Son günlerde medyada her gün bir ya da daha fazla insanın yaşamına son verdiğini (intihar ettiğini) görüyoruz.  Türk Dil Kurumu sözlüğünde intihar, “bir kimsenin toplumsal veya ruhsal nedenlerin etkisi ile hayatına son vermesi” olarak tanımlanmaktadır.

TUİK 2019 yılı verilerine göre ülkemizde 3406 kişi intihar sonucu ölmüştür. Bu rakam cinayet sonucu ölümlerin 4 katından daha fazladır. TUİK 2020 verileri daha açıklanmadı. Her ne kadar TUİK verileri şüphe ile karşılansa da elimizde daha iyi bir kaynak olmadığından doğru kabul ediyoruz. Medya haberlerinden intihar olgularının arttığını görmekteyiz. Oranlar gerçekten artıyor mu? Tam olarak bilemiyoruz. Ancak medyaya konu olanlarda önemli bir artış olduğu görülmektedir.

İntiharı açıklamaya çalışan birçok kuram vardır. Bunlardan birisi de Durkheim’in toplumsal yönelim kuramıdır. Bu kurama göre “ciddi ekonomik bunalımlarda, savaş sonrası, vb gibi” toplum değerlerinin bozulduğu durumlarda intihar olguları artış gösterir.

Pandemi sürecinde insanların hem sosyal izolasyonlarının artması hem de ekonomik sıkıntıların artması sonucunda intihar vakalarında artış olduğu düşünülmektedir. Pandemi nedeni ile işsiz kalan, iş yerini kapatmak zorunda kalan insanların yaşamlarına son verdikleri görülmektedir. Bu çağda insanların evlerine ekmek götüremedikleri için, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için intihar etmesi utanılacak bir durumdur. Devletin kendi vatandaşlarının ihtiyacını karşılamaması, destek olmaması sonucu öldüğünü görmek hepimiz için travmatik bir durumdur.

İnihar salgın yapabilir mi? Yani bir bulaşıcı hastalık gibi yayılabilir mi? Medyada intiharların veriliş şeklinin de önemli olduğu belirtilmektedir. İntiharın yönteminin vurgulanmaması, çok ayrıntılı verilmemesi önemlidir. 1774 yılında ünlü Alman yazar Goethe tarafından yayımlanan ‘’Genç Werther’in Acıları’’ isimli romandan sonra bu romanı okuyanlar arasında roman kahramanı Werther gibi intihar edenlerin arttığı görülmüş ve bazı ülkelerde Werther’in intihar ederken giydiği kıyafetlerin satışı bile yasaklanmıştır. Bu nedenle buna Werther etkisi denmektedir. Ünlü birinin intiharından sonra onu uyguladığı yöntemle intiharların arttığı görülmektedir. Bu bulaşıcı olduğunu değil çaresiz insanlara bir kurtuluş yolu gibi görünmesidir.

İntihar sadece hekimlerin çözebileceği bir sorun değildir. Hekimler kişilerde intiharın organik nedenleri var ise bunlara yönelik tedavi uygulayarak başarılı olabilirler. Medyanın intiharları görmezden gelmesi veya Türkiye’de her şeyde yapıldığı gibi genelge ile haberin verilmesinin yasaklanması bunu önlemeyecektir. Medya intiharları verme şeklini psikiyatri uzmanları ile konuşarak düzeltebilir.

Sonuç olarak, basında çıkan haberlere göre Türkiye milli gelirine göre vatandaşlarına en az yardım eden ülkelerdendir. İntihara yol açan ekonomik sorunları, iktidarlar bir halk sağlığı sorunu olarak ele alıp,  ciddi ekonomik ve sosyal destek uygulayarak azaltılabilir. Yoksa bu yüzyılda yaşadığımız birçok ayıp gibi insanların açlık nedeni ile kendi yaşamlarına son verdiği utancına da şahitlik etmeye devam ederiz.  

Editör: TE Bilisim