Sanki hayat sadece bir düzmeceden ibaret, size de bazen öyle gelmiyor mu?
Zaman hızla geçiyor diye her anı türetmek için kolları sıvamak yerine, güzel anıları çoğaltmanın derdine düştüm bu aralar.

Ama öyle böyle değil bu düşüş, her yerim yara bere içinde, üstelik dizlerimde kanıyor. Zamana ve insanlara dair kaygılarım sanırım aklımın sınırlarını zorlayıp dikkatimi dağıtıyor, zihnimin bulanıklığı bu yüzden.

Gözümdeki perdeyi aralamadan balıklama atlıyorum sığ sulara ve sonuç ortada. Travma…!
Bazen çok fazla şey yapma arzusu ile yanıp tutuşurken bazen de hiç bir şey yapmama acizliği arasında sıkışıp kalıyorum. Nereye baksam her yer aynı, nereye dönsem her şey üzerime üzerime geliyor ve ben kayboluyorum.

İnsan, bir ormanın ortasında yolunu nasıl bulur?
Ya da mavi denizlerin içinde sahile ulaşmak nasıl mümkün olur?
Bir pusula edinmeliyim, öğrenilmiş çaresizliği bir kenara bırakıp kendimi keşfe çıkmalıyım.
Yapabilirim biliyorum, gidişatı değiştirebilirim, doğruyu bulmak için yanlışların arasından geçip gidebilirim, hepsi bu.

İçimdeki kelebekler için sadece biraz bahara ihtiyacım var.
Mevsimleri kendi dünyamda yeniden yoğurabilirim.
Bir ormanda kaybolmaya değer bir şey lazımdı bana, bunun için büyük bir hevesle kaybolabilirim.
Hem içimin karanlık dehlizlerinde yaşama arzusu içinde olan bir tek kelebekler değil ki!
Kendi dünyamı kendim için yeniden inşa edip, yorgun yüreğime yeniden kanat takabilirim…

GM/Sevmeye Dair…

Editör: TE Bilisim