11 insan hakları savunucusunun yargılandığı Hak Savunucuları Davası'nın karar duruşması 3 Temmuz’da görülecek. Yaklaşık üç yıldır asılsız suçlamalarla yargılanan hak savunucuları, suçlu bulundukları takdirde 15 yıla kadar hapis cezasına mahkum edilebilir.

Ne yapmışlardı?

Yanlış hiçbir şey yapmadılar. Türkiye’de insan hakları için mücadele ettiler.

Uluslararası Af Örgütü’nün Onursal Başkanı, eski Direktörü ve üyeleri ile kadın hakları savunucularının da aralarında bulunduğu 11 kişi, akla mantığa sığmayan ‘terör’ suçlamalarıyla karşı karşıya. Üstelik, bugüne kadar görülen 11 duruşma boyunca, hak savunucularına isnat edilen suçlara ilişkin güvenilir hiçbir kanıt sunulmadı.

Ne zaman gözaltına alındılar, suçlamalar neler?

Uluslararası Af Örgütü’nün o dönemdeki Yönetim Kurulu Başkanı olan Taner Kılıç, 6 Haziran 2017’de sabaha karşı İzmir’deki evinden gözaltına alındı. Üç gün sonra, hükümetin 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sorumlu tuttuğu “Fethullahçı Terör Örgütü”ne üye olmakla suçlandı ve tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi. Yetkililer, hiçbir kanıt olmadığı halde, Taner’in, Gülen hareketine mensup kişilerin kullandığını söyledikleri ByLock isimli güvenli mesajlaşma uygulamasını indirdiğini iddia etti.

Yaklaşık bir ay sonra, 5 Temmuz 2017’de, Büyükada’da esenlik ve dijital güvenlik konulu bir çalıştaya katılan 10 insan hakları savunucusu, kaldıkları otelden gözaltına alındı. 18 Temmuz’da, neredeyse iki hafta gözaltında tutulduktan sonra “gizli bir toplantıya katılmakla” suçlanan 10 hak savunucusundan sekizi, tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi.

İdil Eser, Günal Kurşun, Özlem Dalkıran, Veli Acu, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Nalan Erkem ve İlknur Üstün 99 gün cezaevinde tutulduktan sonra, 25 Ekim 2017’de, İstanbul’da görülen ilk duruşmada adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

İlerleyen süreçte mahkeme, o dönemde cezaevinde olmasına rağmen Taner’in “Büyükada’daki gizli toplantıyı” yönettiğini iddia etti ve bu nedenle, dosyasının İstanbul’a gönderilmesini ve İstanbul’da yargılanan diğer 10 insan hakları savunucusunun davası ile birleştirilmesi istedi. Ertesi gün, 26 Ekim’de İzmir’de görülen duruşmada mahkeme, İstanbul’daki mahkemenin talebini kabul etti ve iki ayrı davanın İstanbul’da görülmek üzere tek davada birleştirilmesine karar verdi. Mahkeme, Taner’in tutukluluk halinin de devamını istedi. Dava o tarihten beri kamuoyunda “Büyükada Davası” olarak biliniyor.

Savcı, dava dosyasına, 10 insan hakları savunucusunun polisin el koyduğu bilgisayarlarında bulunan bilgi ve belgeleri ekledi. Hak savunucularının meşru insan hakları faaliyetlerini gösteren belgeler arasında; Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye’ye biber gazı satışının durdurulması için yaptığı kampanyaya ait belgelerin yanı sıra Uluslararası Af Örgütü’ne ait diğer belgeler, bir insan hakları projesi için fon başvurusu yapıldığını gösteren dokümanlar ve açlık grevindeki öğretmenlerin serbest bırakılması için yapılan kampanyaya ait belgeler var.

Uluslararası Af Örgütü, iddianameye ilişkin ayrıntılı incelemesinde, 11 hak savunucusuna yönelik iddiaların her birine yanıt vermişti.

Son duruşma

Savcı Kasım 2019’daki duruşmada açıkladığı mütalaasında, Taner Kılıç’ın “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan; İdil Eser, Özlem Dalkıran, Günal Kurşun, Veli Acu ve Nejat Taştan’ın ise “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçundan mahkum edilmesini istedi. Nalan Erkem, İlknur Üstün, Şeyhmus Özbekli, Ali Gharavi ve Peter Steudtner’ın ise beraatini talep etti.

Şubat 2020'de yapılan son duruşmada yargılanan insan hakları savunucularından bir kısmı savcının mütalaasına karşı beyanda bulundular. Savunmalarını tamamlayamayan hak savunucuları bu duruşmada savunmalarını tamamlayacaklar.

Mütalaa, iddianamede yer alan ve duruşmalar boyunca asılsızlığı kanıtlanan iddiaları, sanki tüm bir dava süreci hiç yaşanmamış gibi tekrar ediyor.

Hak Savunucuları davası, karar duruşması 3 Temmuz Cuma günü saat 10.00’da Çağlayan Adliyesi’ndeki İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Editör: TE Bilisim