Halkların Demokratik Partisi Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu; sosyal hizmet çalışanlarının büyüyen sorunlarının ve bu sorunlara yönelik bütüncül çözümlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis Başkanlığına bir araştırma önergesi sundu.

Kerestecioğlu önergede şu ifadelere yer verdi:

Sosyal hizmetlerde insan hakları temelli yaklaşımdan uzaklaşılması bu hizmetlerden yararlananlar kadar hizmet verenlerin koşullarını da doğrudan etkilemektedir. Bunun sonucunda Türkiye’de sosyal hizmet çalışanlarının hak kayıpları, personel rejimi ve ücret rejimindeki sorunlar büyümektedir.

Sosyal hizmet çalışanları, pandemiyle birlikte keyfi uygulamaların artmasının ve çalışanlardan maksimum fayda sağlamak amacıyla, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı huzurevleri, engelsiz yaşam merkezleri, çocuk yuvaları, sığınaklar gibi birçok kurumda 14 günlük kapalı çalışma düzeninin ciddi bir soruna dönüştüğünü vurgulamaktadır. Bir yıldır süren bu düzende mesai mevhumu ortadan kalkmakta, kapalı çalışma/vardiya sistemi kimi yerlerde 14 gün, kimi yerlerde 10/7 gün uygulanırken vardiya sonrası izinli sayılan gün de kurumdan kuruma değişmektedir. Bu sistemde, çalışanların iş yaşamı dışındaki koşulları gözetilmezken, bunun çalışanlar, aileleri, özellikle çocuklar açısından yarattığı olumsuzluklara karşı hiçbir önlem geliştirilmemektedir. Sosyal hizmet çalışanları pandemide yıllık izinlerini kullanamadığı gibi bu izinlerin ve tuttukları nöbetlerin ücretlerini alamamakta, ek gelir veya yıpranma payı gibi olanaklardansa mahrum bırakılmaktadır.

Yıllardır süregiden sorunlar çözülmediği gibi pandemide daha da ağırlaşmaktadır. Meslek elemanlarının görev tanımındaki belirsizlikler devam ederken, çalışanlar kendi meslekleri ve yetkinlikleri dışında işler yapmaya zorlanmaktadır. Ağırlıklı olarak ASDEP, sözleşmeli istihdam modeline geçilmesi, sosyal güvencenin ortadan kalkmasına ve özlük haklarında kayıplara neden olmaktadır.

İşyerlerinde mobbing, taciz gibi şiddet vakalarının artması güvencesiz statüde çalışanları çok daha ciddi etkilemektedir. Farklı statü ve ücretlendirme çalışma barışını bozmaktadır.

Çalışanların meslek kanunları ve meslek odaları olmaması, meslek tanımlarının bulunmaması haklar ve hizmetin niteliği açısından önemli bir sorundur.

Bu sorunların gölgesinde nitelikli hizmet sunmak gitgide zorlaşmaktadır. Örneğin, 5395 sayılı Kanun kapsamında çocuklarla ilgili danışmanlık tedbirinin uygulanmasında kurumdan kuruma farklılıklar görülmektedir.

Sosyal hizmet çalışanlarının sorunlarının büyümesi çocuklar, kadınlar, engelliler, yaşlılar gibi özel olarak desteklenmesi gereken gruplara etkin şekilde ulaşılmasında yetersiz kalınmasına neden olmaktadır. Oysa sosyal devlet ilkesinin olmazsa olmazı tüm yurttaşların anayasal haklar ve özgürlüklerden eşitçe faydalanmasını sağlayan, insan hakları temelinde bir sosyal hizmetler sisteminin her koşulda erişilebilir olmasını temin etmektir.  Bu bakımdan, sosyal hizmet alanında çalışanların sorunlarının ve bu sorunlara yönelik bütüncül çözümlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulması aciliyet taşımaktadır.

Editör: TE Bilisim