Sadece pandemi verileri ile ilgili değil bizde devlet refleksi genellikle reddedici  bir tutum sergiler. İktidarların  kendi doğruları vardır. Ne olursa olsun kendi iktidarları için bunlardan vazgeçmezler ve bunları devletin bekası   için yaptıklarını ileri sürerler.

Covid-19 pandemi sürecinin başından itibaren devlet veya iktidar refleksi değişmedi. Var olan vaka, hastalık, yoğun bakım, ağır hasta, vefat, vs. vs. verileri  gerçeği gizler bir tarzda, şeffaflıktan tamamen uzak bir yöntem izlenerek adına da turkuaz tablo denilerek her gün topluma sunuldu. İlk başlarda ki uygulamalar ile veriler özellikle Avrupa, Asya ve Amerika verileri ile karşılaştırıldığında oldukça başarılı bir pandemi süreci yöntemi izleniyor algısı yaratılarak iktidar ve Sağlık Bakanlığına toplumun güveninin artması sağlandı. Oysaki tabip odalarından gelen veriler TTB tarafından açıklandığında tablonun bu kadar iyimser olmadığı, gerçekleri yansıtmadığı, toplumda pandeminin yaygın tablosunu olduğu gibi açıklıyordu.

Devlet refleksi klasik yolu seçti. Verilerin inkârına, TTB ve tabip odalarını sayıları abartarak  halkı gereksiz panik havasına sokmaya çalıştıklarını belirterek sonucu vatan hainliği ve teröristliğe varan haksız suçlamalar veya bazı yerlerde soruşturma açtırarak kendi klasik refleksini gösterdi.

Henry Huxley,  “Siz görmezden gelseniz de gerçekler var olmayı sürdürürler.” der. Geldiğimiz noktada da gerçekler var olmayı sürdürmüş ve sonuçta ortaya çıkmıştır.  Pandemide gerçek veriler turkuaz tabloya sığmamış bir süre sonra turkuaz tablo kara tabloya dönüşmüştür.  Gerçek verilerin saklanması enfeksiyonun artmasına daha fazla kişiye yayılmasına, hasta olmasına ve ölmesine neden olmuştur.  Bu durum ilk başta yazdığımız devlet refleksi ile ters bir durum oysa ki. Devlet vatandaş için vardır ve onun sosyal, eğitim, güvenlik, ekonomik refahını iyileştirmekle sorumludur. Burada ise tersi olmuştur. Veriler saklanarak veya gerçek sonuçlar verilmeyerek devlet veya iktidar vatandaşının daha fazla hasta olmasına ve vefat etmesine neden olmuştur diyebiliriz.

Gerçekler üzerine kurulmayan her şey yıkılmaya mahkûmdur. İktidar tarafından pandemi süresince kurulmaya  çalışılan her şey iyi algısı da artık yıkılmıştır. Her iyi gidişatı sahiplenen bir çok kişi veya  kurum olur. Bunun karşıtı olan kötü gidişatın da sorumluları da olması gerekir.  Ancak bu bizim gibi ülkelerde bu pek olmaz. 

Gerçeklerin bu kadar açığa çıktığı ortamda işin bu kısmına ne kadar değinirsek veya ne dersek sonuç değişmeyecek. Ama TTB, bu süreçte toplumun vicdanı olmuş, gerçekleri bilimsel verilerle birleştirerek mesleki örgüt sorumluluğu içinde hiçbir baskı ve tehdide boyun eğmeden vermiş ve vermeye devam edecektir.  Ancak  gerçekleri açıkladı diye vatan hainliği, teröristlikle suçlanan ve kapatılması istenen ancak zamanın kendisini haklı çıkaran TTB’ne iktidar ve ortakları tarafından bir özür dilemesini beklemek ise hakkımızdır. 

Çok şey beklediğimizin farkındayım. Bilim, zaman ve gerçekler  yine bizi her zamankinden fazla haklı çıkaracaktır.

Editör: TE Bilisim