GOLCÜ RAŞİT-ORHAN KEMAL SADECE EDEBİYATÇI DEĞİLDİ

“Avare Yıllar”, “Bereketli Topraklar Üzerinde”, “Hanımın Çiftliği”, “Murtaza”, “Vukuat Var” romanlarının, “72. Koğuş”, “Ekmek Kavgası”, “Çamaşırcının Kızı” öykülerinin yazarı Orhan Kemal. Neredeyse bir ömrü edebiyatla iç içe geçmiş. Ancak ünlü yazarın esas isminin “Mehmet Raşit” olduğundan bir çok kimsenin haberi olmadığı gibi birde futbolculuk geçmişinin olduğundan bir  çok kişinin haberi yoktur. Adana’da Seyhanspor ve Torosspor’da oynamış ve iyi bir golcüymüş. Bu nedenle bir diğer ismi GOLCÜ RAŞİT olarak geçer.  Babası Abdülkadir Kemali’nin  siyasi nedenlerden dolayı Beyrut’a  gitmesine en çok sevinenlerden biride oğlu Mehmet Raşit’miş. Mehmet Raşit, o günleri anılarında şöyle anlatır; “Ben adeta evin içinde krallığımı ilan etmiştim. Yaş 15-16 idi. Müthiş bir mutluluk içindeydim. Bütün merakım futboldu. Okula falan atmıştım tekmeyi. Tam bir başıboşluk içindeydim; fakat bu saltanat uzun sürmedi. Bir süre sonra babam bizi yanına aldırdı.”

1932 Haziranı’nda Beyrut’tan tekrar tek başına Adana’ya döner. O yılları şöyle anlatır; “İşte o yıllar… Yığınla futbol hastasından biri de bendim. Ağustos güneşinin kasıp kavurduğu sıcak altında oynanan futbol… Mahalle futbol kulübümüz… Lâf aramızda, iyi penaltı atardım. İyi bir santrofordum ha… Bir, iki kol her maç sağlamdı. Sonra Giritli’nin kahvesi… Okula filan bir tekme yallah dediğimiz yıllar… Okulda roman, hikaye, umumiyetle edebiyattan nefret ederdim. Varsa futbol, yoksa futbol… Edebiyat sevgisi bende çok sonra, hayata atılıp Hanya’yı Konya’yı anladıktan sonra başladı”.

Çok değil, tam beş yıl sonra, ‘futbol hastası’ Mehmet Raşit 1937’de Bedriye ile evlenir ve ertesi yıl kızı Yıldız’ı kucağına alır; ancak mutluluğu kısa sürecektir. Sırf Nâzım Hikmet ve Maxim Gorki okuduğu gerekçesiyle tutuklanır çünkü… O günlerde bir şair de Çankırı Cezaevi’nden Bursa Cezaevi’ne gitmek üzere bavulunu hazırlamaktadır; ki o bavulu Mehmet Raşit taşıyacaktır şairin Bursa’daki hücresine… O şair, zamanla dost oldukları bu ‘futbol hastası’ delikanlının yeni yeni yazmaya başladığı şiirleri okur; ama beğenmez. Onu düzyazıya, öykü ve roman yazmaya yönlendirmiştir. Mehmet Raşit’in “Sen” adlı bu şiirinde seslendiği ‘mavi gözlü arkadaşı’, onun kitaplarını okuduğu için hapse düştüğü Nâzım Hikmet’tir!..

Orhan Kemal’in futbol sevgisi içinden hiç gitmez. Bursa cezaevinde yatarken bile top oynamaya devam eder. Orhan Kemal, bir anı kitabında şöyle yazar: “…Bursa hapishane(sinin) bahçesi (futbol için) adam akıllı müsaitti. Bizden evvel de zaten adetmiş, oynarlarmış. Lakin başgardiyan zaman zaman engel olur, futbol topunun bahçe duvarından dışarı aşıp, geri gelmesiyle “esrar kaçakçılığı” yapılmak ihtimalini –zayıf, çok zayıf bir ihtimal olmakla beraber- sebep olarak gösterir, eğlence babında belki tek vasıtamızı da elimizden almak isterdi. Başgardiyanın gönlü edilip, top oynamaya izin koparıldığı ikindi üzerleri, iki takım halinde bahçeye inerdik…(Ben) okulu futbola değişecek kadar bu işin tiryakisiydim. Uzatmayalım, günün birinde aramıza uzun boylu, sarı saçları kıvır kıvır, kırk yaşlarında, mavi gözlü bir de şair karıştı… Hem de takımın en zor yerinde oynuyordu: Orta haf!… Şiirdeki kadar usta, yahut nefesli olmadığı için, onu ve ona dayanan defansı kolaylıkla geçer, onu çıldırtırdık. Öyle sinirlenirdi ki… Kurşuni kasketinin siperini hırsla geriye çevirir, santrafora geçer, beklere (savunma oyuncularına), haflara (kanat oyuncularına) çıkışır, oyuncuların yerlerini değiştirirdi ama, oyun başladıktan az sonra her şeye rağmen… inerdik kalelerine ve… GOOOOL! İfrit olurdu… Kıpkırmızı yüzü, masmavi gözleri ve yüzünün kırmızılığında kaybolan sarı kaşları… Hele çalım yapar yutturursak öyle içerlerdi ki, sahada bir faul kralı kesilir, elle, kolla, tekmeyle girişirdi. Bir gün esaslı bir tekmesini yemiştim, hani laf aramızda, çok nefis bir tekmeydi…” (Nazım Hikmet’le 3.5 Yıl’dan – Orhan Kemal)

Parasız kaldığı yıllarda (1957-1958) İlhan Selçuk’un (ki O’da Adana’da Mensucatspor’da futbol oynamıştır) çıkardığı günlük spor gazetesi Türkiye Spor’un düzeltmelerini yapar. Futbol sevgisi yıllar sonra geçimini sağlamasına yardımcı olacaktır.

Orhan Kemal’in fotoğraf albümünden bir kare vardır ki oldukça ilginçtir. Bir futbol maçından santra öncesi bir kare; Hakem Halit Kıvanç, takım kaptanları Haldun Taner ve Orhan Kemal Orhan Kemal forvette oynuyor.  8 Haziran 1964 tarihli bu fotoğraf karesi Keşanlı Ali Destanı oyuncuları ile edebiyatçılar arasında oynanan bir maçtan... Orhan Kemal'in kadrosunda Ülkü Tamer, Şükran Kurdakul gibi edebiyatçılar var. Saha kenarındaki en büyük destekçileri ise Fazıl Hüsnü Dağlarca... Keşanlı Ali takımında kaptan Haldun Taner dışında Engin Cezzar, Erol Günaydın, Aydemir Akbaş var... Maçın başlama vuruşunu yapan da Keşanlı Ali'nin bir başka oyuncusu Gülriz Sururi. Oyuncuların hiçbirinin ayağında spor ayakkabı yok, kimi kösele ayakkabıyla kimi naylon çorapla oynuyor. Halit Kıvanç'ın hayatında yönettiği üç maçtan biri bu (diğer ikisi gazeteciler arasında oynanan Cumhuriyet-Vatan, Tercüman-Yeni Sabah maçları)... Maçı edebiyatçılar 5-3 kazanıyor. Orhan Kemal maçın son dakikasında kösele ayakkabısıyla uzaktan attığı şutla nefis bir gol atıyor ve sahayı omuzlar üzerinde terk ediyor.

O günü Halit Kıvanç anılarında şöyle anlatıyor;Tarih, 8 Haziran 1964 idi.  O günlerde sanat dünyamızda “ Keşanlı Ali Destanı” fırtınası esiyordu. Bir görenin tekrar görmek için oynadığı tiyatroya koştuğu büyük yapıt... Oyunda görev üstlenenlerin kurduğu futbol takımı, o günlerin büyüklü küçüklü edebiyatçılarıyla maça çıkıyordu şimdi... ve bu maçın hakemi de, bu satırların yazarıydı. Kimler yoktu o maçın futbolcuları arasında... Keşanlı Ali’lerin kalesini Hüseyin Kutman koruyordu. Takımın öteki aslanları arasında Engin Cezzar Çetin İpekkaya, Aydemir Akbaş, Hüseyin Salıcı, Erol Günaydın ve takım kaptanı Haldun Taner vardı. Edebiyatçılarda ise, Ülkü Tamer, Mehmet Seyda, Şükran Kurdakul, Egemen Berköz, Nurer Uğurlu ve de kaptan olarak Orhan Kemal yer alıyordu. Büyük yazar Orhan Kemal’i futbol maçında top sürerken görenler önce şaşırmıştı. Ama ustanın gençliğinde Adana Karması’nın golcüsü olduğunu öğrenince şaşkınlıkları geçecekti. Hele Orhan Kemal’in attığı çalımları seyredince... Sonrasın da edebiyatçılar gerçekten harika oynadılar, Ülkü Tamer takımını tekrar öne geçirdi. Ve maçın son dakikalarında Orhan Kemal uzaktan attığı mükemmel gol ile takımının zaferini ilan etti. Edebiyatçılar Keşanlı Ali’leri 5-3 yenmişlerdi...”

Edebiyatçılar takımında oynayan Ülkü Tamer ise o günü şöyle  anlatır; “Ben santrfor oynuyordum. Kaptanımız Orhan Kemal’di. İkinci devrenin hemen başında Keşanlıların iki golü geldi. Şanslı günümdeydim anlaşılan. Bir gol daha attım. Biraz sonra da ceza alanı içinde resmen biçildim. Halit Kıvanç penaltımızı verdi. Çok penaltı gördüm bugüne kadar. Lefter’in, Metin’in, İstanbulsporlu İbrahim’in penaltılarını nasıl unutabilirim! Ama o gün Orhan Kemal’in attığı penaltı kadar güzelini görmedim desem, kimseye haksızlık etmiş olmam! Orhan Ağabey, kaleciyi sağa yatırıp sol köşeye gönderdi topu. Şimdi kaleciler penaltı atışlarında kendilerini bir yana atıp işi biraz da şansa bırakıyor ya, öyle değil! Usta yazar, futbolculukta da ustalığını konuşturdu, kaleciyi resmen aldattı. Hepimiz topun sağ köşeye gideceğini sandık!…. Maç bitti. 5-3’lük yenginin coşkusuyla, kaptanımız omuzlarımızda, sahada bir tur attık... Sonra da soluk soluğa, yerlere yığıldık.”

Orhan Kemal, futbol sevgisini bazı romanlarında da işlemiştir. Gençlik çağının bu futbolla savruk yıllarını “Avare Yıllar” adıyla romanlaştırmıştır. “Yüz Karası” adlı romanında toplumsal gerçekçi edebiyatın belirgin çizgilerine futbolla gönderme yapmıştır. Bu romanında futbol sevgisini ön plana çıkarır. Romandaki yoksulluk ve sefalet sahneleri ne kadar tanıdık ve bildikse bu koşulları kırmanın ve onlardan kurtulmanın araçları da günümüzdeki araçlarla benzeşir. Futbolun yarattığı muazzam gücü, Orhan Kemal, adeta bugünün olaylarını daha 1950'li yıllarda görür. Romanın kısa özeti şöyledir:

“Dondurmacı Baba İlyas'ın iki kızı iki oğlu vardır. Oğlunun biri futbolcu -Memed- diğeri İstanbul'da tıp öğrencisi Ahmet’dir. Karısı ise pazarda tere, nane, maydanoz satmaktadır. İlyas oğlunun doktor olup, memleketine dönüp kendilerini sefaletten kurtaracağı günleri beklemektedir. Küçük oğlunu haylaz, tembel ve “Yüz Karası” olmakla suçlar. Onu hep, İstanbul’daki ağabeyiyle kıyaslar ve aşağılar. Küçük oğul, bu aşağılanmalardan sonunda bıkar ve o da kapağı İstanbul’a atar. Çeşitli işlerde çalışır ama hayalinde hep büyük bir kulüpte çok ünlü bir futbolcu olmak vardır. Ağabeyi Ahmet de İstanbul'da çok sefalet çekmekte ve ailesinin ona gönderdiği azıcık parayla okulunu bitirmeye çalışmaktadır. Onun da hayalinde hep çok zengin bir kızla evlenip, ünlü bir doktor olmak vardır. Kardeşini o da hiç beğenmez ve sürekli olarak aşağılar.

Ahmet'in oturduğu evin yan odasına bir gün alkolik bir babayla güzel ama mahzun kızı taşınır. Gençler birbirlerini ilk görüşte beğenip, arkadaşlıklarını ilerletirler. Günler geçtikçe küçük kardeş de ağabeyinin bekâr odasına taşınır, beraber yaşamaya başlarlar. Tıp öğrencisi Ahmet, bir gün içkili bir partide çok zengin bir kızla tanışır. Gözü paradan başka hiçbir şeyi görmeyen Ahmet, sevgilisine söz verdiği halde onu terk edip,  küçük kardeşinin bütün karşı çıkmalarına rağmen zengin kızla evlenmeye karar verir. Bunun üzerine, söz verilip, aldatılan, kandırılan kız, kendini öldürür.” Romanın sonunda kimin aslında “Yüz Karası” olduğu ortaya çıkar.

Futbol, romanın sağlam oyuncusunun gözünde, destekçisi az da olsa tıbbiyelinin Adana'nın ışıltılı Abidinpaşa Caddesi'ndeki öngörülebilir zenginliği kadar değilse de en azından bireysel kurtuluş manasında 'geleceği' olan bir alandır. Bu romandan yüz akı ile çıkan futbol tutkunu, yoksul ve adam yerine konmayan fakat karakterli, dirayetli ve en nihayetinde tıbbiyeli ağabeyinden daha kişilikli çıkan Mehmet olur. Ailesinde ve çevresinde ona olmadık umutlar bağlayan, nihayetinde zengin bir adamın kızına kaçan ağabeyinin tersine, daha sağlam ve ahlaklı bir futbolcu genç portresi çizer Orhan Kemal. Orhan Kemal’in bu romanında futbol oynadığı günlerin gençlik izlerini görürüz.

KAYNAKLAR

  • www. orhankemal.org
  • www.siirakademisi.com
  • Turgut Çeviker. Türk Edebiyatında Futbol. YKY Yayınları. İstanbul. 2002
Editör: TE Bilisim