İstanbul Sözleşmesi’nin 1 Temmuz itibariyle yürürlükten kaldırılmasına ilişkin açıklama yapan Günebakan Kadın Derneği, “Ülkemizde İstanbul sözleşmesinin gereğince ve kurumlar arasında koordineli olarak uygulanmadığını, kültürel dönüşüm için yeterli çabanın gösterilmediğini hepimiz biliyoruz” dedi.

Günebakan Kadın Derneği İstanbul Sözleşmesi’nin 1 Temmuz itibariyle yürürlükten kaldırılmasına dair Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı yaptı.

Seher Sema Yazıcı tarafından yapılan açıklamada; “İstanbul sözleşmesi Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin bir sözleşmedir. Sözleşmeye göre devletlerin; şiddeti önleme, şiddetten koruma, yargılama ve şiddetin yok olmasına yönelik etkili politikaları sürekli kılma görevi vardır ve bunlar sözleşmenin temel taşlarıdır” dedi.

İstanbul sözleşmesi esas olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik bir çağrıdır; zira kadınlara yönelik şiddetin kökleri, kadın- erkek arasındaki toplumsal eşitsizliğe dayanmakta ve bu eşitsizlik hoşgörü ve inkâr kültürü ile sürdürülmektedir. Eşitlenme politikaları uygulanmadıkça, kadınları ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktan korumanın mümkün olmayacağını, sürdürülebilir sağlıklı bir toplum olunamayacağını dünya öğrendi ve bu doğrultuda politikalar üretiyor.

Ülkemizde İstanbul sözleşmesinin gereğince ve kurumlar arasında koordineli olarak uygulanmadığını, kültürel dönüşüm için yeterli çabanın gösterilmediğini hepimiz biliyoruz. Zira tüm kadın örgütleri gibi Günebakan Kadın Derneği olarak biz de İstanbul Sözleşmesinin uygulamalarını çok yakından izlerken her vesileyle toplumla da paylaşıyorduk. Eksik uygulamalar sebebiyle istenen sonuçların alınamadığını da doğru uygulamalarda alınan iyi sonuçları da dile getirdik. Ve şimdi iktidar tüm eksikliğini görmezden gelerek İstanbul sözleşmesinden vaz geçiyorum diyor. Bu sözleşme T.B.M.M. de oylanırken cumhurbaşkanından başbakanına, bakanlarından milletvekillerine, danışmanlardan bürokratlara kadar hiçbir aklın itirazı olmadı. Mecliste oybirliği ile kabul edildi. On yıl sonra şimdi, ‘sözleşme bize uygun değilmiş’’ diyorlar.

Sözleşme aynı sözleşme, yöneten irade aynı irade ve kabul eden herkes okuduğu metni anlama kapasitesine sahipse ne değişti diye soruyoruz? ‘’ Bize uygun değilmiş ama on yıl sonra anladık’’ demeye gelen açıklamanın Türkiye’yi yöneten irade adına vahim ve endişe verici olduğuna dikkat çekmek istiyoruz. Yanı sıra sözleşmenin kabulü için T.B.M.M. onayı gerekli iken iptali için meclis iradesine başvurulmayarak milletin iradesinin yok sayılmasına da itiraz ediyoruz.

İstanbul sözleşmesinde kadınların yoğun emeği var ve kadınlara rağmen, kadınların yoğun direnişine rağmen sözleşmeden vaz geçiyoruz denmesini kabul etmiyoruz. Günebakan Kadın Derneği olarak siyaset ve politikaların yaşama, var oluşa hizmet etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu sebeple sözleşmeden vazgeçilmesini de kadınların hayatının ve var oluşlarının önemsenmediğinin ilanı olarak değerlendiriyoruz.

İstanbul sözleşmesi devletin tüm kurumlarını görevli ve sorumlu kılmaktadır. Merkezi yönetim yanı sıra yerel yönetimleri ve kurumları da görevli ve sorumlu tutmaktadır. Ne güzel ki kadınlar kadar sözleşmeden yana olan, sözleşmeye sahip çıkan başka iradeler de var. Yerel yönetimler var, demokrasi ve adaleti önemseyen sivil toplum kuruluşları var. Hepimiz biliyoruz ki yasalar ve sözleşmeler hayata geçirildiği oranda gerçeğe bürünür. Yerel yönetimlerden ve demokrasiyi önemseyen tüm kurumlardan faaliyetlerinin her aşamasında sözleşmeyi dikkate almalarını bekliyoruz. İstanbul sözleşmesine sahip çıkmak onu uygulamakla mümkün ve o zaman, her şeye rağmen eninde sonunda her yerde uygulanıyor olacağını göreceğiz.

Merkezi iradenin de bu zararlı tutumdan vaz geçerek zaman kaybettirmemesini istiyoruz zira yaşam kıymetli, her bir can çok kıymetli. Devlet vatandaşlar arasında cinsiyet temelli ayrımcı davranışlarda bulunamaz ama İstanbul sözleşmesinden vaz geçildiğinden beri kadınların eylemlerinde ve onur haftası etkinliklerinde ayrımcılık ve şiddet içeren davranışlarla fazlasıyla karşılaşır olduk. Maruz bırakıldığımız bu şiddeti yaşarken hükümetin ‘’İstanbul sözleşmesi yerine yeni politikalarım var ‘’ demesi bizim içinin inandırıcı da değil anlamlı da değil.

Biz kadınlar huzurlu ve mutlu değilsek bu ülkede huzur ve mutluluk olmaz. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadıkça hiçbir yerde eşitlik ve adalet sağlanamayacak. Herkesi bu konuyu yeniden düşünmeye davet ediyoruz. İstanbul sözleşmesinin uygulanmasının her kişinin, her kesimin kısaca yaşamın yararına olduğunu söylüyoruz, söylemeye ve anlatmaya devam edeceğiz. Başta cinsiyet olmak üzere her türlü ayrımcılığa karşı çıkmaya devam edeceğiz. Özgür bir toplum için, eşitlikçi, adaletli ve herkese güvenli yaşam alanı açan bir toplum için, hepimiz eşitleninceye kadar ayrımcılıklara karşı direnmeye devam edeceğiz.

1 Temmuz Perşembe günü tüm Türkiye’de kadınlar İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmak için sokaklar da olacaklar. Mersin Kadın Platformu da 1 Temmuz Perşembe günü saat 19.00’da Kuşimato Sokağında İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz demek için sokaklar da olacak. Tüm kadınları İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Bu ülkenin bütün bireyleri aynı yasal ve toplumsal haklara fiilen de erişebildiğinde iyi, huzurlu ve güvenli bir toplum olacağız. O zaman bu topraklarda yaşamanın adı mutluluk olacak.

O gün gelinceye kadar bu mutluluğa inananlarla birlikte yürümeye devam edeceğiz.

Editör: TE Bilisim