İnsan yaşadıklarından çokça ölüp sonra ölmekten de sıkılır mı?

Mutsuz kalktığım her gün aynı soru ile karşı karşıya kalmak mı yoruyordu
Yoksa hayatı böyle yaşamak mı?
Doğruyu ararken yanlışa teslim olmak!
Baktım ki böyle olmuyor, olabileceklerle başlamaya karar verdim.

Tek bir pazılı ele alıp, nedir diye bulmaya çalışmak sadece zaman kaybı.
Mevzu her fırsatta sözü geçen büyük resmi görebilmekte!

İşte nasıl oluyorsa o zaman nefes almaya başlıyorsun. Çünkü bilmenin rahatlatıcı bir etkisi var, bilinmeyenin ise yıpratıcı. Sen iki arada kalıp ya ölüyorsun ya da yaşıyorsun, birde direnenler var tabi.

Gülay Morgül

Yani ruhun öldü diye cenazeni yıkayanlara rağmen ciğerlerini nefesle doldurmak. İşte bu yaşamaktır her şeye inat. Kendi doğruların kendi bildiklerinden ibaretti.

Birinin baraka gibi mekruh bir yerde doğmasıyla birinin Avrupa'nın ortasında doğması aynı doğrulara inanmayacağının göstergesiydi. Zaten doğru tek değildi. Farklılıklarımızın birer sonucuydu. Düşüncelerimizin her sabah elimize doğurduğu davranışlarımızdı.

Öyleyse bir şeyler yapmalıydım.
Bir gün değil, bugün geçmişime üzülmekten vazgeçmek için kolları sıvıyorum. Yaşadıklarımız için yeterince ağlayıp yas tutmadık mı?

Sorunlar sonsuz ama hayat değil!
Sadece küçük bir cesaret. Belki de küçük bir dokunuş, hani belki birazcık tebessüm.
Ne bilim yap bir şeyler işte. Seni sana anlatamam kendini en iyi sen bilirsin.
Nereye dokunsam mutlu, nereye dokunsam canın acır hesabı değil bu.

Ne yaparsam dünden daha iyi olur hesabı.
Cüzdanında ki para kadar harcamak değil hayatı, gülmek bedava.

Gülmeyi tercih etmek şıklara dâhil değilse, cevap anahtarı yanlıştır, yırtın gitsin.
Yanlışla doğru arasında öyle bir an vardır ki sarılmak istediğin. Bazen hangi tarafı seçsen yara alacağını bilirsin ya! O yüzden o anda kalmak istersin ama öyle kısadır ki o an, sen hızlıca birine asılırsın. Asılırsın dediysem öyle ellerinle falan değil düpedüz boynuna geçer ilmik, yanlıştaysan boğulursun, doğruysan da boğulursun. Hayat o kadar net.
Konunun özeti ne yaparsan yap bir gün nefessiz kalacaksın.

Büyüdükçe açıktan koyuya dönüşüyordu kıyafetlerimiz, bu bir tesadüf değildi herhalde ya da bir tercih. Bu sadece masum ve saflıktan, büyüdükçe kirlenip karalara teslim olmamızdı. Böyle değil diyorsanız, öyle değil mi diye sorarım?
Giden gençliğimizin ardından su dökmediğimiz için geri gelmiyor değil hayat,

Hep ileriye doğru yaşandığından sürüyor bu içimizde patlayan macera.
Herkesin çözümü bir başkasının ilacı olmuyor, kendi çözümlerini kendi bulmalı insan
Toplum ne der baskısı, yüzyıllardır günümüze kara bulutlar gibi çöken bir sis perdesi,
Arala onu,
Sıyrıl artık bu sonu gelmez handikaplardan!
Kimin ne dediği önemli değil yalnız kaldığında

Çünkü hep yalnızız, çünkü hepimiz yalnızız…

Editör: TE Bilisim