KESK İzmir Şubeler Platformu 173 haftadır KHK'lılar ile ilgili oturma eylemlerine devam ediyor.

KESK'e bağlı Eğitim Sen İzmir 2 no'lu şube tarafından Karşıyaka İskele önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına KHK'lıların yanı sıra KESK üye ve yöneticileri de destek verdi.

Katılımcılar adına basın açıklamasını Eğitim Sen İzmir 2 no'lu şube başkanı Veysel Beyazadam okudu.

Beyazadam konuşmasında; "Modern zamanın bireyi öne çıkaran, kişisel hak ve hürriyetleri gözeten, yaşamı bir bütün olarak doğanın tüm bileşenleriyle birlikteliğini amaçlayan yaklaşımı insanlık tarihinin verdiği mücadele ve bedellerle oluşmuştur. İnsan türünün ortaya çıkardığı medeniyet elbette akıldan, bilimden, kolektif anlayıştan, uzlaşıdan uzak olamaz. Aksi ise dayatmadır, yok saymaktır, tekçi zihniyettir, baskıdır" dedi.

Eğitim Sen İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Veysel Beyazadam açıklamasına şu şekilde devam etti;

Bugün de maalesef dünyanın az gelişmiş ülkelerinde bu türden otoriter yönetimler vardır. Ancak büyük insanlık tarihi karanlıkları aydınlığa dönüştürecek güce sahiptir. Günlerin bugünlerde Anadolu coğrafyasına getirdiği baskı, zulüm ve kan olabilir. Yönetenler daha fazla kar hırsı ile ülke toprağını, yer altı ve yer üstü zenginliklerini paraya tahvil etmeye yeltenmiş olabilir.

Adalet duygusunu hiçleştirerek vatandaşının ülke ile bağını zedelemiş olabilirler. Yolsuzluk ve yoksullukla mücadele etmesi gerekenler çöpten gıda toplamaya çalışan vatandaşlarını nankörlükle suçlayabilirler. Bilimin rehberliğinden korkup gericiliği ve ırkçılığı geçer akçe yapmaya çalışmış olabilirler. Elbet büyük insanlığın da cevabı olacaktır. Elbet bu ülkenin insanından her zaman umut vardır. Elbet işçinin, emekçinin, kadının ve gencinin diyecekler vardır. Elbet her gecenin bir sabahı vardır.

Yaklaşık beş yıldır KHK hukuksuzluğunu teşhir edip işlerinden ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine iade edilmeleri için bu alanda direnmekteyiz. Yapılan türlü haksızlıkları anlattık durmadan, yılmadan. Daha da anlatırız bıkmadan, usanmadan.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası bu memlekette yapılanlar, darbe pratiğinin sonuçlanmasından farklı değildir. Darbe olmuş olsaydı ne olurdu sorusunun yanıtı 15 Temmuz sonrası yapılanlara bakılarak gözler önüne serilmiştir. Kişisel hak ve hürriyetlerin silindir gibi üzerinden geçenlerin gücü kamu emekçilerine yetmiştir.

KHK zulmüyle kamu emekçilerinin diplomalarını hükümsüz kılanlar

Uluslar arası alanda itibar kaybına neden olanlar ile kendi itibardan tasarruf edilmez diyenler aynı kesimdir. İhraçların kursağındaki lokmaya göz koyanlar ile dünyanın en zenginleri arasına girenler aynı kesimdir. Kendi bekalarını sağlamak için savaş çığırtkanlığıyla gençleri ölüme sürükleyen aynı kesimdir. KHK zulmüyle kamu emekçilerinin diplomalarını hükümsüz kılanlar ile diplomasız iş yürütenler aynı kesimdir. Adalet sarayları yapıp adaleti ve vicdanı o yapıların altında ezenler aynı kesimdir.

Adına OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu verdikleri süreci oluşturanlar, kamu emekçilerini adeta ikinci bir cezalandırmaya tabi tutmaktadırlar. Bu topluma ve büyük insanlığın erdemlerine sahip çıkmaktan başka bir icraatı olmayan arkadaşlarımız tertemizdir. Haktan ve adaletten, eşit bölüşümden, demokrasi ve barış mücadelesinden yana tutum takınan arkadaşlarımız masumdur. Aradan geçen uzun süreye rağmen arkadaşlarımızın dosyaları komisyon tarafından gündeme alınmamakta adeta sümen altı yapılmaktadır.

Hukukun üstünlüğü üzerine yemin edenler hukuksuzlukta ısrar etmektedirler. Yargılama usül ve esaslarından olan “makul süre”nin çoktan aşılmış olması ülke itibarını zedelediği gibi toplumsal vicdanı da yaralıyor. Çok merak ediyoruz beş yıldır bakıp bakıp bulamadığınız nedir?

Arkadaşlarımızın dosyalarını değil kendinizi yargılayın. Bizler biliyoruz ki iktidarın seçmeni bile bugünkü tablodan ve yapılan hukuksuzluklardan yana değil. KHK hukuksuzluğu asıl olarak toplumu eksiltmiştir, zayıflatmıştır. Bu denli zor zamanlardan geçtiğimiz bir dönemde arkadaşlarımızın bilgi ve birikimlerine ihtiyacımız varken onlardan mahrum bırakıldık.

Her zaman söyledik: Onların değil bizim toplum olarak ihraç arkadaşlarımıza ihtiyacımız var. Kimse olmasa bile biz arkadaşlarımızla tam bir dayanışma içerisindeyiz. Her bir arkadaşımız işine iade edilene kadar da mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.

Türlü yönlerden mağdur edilen arkadaşlarımızın kendilerine yapılan haksızlıklara dair cevabı vardır ve var olmaya devam edecektir. Bulunduğumuz her alanda arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu ve mutlak bir dayanışma içerisinde bulunduğumuzun da bilinmesini isteriz. Adeta terbiye edilmeye çalışılan hiçbir arkadaşımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz.

Önünde sonunda karanlıklar aydınlığa kavuşacak ve arkadaşlarımız işlerine iade edileceklerdir. Tüm kayıplarını alıp mücadelelerine de kaldıkları yerden devam edeceklerdir. Bizler de daha yaşanabilir bir ülke umudunu onların mücadele azminden alıyoruz. Bilinmelidir ki direnenler mutlaka kazanacak.

Arkadaşlarımızın ortaya koyduğu tavır ülkenin emek ve demokrasi mücadele tarihindeki yerini almıştır. Bu tarih, insanlığı daha medeni bir topluma evrilten bir etkiye sahiptir. Bu tarih, toplumun tümünün yararını gözeten bir emektir. Bu tarih, emek ve demokrasi mücadelesinde aldığımız ve geleceğe teslim edeceğimiz mücadelenin tarihidir.

Editör: TE Bilisim