#HepimizÇözümünBirParçasıyızSöyleşileri

“Kadın hareketi her geçen gün yükseliyor. Bu ivmenin siyasal alana da bakması gerektiğini düşündük. Kadınların sadece nicelik olarak artmasını değil nitelikli kadın temsilinin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla siyasette beklenen değişim ve dönüşümün kadın profilinin değişimi ile de ilgili olduğunun farkındayız.”


Konuklarım; kısa zaman önce kurulan Ben Seçerim Derneği'nin Başkanı Nilden BAYAZIT, Siyaset Danışmanı Hilal DOKUZCAN ve Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Özlem KAYGUSUZ.

Ben Seçerim Derneğinde; kurucularından yönetimine iş, akademi, siyasi yaşamın içinde yıllardır çeşitli görevler almış ve farklı uzmanlıkları olan kadınların dayanışmasını görüyoruz.

Bu söyleşiyi; benim adıma sadece gazetecilik kimliğimle değil, bir kadın siyasetçi ve siyaset bilimci olma çalışmaları yürüten bir öğrenci ve sivil toplumcu olarak da çok kıymetli ve önemli oldu.

Leyla SERİN KIRIK: Tüm konuklara bu sorum; okuyucularımıza sizler kendinizi tanıtın isterim. Hem sizin gözünüzle kendinizi kısaca anlatır ve derneğe ilişkin fikir aşamasından bugüne üstlendiğiniz görev ve misyonu paylaşabilir misiniz?

Nilden BAYAZIT: Boğaziçi Üniversitesi ardından ABD Emerson College'da siyaset iletişimi konusunda yüksek lisans yaptım. 2010-2020 arasında aktif siyasetin içindeydim. CHP'de İstanbul İl Başkan Yardımcılığı, Kahramanmaraş Milletvekili Adaylığı, Kurultay Delegeliği yaptım. Boğaziçi Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi ve Kadir Has üniversitelerinde siyaset iletişimi dersleri verdim.

Hilal DOKUZCAN: Elektrik Yüksek Mühendisiyim. Çevre Tasarımı bölümünde, yerel yönetimler ve kent planlaması üzerine master yaptım ve Halkla İlişkiler okudum. Siyaset, sivil toplum ve spor alanlarında çalıştım. 1994-2016 yılları arasında aktif siyasetin içinde yer aldım. Socialist International Women'ın Başkan Yardımcısı olarak Ulusal ve Uluslararası alanda çalışmalarıma devan ediyorum. Ortak Yaşamı Geliştirme Vakfı ile Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı'nın kurucularından ve İlk Hentbol Milli Takım oyuncularındanım.


Özlem KAYGUSUZ: Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde öğretim üyesiyim. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler okudum ve doktoramı Bilkent Üniversitesi'nde tamamladım. 2012 yılında Stanford Üniversitesi'nde Misafir Öğretim Üyesi olarak bulundum. Küreselleşme, Uluslararası İlişkiler Teorisi, Kritik Güvenlik, Demokratikleşme, Çağdaş AB Siyaseti ve Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri konularında lisans ve yüksek lisans dersleri vermekteyim. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Küresel Politika Forumu ve Türkiye Dış Politikada Kadın girişimi Danışma Kurulu üyesiyim.

PARTİLERİN DIŞINDAN BİR BASKI GRUBU OLMAK İSTEDİK

Leyla SERİN KIRIK: Sn. BAYAZIT Ben Seçerim Derneğinin oluşumunda katkınız çok büyük, başlangıcından bugüne yaşanan süreci kısaca anlatabilir misiniz?

Nilden BAYAZIT: Ben Seçerim çok yeni bir oluşum, resmi olarak çok yeni Mayıs ayında kuruldu. Ancak iki sene boyunca biz bu konuyu arkadaşlarımızla uzun uzadıya tartıştık konuştuk. İçimizde aktif siyasetle uğraşan bir çok arkadaşımız var. Gazeteci ve Akademisyen arkadaşlarımız var. İdil Elveriş, Sezin Öney, Şeyda Taluk, Peyker Şimşek, Binnaz Toprak, Sena Kaleli de kurucularımız arasında ben de uzun süre siyaset içerisinde yer aldım aday oldum. Kendi adaylığım döneminde yaşadıklarım, Ben Seçerim fikrine çok büyük katkı sundu.

Özellikle o dönemde sahada çok güçlü kadınlar ile tanışma şansını buldum. Kadınların önünde çok ciddi blokajlar var. Bunu nasıl aşacağımızı tartıştık. Dünyada nasıl örnekler var onları araştırdık, Amerika'dan Yeni Zelanda'ya kadar. Sonuçta partilerin dışından bir baskı grubu olmak istedik. Kadın hareketi her geçen gün yükseliyor. Bu ivmenin siyasal alana da bakması gerektiğini düşündük. Kadınların sadece nicelik olarak artmasını değil nitelikli kadın temsilinin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla siyasette beklenen değişim ve dönüşümün kadın profilinin değişimi ile de ilgili olduğunun farkındayız. Bunun Siyaseti değiştireceğini düşünüyoruz. Çalışmalarımız buna evrildi. Düzenli olarak yaptığımız toplantılarda uzun uzadıya bu konuları konuştuk tartıştık ve sonuçta dernekleşmeye karar verdik.

EŞİTLİK ÖZGÜRLÜK ADALET İÇİN MÜCADELE EDENLERİN ÖNÜNDE Kİ ENGELLER AYNI.

Leyla SERİN KIRIK: Sn. DOKUZCAN, siz bir dönem CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı yaptınız, Türkiye'nin her köşesinden şu ya da bu şekilde siyasette olan çok farklı kadınlarla bir araya gelme ve çalışma imkanınız oldu. Buradan hareketle; “Ben Seçerim Derneği'nin Manifestosu” ve alandan gelen bilgilerinizle, mümkün olduğunca örnekleyerek hedefleriniz nelerdir?

Hilal DOKUZCAN: Evet, yapı olarak oldukça güçlü bir saha deneyimimiz var. Bunu 21. Yüzyılın dinamikleri ile birleştirmek istedik. Ben Seçerim'in oluşumunda ve dernekleştikten sonra geçen yaklaşık on ayda temel olarak öne çıkan şey yeni bir siyasete duyulan ihtiyaç oldu. Yeni siyaset, yeni kişiler ve yeni bakış açıları ile oluşacak bu kesin. Burada en önemli olanda bu değişiminin ana gücünün kadınlar olduğu gerçeği. Kadınların sadece siyasi alanda değil, toplumun bütün kesimlerinde, karar mekanizmalarında eşit temsilinin gerçekleştirmesi için somut sonuçların alınabileceğini yeni yapılara ve örgütlenmelere ihtiyaç var. Bu yapıyı oluştururken ve yeni bir siyasetin izini sürerken bir manifesto da hazırladık.

Bu Manifesto'nun temelinde şunlar var; eşitlik özgürlük adalet için çalışan siyasetçiler, yeni bir siyaset dili, kutuplaşmanın arttığı bir dönemde ötekileştirmeyen bir yaklaşım ve zihniyet değişimi, siyaset yapacak kişilerde yetkinlik, liyakat ve yönetim becerilerinin öne çıkması, daha katılımcı bir şekilde oluşacak yapılar ve modeller. Bu aynı zamanda erkek adayların da nasıl seçilmeleri gerektiği üzerine kriterler getirirken mevcut siyasileri de sorgulamayı öne çıkaracak gibi gözüküyor. Eşitlik özgürlük adalet için mücadele edenlerin önünde ki engeller aynı. Kaç küçük esnaf, kaç fabrika işçisi milletvekili var kaçı belediye meclis üyesi olabiliyor.


Güç ilişkileri içerisinde bizden olanlar ve olmayanlar şeklinde kategorizasyonla ayrışma olduğunu görüyoruz. Toplumun her kesiminin temsil edilebileceği yapılar oluşturmak önemli. Muhtarlıklardan Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar gidecek süreçte, kadınların aktif siyasetin içerisinde yer alabilmeleri için gerçekten güçlü, adayı üzerinde netleşmiş ve bunun mücadelesini yapan yapılara ihtiyaç var. Bütün bunların farklı bir alanı açacağını görüyoruz. Baskı grubu oluşturmak ve bu baskı grubu üzerinden; hem sahadaki çalışmaları hem de akademik anlamda bilgiyi süzerek, hem genel hem yerelde, hem pratik hem teoriye, hem de eşitliğe yönelik bir anlayış ile çalışmalarımıza devam ediyoruz.

KADINLARI SİYASETE TAŞIMAK VE ADAYLAŞTIRMAK GEREKİYOR.


Leyla SERİN KIRIK: Sn. KAYGUSUZ, fikir aşamasından beri içinde olan bir Yönetim Kurulu Üyesisiniz ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde Akademisyensiniz, gerek bugüne kadar ki alanınızda yaptığınız çalışmalarınız gerekse gözlemleriniz çerçevesinde, kadın-siyaset-bürokrasi üçgenine ilişkin okuyucularımızı biraz bilgilendirip derneğin bu konuda neler yapmayı planladığını kısaca aktarabilir misiniz?


Özlem KAYGUSUZ: Ben kuruluşunun ilk zamanlarından beri içerisindeyim. Kolektif bir çalışmaya doğru ilerledik ve yakından görüp katkıda bulunma imkanım oldu. Çok mutluyum, fikri çok beğendim ve değerli buldum. Bu sadece kadının desteklenmesi değil, siyasete ilgi duyan kadının, sorunu olan kadının, Türkiye'de bir şeylerin değişmesini isteyen kadının, kurumsal bir dönüşümün itici gücünün kadınlar olduğunu ve olacağını bilen kadınların siyasete girmesi ve desteklenmesi gerektiği, hakikaten bir milletvekili adayı bir feminist kadın çıkaralım meselesi değil.

Türkiye siyasetine bakıyorsunuz; çok dinamik işler, farklı yaşam tarzları olanlar, göçmenler, çok farklı toplumsal kesimler, geniş bir orta sınıf var ve değişim istiyorlar. Siyasal değişim istiyorlar, yeni bir kamu inşasına ihtiyaç var. Alttan gelen talepleri, siyasal kurumlara ve kurallara çekecek siyasete ihtiyaç var. Bu alan güçlenmesi gereken bir alan ve kadınlar en önemli boyutu oluşturuyor. Son dönemde siyasal kutuplaşmaya da doğrudan maruz kalıyorlar ve hedef noktasına geliyorlar. Aynı zamanda bunu değiştirme gücüne sahipler. Örgütlü hareket ediyorlar. Bunu İstanbul Sözleşmesi meselesinde gördük.

Siyasetteki değişim isteğini gerçekleştirebilecek kadınları siyasete taşımak ve adaylaştırmak gerekiyor. Çok iyi, donanımlı kadınlar var. Umut ediyoruz ki; güçlü bir ağ kuracağız. Siyasetin kodlarını erkekler belirliyor, önceliklerini erkekler belirliyor. Biz ne üretebiliriz, yeni olan ne üretebiliriz, onları tartıştık. Deneyimlerin bir sonraki kuşağa aktarılması, yapısal engellerin aşılması, dayanışma mekanizmaları oluşturulması, bir ağ oluşturmak. Özellikle yerelde, bu engellere takılıp kalan kadınların önünü açmak; maddi manevi yanında olmak, farklı toplumsal kesimlerin ona destek olmasını sağlamak, karar alma ve yapısal engellerle mücadele etmek konusunda yeni deneyimler kazandırmak, farklı alanlarda farklı beceriler edinmesine yardımcı olmak, bu mekanizmaları kurmaya başlaması ve bu zamana kadar oluşmuş bilgi birikimini toplum için seferber edebilmesi çok önemli ve değerli.

KADINLARIN GÜÇ DEĞİL, ÇÖZÜM ODAKLI YAKLAŞIMLARI DEVLET YÖNETİMİNDE VE SİYASETİN HER KADEMESİNDE DEĞİŞİMİN ANAHTARIDIR.

Leyla SERİN KIRIK: Yine tüm konuklarıma; siyaset-iş-akademi-demokratik kitle örgütü çalışmaları dışında, Nilden, Hilal ve Özlem nelerden hoşlanır/hoşlanmaz, sanat-edebiyat- müzikle uğraşır mı vb. konularda neler yaptığınızı istediğiniz çerçevede paylaşır mısınız? Gelecekten “ben seçerim” ve kadın-siyaset-bürokrasi adına neler beklediğinizi aktarır mısınız?

Nilden BAYAZIT: Üniversite giriş sınavında topu topu 3 tercih yaparak ilk tercihim olan Boğaziçi Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı'nı kazandım. Okurken edebiyat konusunda akademik kariyer yapmak gibi bir düşüncem de vardı. Ama siyaset ağır bastı. Ancak edebiyat okumanın- ki bizim bölümde sosyoloji ve felsefe alt yapısıyla okursunuz hem özel hem siyaset hayatımda çok büyük faydasını gördüm. Öyle ki şimdi tüm bunları yaptıktan sonra geriye dönsem yine aynı bölümü okurdum. Çünkü siyasetçi her olaya farklı açılardan bakabilmeli, farklı görüşleri o felsefede okuyabilmeli. Bu olabilse Türkiye de dünya da farklı bir yer olurdu. Edebiyat dediğiniz şey tam da bunu öğretir.
Hala daha edebiyat hayatımın önemli bir yerini kaplar.

Hilal DOKUZCAN: Spordan sanata oldukça geniş bir ilgi alanım olduğunu söyleyebilirim. Ortaokulda başlayan spor hayatım veteran hentbol takımı ile sürüyor. Pandemi döneminde İstanbul Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinde Felsefe okumaya başladım. Zaman zaman ney üflemeye ve bağlama çalmaya çalışıyorum. Sayılar ilgi alanım içinde. Kuantum fiziği, yapay zekalar, paralel evrenler, dünya dışı yaşamlar gibi konularda yeni çalışmaları takip ediyorum. Sinema ve kitaplar benim için vazgeçilmez. Yeni Soluk adlı internet sitesinde zaman zaman yazılar yazıyorum. 4 yaşında bir torunum var. Kızım, torunum ve annemle geçirdiğim zamanlar benim için çok değerli. Torunumla özellikle geleceği dair güzel planlar yapıyoruz. Sevgi çok kıymetli, geleceğe dair umutlarım sevginin örgütlenmesi üzerine kurulu.

Özlem KAYGUSUZ: Sanatın her dalı, esas olarak müzik bence bu hayatın en güzel armağanı bize. Klasik müzik de, benim hala keşfetmeye doyamadığım tür. Sinemayı, yeni filmleri takip etmeye çalışırım. İyi bir oyun nerede sahneleniyorsa ne yapıp edip gidip izlerim. Roman mı, öykü mü sorusunun yanıtını henüz bulamadım. Arkadaşlarımla her türlü keyifli geziler, yemekler, festivalleri izleme vb. organize etme işini çok severim. Yüzme, yoga ve yürüyüş hayatımdan hiç eksik etmediğim kendi kendimle kalma vesileleri. Yaşadığımız toplumda ve evrensel olarak, kimlik temelli gerilimler, ayırımcılık, yoksulluk ve şiddet olarak özetleyebileceğim en yakıcı sorunların çözümünde artık kadınların ön saflarda olmaları gerektiğini, bu zamanın geldiğini, tüm gücümüzle bunun için birlikte çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Liyakate, şeffaflığa ve insan onuruna dayalı bir düzeni, bu değerlere bağlı tüm insanlarla birlikte kadınların kurabileceğine ve koruyabileceğine eminim. Kadınların güç değil çözüm odaklı yaklaşımları devlet yönetiminde ve siyasetin her kademesinde değişimin anahtarıdır.

Leyla SERİN KIRIK: En başta da belirttiğim gibi farklı rollerimi ilgilendiren birçok konuda beslendiğim ve keyifli geçen bir söyleşi oldu. Her birinize misafirperverliğiniz ve söyleşi için ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Heyecanla sonraki buluşmayı bekliyorum.

Nilden BAYAZIT: Güzel söyleşi için ben de size teşekkür ediyorum.

Hilal DOKUZCAN: Ben Seçerim üzerine bizimle söyleşmeye gelmenizden mutluluk duydum, teşekkür ederim. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Özlem KAYGUSUZ: Keyifli söyleşi için ben de size teşekkür ediyorum.

Editör: TE Bilisim