HDP Adana Kadın Meclisi ve TJA olarak, "Jin Jiyan Azadi - Şiddete savaşa yoksulluğa karşı isyandayız!" şiarıyla HDP Adana İl Binasında basın açıklaması gerçekleştirildi.

HDP Adana Milletvekili Tülay Hamitoğulları’nın da katıldığı basın açıklamasını Seyhan İlçe Eşbaşkanı Şükran Efetürk yaptı.

Basın açıklamasının ardından Tülay Hatimoğulları başta Taksim’de gerçekleştirilen bombalı saldırıyı kınamak olmak üzere 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne dönük bir konuşma gerçekleştirdi.

WhatsApp Image 2022-11-14 at 14.11.15

HDP Seyhan İlçe Eşbaşkanı Efetürk; “Erkek egemen iktidarlara karşı dünyanın dört bir tarafından yükselen “Jin Jiyan Azadî” sloganımızla, kadın özgürlük mücadelesine olan inancımız ve kararlığımızla bir 25 Kasım’ı daha karşılıyoruz. Bizler açısından her anı mücadele ve direnişle geçen bir dönemin içerisindeyiz” dedi. 

Efetürk sözlerine şu şekilde devam etti;

Kapitalist erkek egemen iktidarların yaşadığı çok boyutlu krizden savaş ve şiddet politikaları ile çıkma amacı, bugün hem dünyada hem de yaşadığımız coğrafyada yoksulluk, kriz ve kaosu derinleştirmiştir.  Bu kriz ve kaostan da elbette ki en fazla etkilenen kesimlerin başında biz kadınlar geliyoruz. Tüm dünyada yükselen kadın isyanı ve mücadelesi de bunun en açık göstergesidir.

Şili’den, Arjantin’e, Brezilya’dan, Rojava’ya, İran’a kadınlar alanlarda, sokaklarda erkek devlet şiddetine karşı haklarını ve hayatlarını savunmak için direnişte. Rojava’da kadınlar öncülüğünde gerçekleşen devrim, İran’dan yükselen ve tüm dünya kadınlarının isyanını birleştiren Jina Amînî eylemleri kadın özgürlük mücadelemizin enternasyonal bir mücadele ağına dönüştüğü gerçekliğini açığa çıkarmıştır. Küresel ve emperyalist erkek egemen iktidarların güç ve iktidar savaşlarına en büyük cevabı bu ağı güçlendirerek, mücadelemizin önündeki sınırları kaldırarak ve tüm dünya kadınları ile seslerimizi birleştirerek vereceğimizden şüphemiz yoktur.

WhatsApp Image 2022-11-14 at 14.11.15 (1)

AKP-MHP erkek egemen ittifakının Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürüttüğü kirli savaş politikaları her yönüyle derinleşiyor. Kadın kazanımlarına saldırarak, İstanbul Sözleşmesinden geri çekilerek, eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet ilkemizi suç göstererek kadın mücadelemizi sindirmeye; kadınları “makul ve makbul kadın” rolüne büründürerek evlere kapatmayı hedeflemiştir. Kadına yönelik şiddet ve katliamları önlemeye dönük politikalar üretmek yerine kadını eve, aile içerisine ve erkeğe bağımlı hale getirmeye dönük yasal düzenlemeler sunması kadın düşmanlığının geldiği aşamadır aynı zamanda.  Kadın katilleri, kadına yönelik suç işleyenler caydırıcı yasaların olmamasından, cezai yaptırımların yetersiz olmasından dolayı elini kolunu sallayarak toplumun içerisinde suç işlemeye devam ediyor. Karakollar, adliyeler kadınlar için artık bir adalet arama yeri değil; erkek şiddetini adeta teşvik etmenin, kadınları şiddetin her türlüsüne sessiz kalmaya zorlamanın yeri olmuştur.

AKP-MHP erkek ittifakı bugün tüm toplumu, özellikle de kadınları derin bir yoksulluğa sürüklemiştir.

Kadın yoksulluğu ve kadına yönelik ekonomik şiddet derinleşerek artmıştır. Kadınlar bugün birincil ihtiyaçlarını dahi karşılamayacak bir durumdayken kamusal alanın dışına itilmekten tutalım, işten çıkarmalara kadar her türlü emek sömürüsüne maruz kalanlar olmuştur.

Bugün yaşanan ekonomik krizin kirli savaş politikalarının bir sonucu olduğunu biliyoruz. Özellikle Kürt kadınlara, siyasetçilere, aktivistlere, gazetecilere yönelik gerçekleştirilen saldırılar da bu politikalardan bağımsız değildir. Gazeteci Nagihan Akarsel Süleymaniye’de tetikçiler eliyle katledilmiştir. Nagihan Akarsel ’in Kürt kimliği, kadın kimliği, gazeteci ve yazar kimliği hedef alınmıştır.

Baskı, gözaltı ve tutuklamalarla kadın mücadelemizi sindirmeyi hedefleyen AKP-MHP erkek ittifakı kadın gazetecileri, akademisyenleri işlenen insanlık suçuna karşı çıktıkları için hedef almıştır. Bu saldırıların temelinde Kürt düşmanlığı vardır, kadın düşmanlığı vardır. Bir kadın partisi olan partimize açılan kapatma davası da Kobanî kumpas davası da bu anlamda kadın mücadelemize açılan bir davadır.

Kazanımlarımıza dönük tüm bu saldırılara karşı en büyük cevabımız direnişimizi ve mücadelemizi büyüterek yeni yaşamı inşa etmek olacaktır. Bu kapsamda 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma haftasında alanlarda, sokaklarda, mahallelerde, bulunduğumuz her yerden sesimizi isyanımızı yükselteceğiz. Eylem ve etkinliklerimizi en güçlü şekilde örgütleyeceğiz. Kapalı salonlara değil, mücadelemizin filizlendiği sokaklara taşacağız.

Girmedik ev, çalmadık kapı bırakmayacağız. 

Erkek devlet şiddetine büyük emek ve bedellerle elde ettiğimiz haklarımızı ve kazanımlarımızı savunmaya devam edeceğiz.

En büyük yaşam güvencelerimizden biri olan İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz.

İşten çıkarmalara, hak gasplarına karşı başlatılan kadın işçi direnişleriyle dayanışmayı daha fazla büyüteceğiz.

Mevsimlik tarım işçisi kadınlarla emek sömürüsüne karşı mücadeleyi büyüteceğiz.

Göçmen ve mülteci kadınların yaşadığı sömürüye karşı sesimizi birleştireceğiz.

Erkek ittifakın değil, kadın özgürlük mücadelemizin kazanacağına olan inancımızla dünya kadın hareketinden devraldığımız mirasa sahip çıkıyoruz. Bu vesile ile Dominik Cumhuriyeti’nin kanlı diktatörüne karşı mücadele ederken katledilen Mirabel Kardeşleri ölümlerinin 62’inci yılında saygıyla anıyoruz. HDP Kadın Meclisi olarak bu 25 Kasım’ı Erkek devlet şiddeti sonucu katledilen Jina Âmini ve Nagihan Akarsel şahsında kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren tüm yoldaşlarımıza atfediyoruz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında, HDP Adana Kadın Meclisi ve TJA olarak “Jin, Jiyan Azadî! Şiddete, Savaşa, Yoksulluğa Karşı İsyandayız” şiarı ile tüm gücümüzle alanlarda, meydanlarda, sokaklarda olacağız.

HDP ADANA KADIN MECLİSİ (TJA)

 

Editör: Haber Merkezi