İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi; “Vedat AYDIN dosyası onca itiraf ve ifadeye karşın bir arpa boyu bile ilerlemedi ama bir kere daha buradan sesleniyoruz. Bu dosyada failler isim isim, adres adres belli. failler yargılansın. Cezasızlık zırhıyla korunma son bulsun.”

İHD Tarafından Konuyla İlgili Yapılan Açıklama Şu Şekilde;

Kayıplarla ilgili basın açıklamamıza başlamadan önce 20 Temmuz 2015’te Kobane’ye gidebilmek; çocuklar için oyuncak, kitap ve ağaç fidanı götürmek amacıyla toplanan sosyalist gençlere yapılan bombalı saldırıyı lanetliyoruz. Yaşamını yitiren 33 kişiyi saygı ile anıyoruz. Katillerin ve işbirlikçilerinin yargılanır gibi yapıldığı mahkemenin de evrensel hukuk kurallarına göre sürdürülmesini istiyoruz.

Bugün sizlere 1990'lı yılların başında; kaçırılan ve katledilen Vedat AYDIN’ı anlatacağız. Aslında fail-i meçhul değil yazılan kitaplarla, yapılan itiraflarla fail-i belli bir katliam.

1953 yılında Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Kürthacı köyünde dünyaya geldi. 1979’da Diyarbakır Eğitim Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu. 12 Eylül döneminde tutuklanıp dört yıl hapis yattı.

Derneğimiz Diyarbakır Şubesinin kurucuları arasında yer aldı ve Şube Başkanı olarak görev yaptı. 28 Ekim 1990 tarihinde Ankara’da yapılan İnsan Hakları Derneği 3. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı Kürtçe konuşma nedeniyle tutuklandı. Hakkında açılan soruşturma kapsamında bir süre hapishanede kaldı. 1991 yılı Haziran ayında yapılan Diyarbakır kongresinde HEP İl Başkanı oldu.

Elif TUNCER hem sivil faşistlerin hem de güvenlik güçlerinin hedefindeydi.

5 Temmuz 1991 tarihinde, gece yarısı evinin kapısı çalındı. Silahlı, elinde telsiz bulunan ve kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce “ifaden alınacak” denilerek götürüldü. Ailesi ve avukatlarının girişimlerine karşılık, gözaltına alındığı kabul edilmedi. 7 Temmuz 1991 tarihinde, Elazığ ili Maden ilçesi yakınlarında bir köprü altında işkence edilmiş cesedi bulundu. Defnedilmek üzere, 10 Temmuz 1991 tarihinde cenazesinin getirildiği Diyarbakır’da yüzlerce araçlık konvoy ve on binlerce kişi tarafından karşılandı. Cenazeye katılanlara ateş açıldı, olaylar çıktı ve 8 kişi yaşamını yitirdi. Aralarında milletvekilleri ve gazetecilerin de bulunduğu yüzlerce kişi yaralandı. Aynı günlerde; İHD Adana Şube Başkanı Avukat Elif Tuncer, Yönetim Kurulu üyeleri, Hasan Üzüm, Cemal Ölçmez, İHD Adana Şube üyeleri Yusuf Üzüm ile İmam Turan; Diyarbakır’a Vedat AYDIN'ın cenazesine giderken Siverek'te bir kamyonun altında kaldı ve hepsi yaşamını yitirdi. Kaza mı? Katliam mı? O yılların karanlığında araştırılmadı. Özellikle Elif TUNCER hem sivil faşistlerin hem de güvenlik güçlerinin hedefindeydi.

1990’lar boyunca işlenen sayısız cinayet, işkence ve gözaltında kayıp vakası için Vedat Aydın'ın katledilmesi adeta bir özettir. Kaçırma biçimi, işkence edilmesi ve ardından cenazesine saldırılması, o yıllar için tüm vakalarda ortak özelliklerdi.

Vedat Aydın’ın insan hakları ve özgürlüklerin sağlanması temelinde vermiş olduğu demokratik ve siyasi mücadele, devlet içerisinde organize olmuş karanlık yapılar tarafından hedef alınmıştı. Yıllar sonra bu yapıların deşifre olması ve bu yapılarda yer alan şahısların işlenen cinayetlerle ilgili itirafları da, bu gerçeği yansıtıyordu. Bu nedenle, faillerin meçhul değil, belli olduğunu bir kere daha vurguluyoruz.

Vedat Aydın'ın katledilmesinden sonra Şükran Aydın, eşini gözaltına alanların eşkâl bilgilerini detaylı bir biçimde verdi ve bu bilgilerle kişilerin robot resimleri çizildi. İfadesinde “Eşimi devlet öldürdü” diyen Şükran Aydın bu ifadesini geri çekmesi için tehdit edildi. Onlarca kez evi basıldı, gözaltına alındı. Beş yıl boyunca evinin önünde “beyaz toros” bekletildi. JİTEM mensubu Abdulkadir Aygan’ın soruşturma dosyasına alınan ifadesinde ve JİTEM mensubu Murat İpek’in basına yaptığı açıklamalarda, Vedat Aydın’ın katledilmesinin JİTEM Komutanı Cem Ersever ve ekibi tarafından Diyarbakır Alay Komutanı İsmet Yediyıldız’ın bilgisi dâhilinde yapıldığı yer aldı.

Kendileri de suça iştirak eden Aygan ve Demir, Vedat Aydın’ı gözaltına alan, sorgulayan ve infaz eden kişileri isim isim açıkladı. Dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı hem yazdığı “Haliç’teki Simonlar” isimli kitabında hem de mahkemeye verdiği ifadede Vedat Aydın’ın JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyledi. Avcı kitabında; kaçırılan Vedat Aydın’ın da içinde olduğu 3 aracın rahatça ilerleyebilmesi için yol güzergâhındaki trafik kontrol polislerinin, sahte kaza ihbarı yapılarak ters yöne gönderildiğini yazdı. Bu talimatın Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Harekât Merkezi’nden geldiğini öğrendiğinde de olayın artık kimin tarafından gerçekleştirildiğini net olarak anladığını belirtti.

Vedat AYDIN dosyası onca itiraf ve ifadeye karşın bir arpa boyu bile ilerlemedi ama bir kere daha buradan sesleniyoruz. Bu dosyada failler isim isim, adres adres belli. Failler yargılansın. Cezasızlık zırhıyla korunma son bulsun.

Editör: TE Bilisim