Eğitim Sen, okulların yüz yüze eğitime başlaması ile birlikte, eğitimdeki sorunları ortaya koymak, sağlıklı ve güvenli bir ortamda tam zamanlı, kesintisiz, yüz yüze eğitim için alınması gereken önlemlerle ilgili raporunu kamuoyu ile paylaştı.

Eğitim Sen Genel Merkezinde MYK üyelerinin katılımıyla düzenlenen basın toplantısında Genel Başkan Nejla Kurul’un yaptığı açıklama şöyle:

“Yeni eğitim öğretim yılı, salgınla ilgili kaygılar, aşı ve test tartışmaları, LGS sonrası istediği okul türüne yerleşemeyenler, kalabalık sınıflar, öğretmen açıkları, özel-devlet arasındaki uygulama farkları vb. bir dolu sorunun gölgesinde başlıyor.

Eğitim öğretim yılı Kovid-19 salgının gölgesinde açılırken, okulların salgın koşullarına karşı tedbirlerde hazır olduğunu söylemek mümkün değildir. Kovid-19’un pandemi olarak ilan edildiği Mart 2020’den bugüne dünyanın pek çok ülkesinde sağlık ile birlikte eğitim sorunları öncelikli olarak ele alınırken öğrencilerin salgın sürecinden en az etkilenmesi için tedbirler alınmış, çok sayıda ülke okulları açık tutabilmek için büyük çaba sarf etmiştir.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO verilerine göre 28 Haziran 2021 itibarıyla 210 ülkenin 119’unda okullar tamamen açık, 56’sında kısmen açık, 16’sında ara tatil, 19’unda ise kapalıdır. Başka bir ifade ile 210 ülkenin %57’sinde okullar tamamen açık, %26’sında kısmen açık, %8’inde ara tatil, %9’unda ise kapalıdır. Türkiye ise iş günü itibariyle bakıldığında salgın süresince okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasında yer almıştır.

Kovid-19 salgını süresince artan vaka ve ölüm sayılarına bağlı olarak okullar kapatılmış, pek çok ülkede öğrenmenin sürdürülmesi için tedbirler alınmıştır. Okulların kapalı kalma süresi uzadıkça öğrencilerin öğrenme kaybının arttığı bilinmektedir. Öğrenme kaybının miktarı ve uzaktan öğrenme olanaklarındaki eşitsizlikler okulların açılmasının öğrenme açısından ne kadar önemli ve acil bir konu olduğunu göstermektedir. Okulların kapalı kalmasının öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimi üzerindeki olumsuz etkileri artmaktadır.

Türkiye’de uygulanan uzaktan öğretme/öğrenme uygulamaları süresince ekonomik sorunlar ve teknik olanakların yokluğu nedeniyle yaklaşık 6 milyon öğrencinin bu sürece tam olarak katılamadığı bilinmektedir. Alınan tedbirlere rağmen öğrenme kaybının çeşitli açılardan dezavantajlı olan öğrencilerin okulların kapanmasının olumsuz sonuçlarından daha çok etkilendiği, okul terki oranının ciddi anlamda yükseldiği görülmüştür. Ayrıca, okulların uzun süreli kapatılmasının aşılama, beslenme, zihinsel sağlık ve sosyal destek gibi okul temelli hizmetlerin aksamasına, yüz yüze iletişimin olmaması nedeniyle öğrencilerde stres ve kaygının artmasına neden olmuştur.

2021/’22 eğitim öğretim yılı öncesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) okulları tam zamanlı yüz yüze açma kararı alması, okulların çocuk ve gençlerimiz açısından olmazsa olmaz örgün eğitim ve yaşam alanları olduğu gerçeğinin geç de olsa anlaşılmış olduğunu göstermektedir. Bu kararın alınmasında başta Türk Tabipleri Birliği (TTB) olmak üzere, sendikamızın, eğitim ve bilim emekçilerinin, velilerin, veli derneklerinin ve elbette milyonlarca öğrencilerimizin beklentilerinin ve çağrılarının etkisi olduğu açıktır.

Kovid-19 salgını etkisini sürdürürken okulların açılması, belirsizlikleri de beraberinde getirirken, kuşkusuz faydaları kadar riskleri de olan bir karardır. Bu kararın öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin sağlık ve güvenliğini riske atmadan uygulanabilmesi için ciddi ve kapsayıcı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Okulların açılması öncelikle sağlıkla ilgili değerlendirmelere, sonrasında okulların güvenli bir şekilde açılabilmesi için gerekli koşulların sağlanabilmesine bağlıdır.

MEB’in almış olduğu yüz yüze eğitim kararı doğru olmakla birlikte, okulların açılması sürecinde gerekli hazırlıkların yapıldığını söylemek mümkün değildir. Okuldan okula değişen hijyen ve sosyal mesafe koşullarının sağlanması gerekmektedir. Her bir okulun ortak kullanım alanlarının, özellikle sınıfların ve tuvaletlerin temizlik ve hijyen koşulları, okul ve şube bazında öğrenci sayısı, öğrenciler arasındaki fiziksel mesafeyi korumak için yeterli alan olup olmadığı, okul servislerinin durumu, öğretmenlerin aşı durumu vb gibi gelişmeler, eğitim-öğretimin sağlıklı koşullarda gerçekleştirilebilmesi açısından son derece önemlidir. En az bunun kadar önemli olan bir diğer nokta ise okulların açılmasıyla öğrencileri, öğretmenleri, eğitim personellerini, velileri ve toplumu hangi şartlarda bir eğitim öğretim sürecinin beklediğidir. Okulların bütçesi ve fiziki altyapısı, yüz yüze eğitimin sağlıklı yapılabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Okulların öğrenci sayısı, sınıf mevcutları, yerleşim yerinin nüfus yoğunluğu, fiziki altyapının yeterliliği gibi pek çok faktör okulların açılması sonrasındaki sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından önemlidir.

Sınıfların geniş olduğu ve sıralar arası mesafelerin ayarlanabildiği okullar ile kalabalık sınıf mevcudu olan ve ödenek (bütçe) sorunu yaşayan okulları aynı değerlendirmek mümkün değildir. Okulların açılması kararının Kovid-19 ile mücadele için alınan sağlık tedbirleri ile uyumlu olması ve öğrencilerin, eğitim emekçilerinin ve ailelerin sağlığını korumak için tüm tedbirlerin alınabilme ve uygulanabilmesi için gerekli hazırlıkları yapılması önceliklidir.”

2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu raporunu görmek için tıklayınız.

Editör: TE Bilisim