Berna KAVAKLI, Mahmut Konuk Röportaj metni..

İDAM SEHPASINA KOYSALAR DA HAKLI DİRENİŞİMDEN VAZGEÇMEM

Geçtiğimiz günlerde tutuklanan ve ilk mahkemesinde sağlık sorunları sebebiyle serbest bırakılan, Sağlık Bakanlığından ihraç, KHK direnişcisi Mahmut Konuk “İdam sehbasına koysalar da direnişimden vazgeçmem” dedi.

KHK TV’den Berna Kavaklı’nın sorularını yanıtlayan sağlık emekçisi Konuk; tutukluluğunu, cezaevi sürecini ve hasta bir tutuklu olarak cezaevi şartlarını değerlendirdi.

“Hayatımı Kayda Alıp Sırtımda mı Taşıyayım”

“Ben otuz yıldır sendikal faaliyet yürütüyorum, yirmi dokuz yıldır insan hakları derneği (İHD) üyesiyim, benim hayatım açık, aleni, gizli saklı birşeyim yok ama sürekli örgüt üyesi diye takip ediliyorum ve hedef haline getiriliyorum. Sadece halı saha da benimle maç yapan kişiler terör örgütü bağlantısı var diye soruşturma geçiriyor. Benim yaptığım haklı ve meşru eylemi gölgelemek için örgüt bağlantısı varmış gibi gösteriyorlar” diyen Konuk; “Yeğenimin nişanına gitmişim, örgüt toplantısına gitmişsin diyorlar, nişanda çekilen görüntülerin cd sini mahkemeye sundum, ben orada halay çekiyorum... Şimdi ben bütün hayatımı kayda alıp sırtımda mı taşıyacağım? Ne zaman neredeydin diye sorulduğunda, buradaydım bakın birşey yapmadım deyip kanıt mı sunacağım?” dedi.

Benim Yaptığım, Çalınan Ekmeğimin Peşinden Koşmaktır

Hakkını arayan emekçilerin örgüt üyeliği yaftasıyla engellendiğine de değinen Konuk; “Ben örgüt üyesi olsam, örgütlü bir mücadele versem ve yakalansam onun bedelini ödemeye hazırım. Ama benim yaptığım şey, çalınan ekmeğimin peşinden koşmaktır” ifadelerini kullandı. KHK direnişcisi yaptığı eylemlerle ilgili olarak “Bu sadece kişisel bir şey de değildir. Bu benim otuz yıldır verdiğim sendikal haklarımın mücadelesidir, bana güvenerek sendikaya üye olan insanlara olan borcumdur, kişiliğime onuruma duyduğum saygıdır bu” diyen sağlık emekçisi; direnmenin bedelinin ağır olduğunu, ama kendisi için, susmak ve boyun eğmekten daha tercih edilebilir bir davranış olduğunu söyledi.

Yirmibeş Günde Beş Tane Ceza Aldım, Avukatım Olan Kızıma Yazdığım Mektubuma Dahi El Kondu.

Cezaevi koşullarının ağırlığından da bahseden Konuk; “Yirmibeş günde beş tane ceza aldım.Avukatım olan kızıma yazdığım mektubuma dahi el konuldu. Hem savunma hakkımı engellemek hem de ek bir cezalandırma olarak beni Adana Cezaevine sevkettiler” diyen sağlık emekçisi; cezaevlerini insan hakları açısından denetleyen bağımsız kuruluşlar olmadığından dolayı, orada bulunan tutuklu ve hükümlülerin tüm hak ve taleplerinin ceza infaz memurlarının insiyatifine bırakıldığını belirtti.

Cezaevlerinin hasta mahpuslar için şartlarının ağır olduğunu belirten Konuk; “Su boruları paslı olduğundan dolayı cezaevlerinin suları içilmez durumda, yemekler kanserojen madde içeriği ile bilinen melamin tabaklarda veriliyor. Uzun süreli tutukluluklarda bu kanseri tetikler niteliktedir. Hapishane koşullarında hastahaneye gitmek, kalp krizi geçiren birisine hemen müdahele etmek çok zordur. Hasta mahpuslar ölüyor. Hapishane koşullarında tedavisi mümkün olmayan hastalar tahliye edilmeli. Bu durumun kanunda da yeri vardır. Cezaevleri şartlarında tedavi edilemeyecek hastaları tahliye etmemek onllara uygulanmış fiili bir idam cezasıdır” dedi.

Yasal Hak Arama Bahanesi İle...

Mahmut Konuk’un kızı ve avukatı olan Evin Konuk da; sürecin tamamen siyasi olduğunu, babasının işi ve ekmeği için mücadele ettiğini ama babasının direnişinin siyasi iktidar tarafından da pek hoşa gitmediğini ve bunun karşılarına bir tutuklama kararı olarak çıktığını söyledi. Av. Evin Konuk, “Yasal hak arama bahanesiyle, terör örgütü talimatıyla eylemler yapıyorlar, deniyor. Ortada bir yasal hak arama mevzusu var ise bunun terör örgütü talimatı ile yapıldığına dair sizin elinizde çok güçlü kanıtlar olması lazım ki bunu iddia edebilin. Ama böyle bir şey yok. Yapılan eylem yasal bir eylem sonuçta, şiddet yok, şiddete çağrı yok, barışçıl bir eylem” ifadelerini kulandı.Evin Konuk ayrıca bir adalet kırıntısı var ise, dosyadaki deliller ile babasının örgüt üyesi olmadığının kanıtlanacağını da sözlerine ekledi.

Editör: TE Bilisim