Geç Neolitik Devirden (İÖ 5000) 20. yüzyıla kadar izlere rastlanan antik yerleşimin zamanla isimleri Lelegonpolis, Megalopolis, Ninoi, Aphrodisias, Kayra ve son olarak da Geyre olmuş. Aydın, Karacasu’da Geyre Köyü sakinleri yıllarca bu antik kentle iç içe yaşamışlar.

Afrodisias, 18.yüzyıl seyyahlarının ilgisini çektiği bilinse de 1958’de Ara Güler’in çektiği fotoğraflar sayesinde bilimsel araştırmalara konu olur. Ünlü fotoğrafçı Kemer Barajı açılışı için bölgededir. Dönerken akşam vakti yolunu kaybederek Geyre köyüne ulaşır. Burada sütun başlarından masalar, köy evlerine kolon olarak kullanılan mermer sütunlar, pekmez teknesi olarak kullanılan lahitler görür ve hazırladığı röportajla dünya basınına Geyre Köyünü duyurur. O dönemde New York Üniversitesinde Klasik Çağ profesörü olan Kenan Erim’den de yazısı için yardım alır. Antik Çağ heykeltıraşlığı uzamanı olan arkeolog, fotoğrafları görünce heyecanlanır, kenti ziyaret edip gerekli izinleri alır ve Afrodisias kazıları başlar. Kenan Erim hayatının sonuna kadar kazı başkanlığı görevini sürdürür ve 1990 yılında öldüğünde ören yerine gömülür.

Salbakos/Babadağ eteklerine kurulmuş Aphrodisias Antik Kenti yaklaşık 2-3 km kuzeydoğusunda bulunan antik mermer ocakları ile birlikte 2017 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmiştir. Salbakos/Babadağ’daki değişik renklerdeki mermer yatakları sayesinde burada heykelcilik çok gelişmiş. Kentin tamamını süsleyen ve birçok şehre sipariş gönderen ünlü bir heykelcilik okulu bulunmaktaymış. Kazılar sonucu atölyeden kırık, tamir edilmiş veya tamamlanmamış ürünler ile kullandıkları aletler ayrıca hamam kompleksinden, bouleterion/meclis binasından, tiyatrodan kaidelerinde heykellerin tanıtıldığı devasa boyutlu oldukça detaylı eserler ortaya çıkarılmış.

Soylarının Aphrodite’ye dayandığına inanan Roma imparatorları, adını aşk ve güzellik tanrıçasından alan ve tanrıçanın korumasındaki bu kente özerklik, tapınağa sığınma hakkı ve vergi muafiyeti sağlamışlar (MÖ 38). Bu ayrıcalıklar ile şehir en parlak dönemini Roma İmparatorluk Döneminde yaşamış. Aphrodisias’ın şehirleşmesi ve kamusal alanlarının yapımı MS 1. ve 2. yüzyıllara tarihleniyor. Kentteki tiyatronun sahne binasının duvarlarındaki yazıtta Caesar’ın bir mektubu bulunuyor. İmparator bu mektubunda tüm Asya şehirleri arasından kendine burayı seçtiğini ve doğduğu şehir gibi korumalarını belirtir. Azat ettiği kölesi Zoilos’u da bölgeye yetkili olarak gönderir. Zoilos’un halk tarafından onurlandırıldığı betimlenen kabartmalar kentin müzesinde sergileniyor.

Aphrodite kültüyle bilinen şehrin kutsal alanına tetrapylondan/anıt kapıdan giriliyor. Bu alanda bulunan Aphrodite Tapınağı MÖ 30’lu yıllarda yapılmış takip eden yüzyıllarda şehrin gelişmesiyle sütunlar ve avlu ile zenginleştirilmiş. MS 500 civarında Hristiyanlığın kabul edilmesiyle sütunların ve duvarların yeri değiştirilerek kiliseye çevrilmiş. Tanrıçanın kült heykelleri tahrip edilmiş.

Zoilos kentin birçok yapısının planlanmasında etkili olmuş. Anadolu’da görebileceğiniz tek sebastion örneği onun zamanında imparator ailesiyle iyi ilişkiler kurabilmek için inşa edilmiş. İmparatorlara tapınım için kullanılan bir alan olan sebastionun duvarları imparatorların başarıları, mitolojik olaylar ve tanrıların tasvir edildiği kabartmalarla süslenmiş.  Karşılıklı üçer katlı yapılardan biri ve alana açılan giriş kapısı ayağa kaldırılmış. Kazılarda bulunan yaklaşık yetmiş adet kabartma için yeni bir sergi salonu inşa edilmiş. Oldukça detaylı ve el işçiliği isteyen panoların yapı ve inşa süreci kırk yıl sürmüş.

Kentin prehistorik yerleşim alanlarından Pekmez Tepe’nin yamacına yaslanan tiyatro binası ancak Geyre köyü üzerinden taşındıktan sonra ortaya çıkarılabilmiş. Yedi bin kişilik caveasına/oturma alanına kazınmış yer rezervi yazıları ve küçük resimler gibi günlük hayatlarına dair küçük detaylar dikkat çekici. Scenede/sahne binasında bir arşiv duvarı bulunduran yapı kentin ileri gelenlerinin heykelleriyle süslenmiş.

İhtişamlı bir girişe sahip güney agorada/kent meydanında ‘U’ şeklinde bir havuz bulunuyor. Roma dünyasının bugüne kadar ortaya çıkarılmış bu en büyük havuzu iki sıra palmiye ağaçları ile çevriliymiş. Meydanın stoasını süsleyen frizler yetenekli sanatçıların elinden çıkmış. Kabartmalarda çeşitli duyguları yansıtan farklı insanların portreleri ve bu maskeleri birbirine bağlayan meyve ve kozalaklardan oluşan girland süslemeleri yer alıyor. Üç ayrı yapıdan ele geçen frizler/sütun üzeri süslemeleri memleketten insan manzaraları olarak düşünülmüş, şehre girişimizde bizi karşılıyor.

Aphrodisias’ta on beş bin kişilik nüfusuna rağmen otuz bin kişilik bir stadion/stadyum bulunuyor. Vahşi hayvan dövüşleri, gladyatör karşılaşmaları ve spor müsabakaları yapılmış ayrıca izleyenlerin başka şehirlerden geldiği oturma alanlarına kazınan yer rezervi yazılarından anlaşılıyor.

Editör: TE Bilisim