İnsan Haklarından Haberiniz Var mı? Ya Da Kendi Haklarınızdan?

Dünya kapsamında yaşanan pandemiye rağmen bir cesaret bir eğitim kursuna başvurdum ve kendimi Hırvatistan’daki küçük bir kasaba da buldum. Eğitimin konusu insan hakları ve eşitlik idi. Avrupa’nın birçok ülkesinden seçilerek belki de toplanmış olan bir sürü güzel insan, güzel düşünceleri ile geleceğe dair umutlarıyla geldiler bu eğitime. Hiçbirini daha önceden tanımasam da sanki senelerdir dostummuşlar gibi hissettim açıkçası bulunduğum ortamda.

O kadar güzel düşünceleri olan, birbirini yargılamayan, kavga etmeden tartışabilen, birbirimizin düşüncelerine saygı duyan bir toplum halinde geçirdik bu eğitimi. Açıkçası bir ara başka bir gezegene gidip hep beraber yeni bir hayat kuralım düşüncesi geçmedi aklımdan desem yalan olur. İnsanların deneyimlerinden öğrenmek, kendi deneyimlerimizi paylaşmak, ders almak, bazı şeyleri tekrardan hatırlamak, davranış şekillerimize bakış açımıza uzaktan bakmak çok iyi geldi bana şahsen.

Zihinsel olarak yorucu bir 10 gün olsa da sanırım ruhumun ve zihnimin gerçekten istediğini aldığını, tatmin olduğunu söyleyebilirim. Genellikle terapide iken yaşadığım, hissettiğim “güvenli alan” algım bu grup içinde de var oldu benim için. Yargılanmadığım, dinlendiğim, anlaşıldığım, bana öneriler sunulan bir grup insan ile olmak çok iyi bir hismiş.

İnsanların kaliteli oluşu, değerlerinin başkalarını yargılamak ya da yok saymak üzerine olmayışı bir yana eğitimin bana kattığı şeylerden de bahsetmek isterim. Bu eğitim aslında genç bir aktivist olarak bana yeniden ne kadar eşitsizlikler içinde olduğumuzu hatırlattı. Sadece cinsiyetler arası eşitsizlik değil, ekonomik eşitsizlikler, iş yerinde, okulda yaşanan eşitsizlikler, toplum baskıları, kültür ve yetiştiriliş biçimlerimizin bizi ne kadar etkilediği. Mültecilerin yaşadığı eşitsizliği, paranın gücünü, sistemlerin bozukluğu bunların hepsine birer bakış attık.

Tabii ki sadece sorunlardan bahsetmedik. Bu sorunların var olduğunu biliyoruz, esas mevzu bunlarla ilgili ne yapacağımız. En önemlisi her zaman eğitim oldu. Çoğu sorunun cevabı, çözümü eğitim. Yaş fark etmeksizin eğitim. Bir insanı işe alırken, üniversiteye kabul ederken bence bir “insan hakları” “eşitlik” bilgisi sınavı yapılmalı bence. Baraj da %70 falan olmalı, ki bu bile yeterli değil. Toplumu eğiterek, onlara sistemde var olmaları için belki de bir zorunluluk halinde farkındalık oluşturarak daha çok empati duygusu gelişmiş, kendi haklarını ve diğer her canlının hakkını bilmelerini sağlayabiliriz. Hiç kimse boş vaktinde demiyor ki “bugün kaç kadın öldürülmüş bakayım” ya da “insan hakları sözleşmesini hangi ülkeler uyguluyor acaba?”.

Mesela biliyor muydunuz ki İsviçre, hani şu aşırı kalkınmış ve medeniyet üstü olan ülke, kadınlara oy hakkını 1990’lı yıllarda vermiştir. Kadınlar bunu isteseler bile parlamentodaki erkekler tarafından oy çoğunluğu hep “Hayır” çıkmıştı 1990’lı yıllara kadar.

Aslında ne kadar gelişmiş olursa olsun ülke, eşitsizlikler halen daha var ve var olmaya devam edecekler. Bizim yapmamız gereken eşitsizliği, haksızlığı gördüğümüz yerde buna “dur” demek, “hayır” demek. Özgür irademizi, hakkımızı ve diğer her canlının iradesini ve hakkını savunmak. Çok basit insan hakları ilkeleri bunlar.  

Unutmayın, bir kişi sessizleştirildiğinde bir toplum susturulur, bir kişi sesini çıkartabildiğinde bir toplum özgürlük hakkı kazanır.

Editör: TE Bilisim