İstanbul’da Bakırköy’de bulunan Ermeni Kilisesi M.K adlı bir kişi tarafından dış giriş k...

 İstanbul’da Bakırköy’de bulunan Ermeni Kilisesi M.K adlı bir kişi tarafından dış giriş kapısı yakılmak istendi.
Olayın ardından İstanbul Valiliği, Bakırköy'deki Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi'nin dış giriş kapısını yakan şüphelinin yakalandığını duyurdu.
 
 
İstanbul Valiliğinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bugün sabah saatlerinde Bakırköy ilçemiz Cevizlik Mahallesi'ndeki Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi dış giriş kapısının yakılmasına yönelik eylemin failinin yakalanması amacıyla, İl Emniyet Müdürlüğümüzce başlatılan çalışmalarda, olayın şüphelisi M.K. adlı şahıs yakalanmıştır. Konuyla ilgili tahkikat sürdürülmektedir."
Bu toprakların kardeşliği defalarca kirletildi şimdi yeniden onu nefret ile beslemek kimin işine yarar? 
 
Kiliseler yakılarak, Cemevlerinin kapıları kırılarak, Sinagoglar veya Camiler bombalanarak bu sorun çözebilir mi? Tabi Ki hayır.
 
Bu sorunla ilgili 30 Temmuz 2010 tarihinde AGOS gazetesinde yayınlanan makaleden alıntı yaparak konuyu şimdilik bitirmek istiyorum; “ Hepimiz için felaketin doğuş sebepleri bir! ... Vatanından ayrılarak yollarda ölen veya öldürülen Ermenilerle, Cezire ve Suriye çöllerinde, Erzurum dağlarında açlıktan, hastalıktan, sıcaktan telef olan veya telef edilen Türkler ve Suriye'de açlıktan sokaklarda inleye inleye ölen Arapların ve Cemal Paşa'nın kanunuyla ipe çekilen ve sürgün yerlerinde sefalet içinde kalan uğursuz kuvvet aynı kuvvettir. Binaenaleyh, Türkler de, Araplar da, Ermeniler gibi davacıyız. Biz de adalet istiyoruz! Birbirimizi suçlamaktansa, el ele verip medeni dünyadan adalet dilemek ve asırlardan beri kardeşçe yaşamış olan Arapları, Türkleri ve Ermenileri bu hale getirenlerin cezasını istemek ve henüz vakit geçmemiş ise, bundan böyle yine kardeşçe yaşamaya çalışmak pek uygun olur.” 
 
Bir Cenaze Neden Yakılmak İstenir?
 
Farklılık zenginliktir, farklılık tek tip bir insan portresinin olamayacağı bu dünyada isteseniz de istenmeseniz de kabul edilmesi gereken bir gerçekliktir. 
Kendisi gibi olmayan bir inanca, bir etnik kimliğe, bir siyasal düşünceye tahammül edemeyen anlayışlarla karşılaşmak ürkütücü olsa da değiştirilmesi zorunlu bir yönelim olarak karşımızda durduğu bir gerçek.
İbrahim Gökçek veya Grup Yorum Üyeleri Ne Talep Etmişti?
 
1- Konser yasakları kaldırılsın
2- İdil Kültür Merkezi’ne düzenlenen baskınlara son verilsin
3- Grup Yorum üyeleri hakkında açılan davalar düşürülsün
4- Grup Yorum üyeleri “arananlar” listelerinden çıkarılsın
5- Tutuklu müzisyenler serbest bırakılsın.
 
 
Bu talepler için uzun bir süredir yapılan açlık grevleri ölüm oruçlarına dönüştürüldü ve İbrahim Gökçek, Mustafa Koçak, Helin Bölek yaşamalarını yitirdi.
İbrahim Gökçek yaşamını en son yitirenlerden birisi idi. Ölümünden, Kayseri’de ki cenaze törenine kadar şiddet ve nefret sarmalı altında türkülerle uğurlandı.
Fakat üzücü olan Gazi Cemevine yapılan saldırı, gözaltılar. Ardından Cenazenin kaçırılması, Kayseri girişinde ırkçı grupların saldırısı. Mezarlıkta yapılan konuşmalara müdahale öfkenin ve nefretin geldiği boyutu gösteriyor.
 
Kayseri’de Yaşananlar Bu Ülkenin Tarihine Kirli Bir Leke Olarak İşlendi.
 
Neler yaşandı Kayseri’de?
 
‘GÖMSELER BİLE ÇIKARIR, YAKARIZ’
 
Cenazenin Kayseri’ye defnedilmesini engellemek için sokağa çıkan ırkçı grupların cenaze aracının önünü kesmesi ve cenazeye saldırı tehditleri savurması ve içlerinden bazılarının açık açık basına yansıttığı “Gömseler bile çıkarır, yakarız” konuşmaları. Bu ülkenin gelmemesi gereken noktayı işaret ediyor.
Yine cenazenin Kayseri’ye getirilmesi öncesi Ülkü Ocakları Başkanı Serdar Turan’ın saldırı tehdidi içeren mesajında “Eğer böyle bir eyleme teşebbüs ederlerse bundan sonra başları da vücutlarında olmayacaktır” tehdidinde bulunmuş ve devamında Turan, “Türk’ün yumruğu balyoz gibi tepelerine inecektir” ifadelerini kullanmıştı.
 
Ya Yazar Olan Sevda Noyan’ın Nefreti Nasıl Son Bulacak?
 
Yazar Sevda Noyan, katıldığı bir televizyon programında "15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Boş bulunduk. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede hâlâ 3-5 var, benim listem hazır" demesi tüm sosyal paylaşım sitelerini salladı. 
 
 
Haber 7 yazarı Esra Elönü'nün ÜlkeTV'de sunduğu Arafta Sorular programına konuk olan yazar Sevda Noyan, son dönemde gündeme gelen darbe tartışmalarının ardından 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin; "15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Boş bulunduk... Yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın; bizim aile 50 kişiyi götürür. Bu konuda çok donanımlıyız maddi ve manevi olarak. Liderimizin yanındayız ve asla yedirmeyiz bu ülkede, onu söyleyeyim. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede hâlâ 3-5 var, benim listem hazır." Yaklaşımı nefretin bir yazar cephesinde de hangi boyutta olduğunu bizlere göstermektedir.
 
Yine programın sunucusu Esra Elönü ise, Noyan'ın sözleri üzerine; "'Ayak' az kalır bence, 4 ayaklarını denk alsınlar" diyerek yanıt vermesi ayrı bir trajedi. 
 
Son söz;
Ya değişeceğiz, ya değişeceğiz.
 
Nefretin egemen olmadığı bir dünya yı yaratmak zor olsa da kardeşçe yaşamanın tohumlarını atmaya devam edeceğiz.
Ne etnik kimliğimizden dolayı, ne mezhebimizden, ne dinimizden veya dinsizliğimizden dolayı, ne cinsel yönelimimiz nedeniyle, ne de siyasal farklılıklarımız nedeniyle öteki olmak istemiyoruz.
Ateşin ve nefretin yoğurduğu insanları azaltmanın tek yolu sevgiyi egemen kılmaktır.
 
Sevgi ve saygılarımla