Cezaevinde bulunan bir kişi: “Yıllarca babamdan şiddet görmüştüm. Şiddetten daha ziyade bunu seni sevdiğim i&ccedi...

Cezaevinde bulunan bir kişi:

“Yıllarca babamdan şiddet görmüştüm. Şiddetten daha ziyade bunu seni sevdiğim için yaptım dediği için. Sevginin incitici bir şey olduğunu öğrenmiştim. Cezaevine gidene kadar tüm sevdiklerimi hep incittim, zarar verdim.

Sevginin ne olduğunu, sevginin yoksun olduğu cezaevine girince anladım...” demişti...

 

İnsan her zaman elindekini yitirdiğinde mi anlamalıydı, yaşadığı anların ve günlerin bir armağan olduğunu...

Mutluluk kavramı da insandan insana değişmekteydi.

Tüm insanları düşündüğümüzde,

Bazıları için mutluluk su, ekmek, rahat uyuyabileceği bir yatak. Yatağa mahkum olmuş bir insan için mutluluk yürüyebilmek, koşabilmekti.

İşitme engelli birey için duymaktı Mutluluk.

Sabah kalktığında hiçbir yerin ağrımıyorsa bu da mutluluktu...

 

Bir çok çeşit mutluluk vardı ama aynı zamanda tek biri yeterliydi.

Hayattasındır ve bu mutluluktur...

Hayat bir günde bütün dünyayı değiştirdi.

 “Az yaşa çok yaşa akıbet gelir başa...”

 

İnsanoğlu her yerde sözünün geçtiğini düşünüyor,  teknolojinin her türlü imkanlarını kullanıyor, bütün gücün kendinde olduğunu zannediyordu.

Mikroskobik bir canlıya yenik düşmüştü...

Büyük bir suç işlemiştik belliki.

Hepimiz ortaktık bu suça...

Belki dünya bir şans daha vermek için bizi kendimizi sorgulamaya,

Yaşantımızın farkına varmaya,

Kendinize gelin Ey İnsanoğlu demeye çalışıyordu.

Vicdanınızı sorgulayın, neler yaptınız?

Dünya’yı ne hale getirdin Ey İnsanoğlu...

 

Umarım dünyanın sessiz çığlıklarını duyar, doğru şekilde kulak veririz.

Yaşamın kıymetini daha iyi anlar, insanları, doğayı incitmeyi bırakırız...

Liverpool’un Senegalli oyuncusu Sadio Mane, camı kırık bir telefon kullanıyor diye,

Alay konusu olunca Şu Cevabı verdi:

"Neden on Ferrari, yirmi elmas taşlı saat, ya da iki uçağa parayı harcıyayım ki?

Bu nesneler benim ve dünya için ne yapacak ve işe yarayacak?

Okullar inşa ettik, bir stadyum inşa ettik, aşırı yoksulluktaki insanlar için kıyafetler, ayakkabılar, yiyecekler sunuyoruz...

Senegal'in çok fakirlerin olduğu,

bir bölgesinde, ailelerinin ekonomisine katkıda bulunan herkese ayda 70 Euro veriyorum...

Lüks arabalar, lüks evler, seyahatler ve hatta uçaklar alıp bunları sergilememe gerek yok ki... İnsanlarımın, hayatımın bana ikram ettiğinden az bir şeyler almalarını,

paylaşmalarını tercih ediyorum..."

27 yaşında bu olgunluğa sahip olmak...

Korona virüsünün makam- mevki, zengin- fakir ayırt etmeden hepimizin eşit olduğunu hatırlattığı bu günlerde, önemli olanın uzun yaşamak değil insanlığa faydalı olmak olduğunu bir kez daha anladık...

İnsanlığa ve dünyaya iyi izler bırakabilmek dileğiyle...