BASINA VE KAMUOYUNA

BUGÜN 23 NİSAN

ÇOCUKLARIMIZA BORCUMUZ VAR

Çocuklara, haklarına, umutlarına ve güzelliklerine sahip çıkmakla başlayacak her şey! 

p>23 Nisan Çocuk Bayramı’nın ilan edilişinin 91. buna vesile olan Büyük Millet Meclisi"nin açılışının 100. yılına bayram neşesi duymaktan çok yine çocuklarımızı da saran eşitsizlik, adaletsizlik, güvensizlik ve gelecek kaygısı ile giriyoruz. Çocuklara yönelik bu küresel tehditler ülkemizde de tüm yakıcılığıyla yaşanmaya devam ediliyor.

Bugüne kadar, ne çocuklara bayram ilan edilen 1929 yılında ne de sonraki yıllarda imzalanan çocuk hakları sözleşmelerinde verilen sözler tutulmuş durumda.  Yasal bir zorunluluk değil sadece bir vaat olarak bile çocukların hayatlarında bir umut yaratamadı tüm bu düzenlemeler, verilen sözler.

Çocuklarımızı güldüremiyoruz. Çünkü bugün, gerçek anlamda ne hakları ne de bayramları var onların.

Hatta hastalıklara karşı bile koruyamıyoruz çocukları. Atmosferi zehire boğan milyonlarca özel otomobili, gezegenimizi yüzlerce kez yok edebilecek nükleer silahları, doğanın kirlenmesine, insanların yoksullaşmasına, eşitsizliğe neden olan binlerce dolarlık lüks, gereksiz metaları robotlarla el değmeden kısa sürede üreten teknolojik imkanlara rağmen; dünyayı yönetenlerin sağlığa, insana önem vermediği, solunum cihazlarını, bez parçası maskeleri dahi kar getirmedikleri için üretemedikleri, üretmeye hazır olmadıkları anlaşıldı corona salgını sürecinde. Bu yüzden yayılması önlenemedi, tedavisi bulunamadı ve corona tüm dünyayı esir aldı,  insanlığı tehdit etmeye devam ediyor.

Bu hastalık çocukları öldürmüyor diyorlar ama onları ebeveynsiz bırakabiliyor.  Üstelik korumak adına çocukları evlere kapatarak, eğitim hakkını ihlal ederek, açlık ve şiddetle baş başa bırakarak onlara büyük travmalar yaşatmanın ötesinde insani esaslı bir çözüm de sunulmuyor ne yazık ki.

Suça sürüklendiği için hapishanelerde tutulmakta olan 3 bini aşkın çocuk ve anneleriyle hapiste olanların yaşadıkları esaret ve risk ise çok daha büyük.

Bugün 23 Nisan;

Bırakın bayramı, çocukların erken yaşta evlendirilmelerinin, cinsel istismara uğramalarının önüne dahi geçilmiyor.

Halen temel zorunlu eğitim için dahi okula gidemeyen, küçük yaşta evlendirilen, çocuk doğurmak zorunda kalan, küçük bedenleri erkeklerin zevk aracı olarak alınıp satılan, erkek egemen dünyanın köleleştirdiği milyonlarca çocuk var.

Kız çocukları halen tacizcileri ile tecavüzcüleri ile evlenmeye zorlanıyorlar.

Halen çocuk istismarcılarını koruyan yeni yasalar çıkartılmak için uğraşılıyor.

Yaşıtlarına salgından korunmak için evde kal denilirken, yoğun sömürüye ve hastalık riskine  rağmen çalışmak zorunda çocuklar.

Yoksullaşmanın en ağır bedelini çocuklar ödüyor.

Çocuklar halen dini inançları nedeniyle baskıya uğruyor ve egemen dinin öğretildiği zorunlu din eğitimine tabi tutuluyor.

Ama anadillerinde eğitim alamıyorlar, kültürlerini özgürce yaşayamıyorlar.

Acımasız bir şekilde ayrımcılığa uğruyorlar.

Çocuklar sadece savaşlarda çatışmalarda öldürülmekle kalmıyorlar, evlerinin bahçesinde oynarken üzerlerine düşen bir havan topuyla, sokakta koştururken, annesinin kucağında, ekmek almaya giderken,  bir zırhlı aracın çarpması ile de öldürülüyorlar. Katledilen, gözaltında kaybedilen çocuklar için halen adaletin önü tıkalı.

Zulümden, savaştan, yoksulluktan canlarını kurtarabilmek için,  yurtlarını terk etmek zorunda bırakılan mülteci çocuklar için sadece cansız bedenleri kıyılara vurduğunda göz yaşı dökenler  öncesini ya da sonrasını hiç umursamıyor.

On binlerce kayıp mülteci çocuğun akibetini kimse sormuyor.

Oysa öldüğü için dünyanın adını ezberlediği Aylan Bebek gibi binlercesi var ve basit bir ilaca ya da yiyeceğe ulaşamadığı için her gün yavaş yavaş ölüyorlar gözlerimizin önünde.

Bugün 23 Nisan. 23 Nisan’da kameralar önünde çocukları hatırlayan onlara jestler yapan ülkeyi yönetenler,  yılın 365 gününde çocukların geleceklerinin çalınmasına izin veriyorlar, buna ortam yaratıyorlar, aracılık ediyorlar. Çocuklara karşı elbirliği ve devlet olanakları da kullanılarak suç işleniyor, hakları çalınıyor, bir hak öznesi olarak yok sayılıyorlar. Yaşamlarını yönetmelerine, tercihlerine imkan verilmiyor.   

Saymakla bitiremeyeceğimiz tüm bu suçların, kar hırsının yarattığı harabiyetin ortasında, 23 Nisan Çocuk Bayramı’nın bu yıkımı anlatmak dışında ne anlamı olabilir!

Şimdilik, bu sözlere kulak veren bir azınlığa seslendiğimizin farkındayız elbette. Ama dünyanın, bireyin, bin bir renkteki halkların-ulusların geleceği, çocuklarımıza ve onların haklarına ses olmakla yakından ilintilidir.

Çocuklar haksızlıklar karşısında zayıftır, ötelenendir, ama “çocuk umutlar” güçlüdür.

Çocuk umutlarını yaşatanlar;  gelin bugün birlikte küçük insanlarımıza bir kez daha kulak verelim.

“Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey” biliyoruz. Yine biliyoruz çocuklar bu sözlerin içinde ama biz yine de gösterelim onlara bir kez daha ve;

Çocuklara, haklarına, umutlarına ve güzelliklerine sahip çıkmakla başlayacak her şey, diyelim.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi                                                 

Çocuk Hakları Komisyonu

Video bağlantısı: https://youtu.be/TsU7btAWl3E
Editör: TE Bilisim