Sevmek insanlığa dair en afili eylem. Bu kadar basitti belki de hayat. Sevince her şey un ufak oluyordu, tüm sorunlar bir kum tanesi gibi uçuşup kayıyordu ellerinin arasından. Ama sevmedikçe, anlayış göstermedikçe büyüyüp dağ duvar oluyordu. Kocaman çaresizlikler içinde ilerleyemiyordun, bir adım bile. Unuttuğumuz bir şey vardı oysa. Çok kısaydı hayat! Yapamadıklarımızla, pişmanlıklarımızla dolu kısacık bir hayat! Yıllar sonra fark ediyor insan bir tabakla karnını doyurabildiğini, on tane evin olsa sadece bir evin odasında oturabildiğini, sıradan bir arabanın da seni istediğin yere götürebildiğini. Daha önemli şeylere takılmak lazımdı oysa. Nefes almak mesela, yaptırdığın tahlilin temiz çıkması gibi, uyuduğun bir sabaha uyanabilmek ve hala sevdiklerini yanında bulabilmek gibi şeyler mesela.

Hayatla kavgan işte bu kadar küçük bir mesele, sen çok fazla büyütmezsen tabi!

Hayatta başka şeylerin varlığını hissettirecek birkaç dost yeter aslında, gerisi sadece akıp giden zaman. Çevrenizde boşuna kalabalık yapan kişiler değil, yalnızlığınızı kalabalıklaştıran gerçek birkaç kişi lazım sadece. Daha fazlası yok, çok kalabalıklar sahnede alkış için gerekir, hayatınız için birkaç sarılma daha büyük bir huzur verir. Kitlelere sarılamazsın, kitlelere ağlayamazsın, hastalandığında çorbanı ya ailen ya da sarılabildiğin bir arkadaşın yapar, ya da sevmeyi becerebildiğin bir sevgili. O yüzden nereye yatırım yapması gerektiğini iyi bilmeli insan. Hayat her şeye rağmen güzel değil, hayat her şeye rağmen mücadele etmenle alakalı. Kötü insan çok ama iyileri bulup sevmenle alakalı, aç insana üzülmek yerine yemeğini onunla paylaşmakla alakalı, yardıma muhtaç olana dua etmekle değil ona fayda sağlayabilmenle alakalı. Eğer hala nefes alabiliyorsan, geç kalmış sayılmamanla alakalı. Yani bu kadar basitti hayat. Çözümsüz bir denklem değildi dünya, en azından farkındalık sahibi insanlar için. Yani hiçbir şey bilmiyorsan, hiçbir şey anlamıyorsan kimsenim hayatında ah olma yeter.    

Bir yerlerde çaresiz kaldığında, nefes alıp vermek ciğerlerine battığında, taşlı yollarda yürümek artık sana zor geldiğinde bilmelisin ki yol ayrımındasın. İyi düşün. Çünkü her zaman ikinci bir seçenek vardır hayatta. Azrail’le tanışmadan önce doyasıya yaşayabilmelisin hayatı.

Yoksa kalp krizi dediğin nedir ki topu topu birkaç saniye!

Editör: TE Bilisim