan ceza çeşitleridir. Çocuğun en doğal hakları bile çocuğa uslu olmasının bir ödülü olarak verilir. Ailede ilişkiler gergindir. Çocuk, anne-babadan korkar. Attığı her adımda, yaptığı her işte yanlış yapma korkusu vardır. Bu tutum altında büyüyen çocuklar, diğer insanlarla ilişki kurmakta güçlük çekmektedirler. Çocukta aşağılık duygusu gelişebilmekte ya da isyankarlık görülebilmektedir. Aşırı baskı ve disiplin, çocuğu içe-dönük, güvensiz ya da kinci, saldırgan yapabilmektedir. Bu tutum, çocuğu suça yöneltebilir. Çocuk okuldan, evden kaçabilir. Baskıcı disiplin ve otoriter tutum, çocuğu pasif bir kişilikle yetiştirerek, çocuğun girişimci olmasını engeller. Çocuğun içten sevgi ve saygı görmediği otoriter aile ortamı, çocuğun kendisine güven duygusunu engellemekte, dış otoriteye bağımlılık geliştirerek içe kapanık, çekingen bir kişi olarak yetişmektedir. Bu aile ortamlarında yetişen çocuklarda büyük ölçüde iç çatışmalar ve nörotik problemler görülmektedir

2- İlgisiz ve Kayıtsız Anne Baba Tutumu: İlgisiz anne babalar, çocuklarını aşırı ihmal ederler ve onların ilgi ve gereksinimlerine karşı kayıtsız davranırlar. Bu tip aileler için çocuğun varlığı ile yokluğu belli değildir. Bu gruba giren anne babalar genellikle hoşgörü ile boş vermeyi birbirine karıştırmaktadırlar. Çocuk anne babayı rahatsız etmediği sürece, çocukla ilgili problem yoktur. Bu tip ailelerde çocuk, fiziksel ve duygusal yalnızlık hissetmektedir. Anne, baba, çocuk arasında iletişim kopukluğu vardır. İlgisiz anne-baba tutumu, çocukların kin, düşmanlık ve endişe duygularına kapılmasına neden olmakta; kavgacı, isyankar, saldırgan ve suç işlemeye eğilimli olabilmektedir. Ayrıca,  çocuğun kendine güvensiz ve olumsuz bir benlik kavramı geliştirmesine sebep olmaktadır. 

3- Tutarsız Anne Baba Tutumu: Tutarsız ebeveyn tutumu çocuğun belli bir davranışının bazen hoş görülmesi, bazen de benzer davranış yüzünden cezalandırılması olabileceği gibi, anne ve babanın tutumunun birbirinden farklı olması ve birbirlerinin tutumlarını çocuğun yanında eleştirmeleri anlamına da gelmektedir. İlk durumda çocuk ne yapacağını tam olarak kestiremez ve kaygılanır. Yaşı büyüdükçe kimi nasıl kullanacağını, kimden nasıl faydalanacağını ayırt etmeye ve ona uygun davranışlar geliştirmeye başlar. İkinci durumda ise işine gelen, hoş gören ebeveyne yönelir. Anne ve baba farklı disiplin anlayışı geliştirebilirler. Anne ve baba mutlaka aynı görüşe sahip olmalıdır, biri olumsuz davranışı hoş görüp diğeri ceza uygulamamalıdır. Baba çocuğa bir suç işlemesi sonucunda bir ceza verdiğinde anne hemen annelik şefkati ile çocuğunu kucaklayıp sevmemelidir.

Bazen de anne-baba, çocuklar arasında ayrımcılık yapar. Bu durum genelde ayrıma, tutarsızlığa maruz kalan çocukta kardeş rekabetinin gelişmesine, stresli, gergin ve agresif tavırlar sergilemesine yol açar. Örneğin, ülkemizde erkek çocuklara kız çocuklara oranla daha ayrıcalıklı davranıldığı görülmektedir. ‘Sen erkeksin, bırak ablan yapsın, erkek dediğin masa hazırlamaz’ gibi söylemlerle çocuklar arasında ciddi kızgınlık duyguları oluşmasına sebep olunur. Bazı ailelerde ise bu durum tam tersi olabilmektedir. Büyük çocukların yetişme tarzı ile küçük çocukların yetiştirilme tarzları arasında da farklılıklar görülmektedir. İlk çocuğu yetiştirirken daha otoriter, kuralcı ve hatalı olurken, ortanca çocuklarda biraz daha esnek davranılmakta, küçük çocuklarda ise daha sevecen ve hoşgörülü olunmaktadır. Anne babaların küçük çocukları daha fazla koruduğu, büyük çocuklara ise erken yaşta fazla sorumluluk yüklediği de diğer bir gerçektir. Anne babalar tüm çocuklarını eşit düzeyde sevdiklerini iddia ederler fakat bazılarını kayırdıklarını fark edemeyebilirler. Bu durumsa kardeşler arasında kıskançlık ve kin oluşmasına neden olur. 

Tutarsız tutuma maruz kalan çocukların ‘doğru’ ve ‘yanlışı’ ayırt etmekte zorluk çektikleri, nerede nasıl davranması gerektiği konusunda kararsızlık yaşadıkları görülür. Çocuk için amaç cezadan kurtulmak ve acıdan kaçmaktır. Bu sebeple ceza almayacağı zamanları doğru tespit etmeye, anne babasının nabzını yoklamaya ve ona uygun davranmaya çalışır. Bu belirsizlik çocuğu tetikte ve gergin tutacağından sinirli ve isyankâr davranışlara itebileceği gibi paçasını kurtarmak için her duruma uyum gösteren, çekingen davranışlara da itebilir. Hangi davranış şekillerini seçerse seçsin dengeli kişilik geliştirmesi kolay olmayacaktır.

4-Koruyucu Anne Baba Tutumu: Bu tutumda çocuk gereğinden fazla kontrol altında tutulmakta ve çocuğa aşırı özen gösterilmektedir. Koruyucu tutum daha çok anne ve çocuk arasında gözlenir. Her türlü kararı çocuk yerine aile alır. Aşırı istenilen, geç kavuşulan, tek çocuk, tek erkek veya kız çocuk gibi çocuklar genellikle abartılmış sevginin odak noktası olurlar. Bu tip anne babalar çocuklarını el bebek gül bebek büyütürler. Aşın koruyucu yaklaşım, çocuğun kendi kendisini yöneten bir kişi olmasını engeller. Çocuğun bir yanlışlık yapacağından korkarak üzerine aşın derecede titreme, onun yerine işleri anne-babasının yapması çocuğun bağımsız bir kişilik gelişimini güçleştirir. Aşırı koruyucu tutum çocuğun sosyal gelişimini ve uyumunu da zedeler. Bencil bir kişilik geliştirmesine sebep olur. Çocuk, kendini gruba kabul ettirmek için toplum dışı ve isyankar davranışlara başvurabilir. Çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen gösterilmesi sonucunda aşırı bağımlı, güvensiz, duygusal kırıklıkları olan bir kişilik gelişmektedir. Çocuğun fiziksel beceri ve ruhsal gelişimi engellenmekte, özerk düşünce ve özgüven geliştirmesine de engel olunmaktadır. Anne-babanın aşırı koruyuculuğu çocuğun okul başarısını ve okula uyumunu da etkilemektedir. Ayrıca, bu aile ortamında büyüyen çocuklarda utangaçlık problemi de görülmektedir.

5-Mükemmeliyetçi Anne Baba Tutumu: Bu tür tutumu sergileyen ebeveynler kendi beceremediklerini, yapamadıkları ve içinde kalan ukdeleri çocuklarının gerçekleştirmesini isterler. Bu sebeple çocukların performansının üstündeki hedeflere onların ulaşmalarını katı bir tutumla isterler. Böyle bir beklentiye girerken çocuklarının aynı şeyi isteyip istemediklerini ya da potansiyellerini dikkate almazlar. Çocuktan istedikleri tek şey her şeyi mükemmel yapmasıdır. Hatalara hiçbir zaman yer yoktur. Akademik, sosyal ve sportif alanlarda kusursuz olmaları beklenir. Çok iyi resim yapmalı, müzik aleti kullanmalı, şarkı söylemeli, akıcı konuşmalı, lider olmalı, iyi yüzmeli, hızlı koşmalı, herkesin parmakla gösterdiği iyi bir çocuk olmalıdır. Bu tutumda olan anne babalar çocuklarını oldukları gibi kabul etmezler, her alanda çocuklarının kapasitelerini zorlarlar. Çocuklarının eksik olan kısımlarını özel derslerle telafi etmeye çalışırlar. Çocuğun kaldıramayacağı yükler yüklenir. Çocuk, bu baskılar içerisinde istenileni yapamadığında başarısızlık ve güvensizlik duygusu yaşar. Çocukların çok fazla söz sahibi olmadığı bu tutum, çocuklarda yetersizlik, değersizlik ve başarısızlık hissine sebep olur. Bu da uzun vadede yanlış yapmaktan korkan, kendini başkalarını memnun etmeye adamış kişiliklere sebep olur.

6-Göz Yuman veya Hoşgörülü Anne-Baba Tutumu: Bu tarz ebeveynler, sıcakkanlı ve az kontrolcü olmaya meyillidir. Göz yuman ebeveynlikte sadece sıcaklık ve sevecenlik vardır, yönlendirme yoktur. Çocuğun aşırı hareket ve davranış serbestliği vardır. Kendisine ve çevresine zarar verebilecek davranışlarda bile denetimden uzaktır, aile müdahale etmez. Aile doğruyu ve yanlışı çocuğunun yaparak yaşayarak öğrenmesini ister, çocuğa neyi yapması veya neyi yapmaması konusunda bilgi verilmez. Aile içinde çocuğun hakları sınırsızdır. Çocuğun nerede duracağı belirlenmemiştir. Çocukların ebeveynlerinin yol göstericiliğine ihtiyacı vardır. Yoksa kendilerinin hiçbir kurala ihtiyacı olmayan çok özel biri olduğuna inanmaya başlayabilirler. Ebeveynleri tarafından çok fazla ilgilenilerek mükemmel olduğuna inandırılan ve kendisi ile ilgili gerçekçi olmayacak derecede aşırı değerlendirmeleri olan çocuk, kendisini çok özel bir kişi olarak hisseder. Bunun bir sonucu olarak da “benlik yanılsamasına” uğrayarak kendine dair gerçekçi değerlendirmesini yitirir.  Çocuklar büyüdükçe daha fazla otokontrol sağlamalarını bekleriz ama göz yuman ebeveynler, çocuklar çizgiyi aştığında bile kabul ve ilgi düzeyinde artış, sevecenliği ve yönlendirici olmayan tarzlarını elden bırakmazlar. Bu da Sağlıksız Narsisizm’i besler. Bu tarz ailelerde yetişen çocuklar, stresle başa çıkma, kendini düzenleme, duygularını kontrol etme ve sorumluluk alma gibi konularda sorunlar yaşamaktadır.

7- Ret Edici Anne-Baba Tutumu: Ret etme, çocuğun bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarını aksatarak istenmediğinin hissettirilmesi ve çocuğa karşı düşmanca duygular beslenilmesidir.Ret edici ebeveyn tutumu şu nedenlerden kaynaklanabilir: Evlilik dışı ilişkiler, istenmeyen gebelikler, ailenin çocuk bakmak için maddi ve manevi şartlarının yeterli olmaması, çocuğun bedensel ya da zihinsel bir engelle doğması, anne-babanın eğitimini ya da kariyerini sekteye uğratmış olması, ihmal edildiğini düşünen anne ya da babanın çocuğa düşmanlık besleyerek çocukla rekabete girmesi, çocuğun fiziksel olarak ailedeki kimseye benzememesi, sevilmeyen birine benzemesi, yeni eş tarafından istenmemesi…

Bu ebeveynlik tutumuna sahip kişi, ret edilen çocuğa diğer çocuklardan farklı davranır. Genellikle aile içinde çocuğa soğuk, kötü, ret edici ve ezici şekilde davranır. Bütün dikkati çocuğun üzerindedir, ne yapsa beğenmez, eksik ve yanlış davranışları araştırır. Çocuğu yıldırmak, ezmek için fırsat kollar, fırsat yoksa da oluşturur. Kısacası çocuk ağzıyla kuş tutsa bile kimseye yaranamaz. Bu şekilde yetişmiş bir çocukta sağlıklı bir benlik imajı oluşması mümkün değildir. Kendini sevilmeye değer bulmaz, başkaları her zaman değerli, o ise değersizdir. Yanlış insanlara kolayca güvenir. Kendisine model olunmadığı için hayatı tek başına öğrenmek zorundadır, bu nedenle ‘doğru davranmayı’ da kolay öğrenemez. Ergenlikle beraber hırçın, uyumsuz davranışlarda bulunması, depresif ruh hâli, intihar meyli, asosyal davranışlar göstermesi, yasa dışı davranışlara yönelmesi, evden kaçması olasıdır.

8. Demokratik Anne Baba Tutumu: Bu tutum güven vericidir. Demokratik ebeveynler sıcaklığı disiplinle harmanlar. Çocuklarına nazikçe, sevgi ve şefkatle yol gösterirler, beklentilerini ve kurallarını ise çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına göre ayarlarlar. Ne zaman devreye gireceğini, ne zaman geride duracağını bilmek efektif ebeveynliğin bir parçasıdır. Çocuklarını seven ve benimseyen, ilişkileri sevgi ve saygıya dayanan, sorunları konuşup danışarak çözümleyen anne-babalardır. Bu tutuma sahip anne-babalar, çocuklarına karşı hoşgörü sahibi, çocuklarını destekleyen, bazı sınırlamalar dışında isteklerini diledikleri biçimde gerçekleştirmelerine izin verirler. Ailede gerginlik yerine, ılımlı, sıcak bir hava vardır. Çocuklara söz hakkı tanınmıştır. Ailede belli kurallar vardır. Ancak, bu kurallar dayakla, baskıyla, korkutmayla sürdürülmez; gönüllü benimsenmesi söz konusudur. Amaç çocuğu sindirmek değil, sorumluluk duygusu kazandırmaktır. Bu tarz aile ortamında güven verici, destekleyici ve normal sınırlar içinde hoşgörü vardır. Çocuğun duygu ve düşüncelerine saygı duyulur. Çocuğun da ailede söz hakkı vardır. Ailede çocuğa değer verilir. Çocuk olduğu gibi kabul edilir. Çocuk, tıpkı anne-baba gibi ailenin değerli bir üyesidir. Çocuk, yeterli sevgi ve şefkat görür, çocuğun ilgisi, ihtiyaç ve yetenekleri göz önünde tutulur. Anne-baba, çocuğun kendini gerçekleştirmesine ve bağımsızlık kazanmasına yardımcı olur. Böylece çocuk, kendi kararlarını kendisinin vermesi alışkanlığını kazanır. 

Demokratik aile ortamında yetişen çocuklar, girişim yeteneğine sahip olurlar. Kendine güvenli, kendi kendine karar verip, sorumluluk taşımasını öğrenirler. Kendini yönetebilen, iç kontrole sahip bir insan olur. Sağlıklı ve dengeli bir kişilik geliştirir. Çocuklarda, olumlu duygusal, sosyal ve zihinsel gelişmeye yol açar. Demokratik bir tutumun bulunduğu aile ortamında, çocuğa küçük yaşlardan itibaren belli sınırlar içinde özgürlük verilmesi ona kendisiyle ilgili konularda kararlar verebilme imkanının sağlanması, çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesine; olumlu benlik ve öteki imajı geliştiren, özsaygısı yüksek, başkalarına saygılı davranan, kişiler arası etkili ilişkiler kurabilen, dışa-dönük, aktif, girişimci ve liderlik özelliklerine sahip, duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bir kişi olarak yetişmesini sağlamaktadır. 

Sonuç olarak anne ve babanın tutumu çocukların kişilik oluşumunda, duygusal zeka gelişimlerinde, psikolojik sağlamlık açısından büyük bir öneme sahiptir. Çocuk yetiştirirken, çocuklara rol model olurken şunu asla unutmamalısınız. Çocuk, anne babasından ne görürse onu yapacaktır. Siz demokratik, hoşgörülü, insan sevgisi ile dolu, anlayışlı olur ve öyle davranırsanız, çocuğunuz da aynen size benzeyecek ve sizin gibi davranacaktır. Thomas Scott’un dediği gibi “Hiçbir insan, iyi eğitilmiş bir aile kadar önemli bir miras bırakamaz…”

Editör: TE Bilisim