Emekçinin Meşgalesi…
‘Yüksek minarede kandiller yanar aman amman
Kandilin şavkına canım
He canım he malım bülbüller konar
Herkes sevdiğine böyle mi yanar aman amman
Ellerin benimle canım he canım he malım ne davası var
Bülbülün gül ile canım kan davası var. '

Elazığ'da maden ocağında çalışırken hayatını kaybeden iki işçinin görüntüsünü izlemiştim. Susmadan önce yüksek sesle ' Yüksek Minarede Kandiller Yanar ' türküsünü söylüyorlardı, zifiriyi aydınlatan bir ışık gibiydi emek. Emekçinin soluğu aynı işte, bir yudum türkü.

Ulucanlar Cezaevinde utanç̧ tarihinin müzesi vardır. Fikrini sonuna kadar savunan insanlara nasip olmuş̧ bir mahpusluk. Elinde valiziyle uzun yola çıkmaya hüküm giymişler için. Kimi Erdal Eren gibiler için boyundan yaşından büyük valizler, kimi de bir Nazım, bir Necip Fazıl, bir Cevat Şakir, Necdet Adalı, Behice Boran'ın ayaküstü̈ hazırlanmış̧ valizleri.

Yeri geliyor bir irkiliyor, sesleri duymak, Hüseyin'in yırtık tişörtünü görmek istemiyor insan. Akla cezaevinde mahpus yatanlardan çok, aklı yarım kalbi mahpus analar, yarlar geldi. Nice mektuplar döşenmiş̧.

Düşünürken sevdiklerini her biri bir meşgale bulmuş̧ kendine. Asıl söylemek istediğim mesele. İki delik açmışlar pencerelerine iki soluk için ama duvarlarından posterleri eksik etmemişler. Belli ki futbol konuşmuş̧ unutmuşlar dünyayı, “belli ki cezaevinde çok beste yapacağım” diyenlere sazın sesi başka gelmiş̧, Nazım dikiş̧ kutuları yaparmış̧, Deniz radyo dinler, Fakir kitap okurmuş̧, Yılmazın filmlerini izlerken, bi çöp içerlermiş. Ya tesbih… Dost olmuş̧ belli ki..

Meşgale… Zaman nasıl akar ki Adana'nın sarı sıcağında tarlada türküsüz çalışırken. Tepesinde taşıdığı koca simit tepsisine bin meşakkatle dizilmiş bir gece öncesinin el emeği simitlerini ıslıksız taşımak ne mümkün. Gençliğin en cesaretli şarkılarının sahibi Zülfü Livaneli kolay getirmemiş şimdiye emeğini. Bir lostra emekçisi, ayakkabıları çantaları hayata döndüren insanlar, emeği tamamlanana kadar radyonun sesine dikkat kesilmiş sadece. Bir kitap emekçisi demli bir çayda atmış yorgunluğunu.

Zor zamanlardan geçiyoruz. Hangi şartlarda olursa olsun, yalnız da olsan, hasta da, ölümü yakından hissetmiş de olsan yaşamın anlamının bir ucundan tutmaya çalışmak güzel. İster tesbih olsun dostun, ister demli çay, ağızda türkü, bir avuç sarı leblebi cebinden çıkaracağın… Umut olsun adı…

Editör: TE Bilisim