KESK İzmir Şubeler Platformu; “İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri'nin bileşeni olarak yönetenlere diyoruz ki; gelin bu toplumu daha fazla germeyin. Toplumsal huzurun ve barışın ilk adımı olarak işlerinden ihraç ettiğiniz arkadaşlarımızı işlerine iade edin. KHK'leri iptal edin.”

KESK adına basın açıklamasını Eğitim Sen İzmir 2 No’lu şube başkanı Veysel Beyazadam okudu.

Karşıyaka İskele karşısında “Mücadeleye Devam” şiarıyla gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından sembolik oturma eylemi de yapıldı.

Eğitim Sen İzmir 2 No’lu şube başkanı Veysel Beyazadam basın açıklamasına şu şekilde devam etti;

15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi sonrasında işlerinden ihraç edilen kamu emekçisi arkadaşlarımızın işlerine iade edilmeleri için alanlardayız. Darbe girişiminin öncesi, sırası ve sonrasıyla tam olarak aydınlatılmadığına dair çokça yazıldı, çizildi. Adeta sis perdesi arkasına sakladıkları tarihi gerçekler elbet bir gün tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılacaktır. Bugünlerde bile basından öğreniyoruz ki devletin en yetkili kişilerinin darbe girişiminden dört ay öncesinden bilgisi olduğu ifade ediliyor. Tüm bu debdebeden elde kalan koca ülkenin hukuksuzluk garabetine gömüldüğüdür. Ortaya çıkan görüntü devletin zor aygıtlarını kullanarak hak arayışlarının engellenemeyişidir. Kulakları sağır eden ses, "Ağaç kökü yemeye" mahkum ettirmeye çalışılan yurttaşların isyanıdır. Bedeni ve ruhu yakan gerçek, kahrından yaşamını yitiren arkadaşlarımızdır. Tüm ülkeyi saran çoklu çürümüşlük kokusunu Anadolu coğrafyasının kültürel zenginliği olan rengarenk çiçeklerle gidereceğiz. Ve ağzımızdan dökülen "Haklıyız, Kazanacağız, İşimize Geri Döneceğiz" sözleri, en güzel zafer halaylarıyla taçlanacak.   

Cumhuriyet tarihinin en büyük kamu emekçisi kıyımı olarak da nitelendirilen işlerinden ihraç etme eylemi, ülke hukuk tarihine karanlık bir leke olarak giren Kanun Hükmünde Kararnamelerle yani KHK'lerle gerçekleştirildi. Zamanın adalet bakanının basına ifadesinde itiraf ettiği gibi "adli değil, idari tasarrufla" insanlar işlerinden ihraç edildiler. Yıllarca siyasi bir tercih ve bilinçli bir politika olarak ülkeye egemen olmaya çalışan ırkçı ve gerici yapıyı destekleyenler, kendilerini bir anda temize çıkarmaya çalıştılar. "Ne istediniz de vermedik" söylemi, ülkenin açıkça parsel parsel satıldığını ve bu konuda da tam bir işbirliği yapıldığını itiraf ediyordu. Beraber yürüdük biz bu yollarda dedikleri ile hesaplaşmaya çalışanlar, fırsattan istifade ederek birçok arkadaşımızı da işlerinden ihraç ettiler. Yaşamı sağaltan; yokluğu varsıllaştırmaya çalışan; kadın ve çocuk haklarının yerleşmesini amaçlayan; ekolojik hassasiyetiyle doğayı korumayı ve onunla yaşamayı önceleyen; emeğin değerini en yüce değer olarak gören; gericiliği karşısına alarak çağdaş, bilimsel, kamusal, eşit, erişilebilir, kaliteli ve anadilinde bir kamusal hizmeti benimsemiş arkadaşlarımızı ihraç ettiler. Darbe girişimini "Allahın bir lütfu" olarak görenler için arkadaşlarımızı işlerinden ihraç ettiler. Elbette asıl kaybeden toplumun kendisidir. Yetişmiş insan gücünün en büyük stratejik unsur olduğu günümüzde toplumun aydınlık yüzü olan arkadaşlarımızın işlerinden ihraç edilmeleri, kamusal hizmeti çoraklaştırmıştır. Elbet bu çoraklık, çok yakın bir zamanda yeşerecektir.

KHK'lerin peşi sıra çıkarılmasıyla oluşan hukuksuzluk içerisinde eğitim işkolunda sayılar şöyledir:

KHK ile işlerinden ihraç edilen üye sayımız: 1602

Komisyon kararı ile göreve iade edilen üyelerimiz: 538

Komisyon kararı ile ret kararı verilen üyelerimiz: 812

Komisyonda dosyası bekletilen üyelerimiz: 232

Komisyon kararı ile göreve iade edilme oranı: % 40

Komisyon kararı ile göreve reddedilme oranı: % 60

Söz konusu ihraçlar için temellendirilen gerekçeler ise insan aklıyla dalga geçmek ve hukukun vicdani temeller üzerine oturtulmadığının ispatıdır. Kurum kanaati ve istihbarat raporu gibi evrensel normlara uzak, öznel, siyasi hınç barındıran yaklaşımlar ülkenin içine düştüğü girdabı göstermeye yetmektedir. Bu durum ne ihraç arkadaşlarımızı ne de bizleri yıldırmadı ve yıldırmayacak. Hakikat mücadelemizde, fiili meşru mücadelemizle toplumun vicdanındaki KHK yarasına merhem olacağız. Bu yolda arkadaşlarımızın düşmesini bekleyenlere yanıtımız nettir: "Asla yalnız yürümeyeceksin!"

Avrupa Parlamentosu'nun adeta baskısıyla oluşturulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu maalesef Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu üyesi olan arkadaşlarımız için adeta ikinci bir cezalandırma aparatına dönüşmüştür. Altı yıllık ihraç sürecinde dosyası incelenmeyerek yargı yolu da kapatılmış oldu. Bu nedenle her defasında dedik. Ülke insanı için zaten zor olan yaşam koşulları ihraç arkadaşlarımız için daha yakıcı hissedilmektedir. Zulüm ile abad olunmaz, diyen dünün mazlum geçinenleri bugünün en büyük zalimi durumundadırlar. Bu toplum bu yükü daha fazla kaldırmaz.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri'nin bileşeni olarak yönetenlere diyoruz ki; gelin bu toplumu daha fazla germeyin. Toplumsal huzurun ve barışın ilk adımı olarak işlerinden ihraç ettiğiniz arkadaşlarımızı işlerine iade edin. KHK'leri iptal edin. Akli, vicdani ve ahlaki olanı da budur. Zaten önünde sonunda olacağı da budur. Tüm emek ve demokrasi güçlerini de bu uğurda mücadele etmeye davet ediyoruz.

KESK İzmir Şubeler Platformu

Editör: Güven BOĞA