KESK Adana Şubeler Platformu 12 Eylül Askeri Darbesinin 40.Yıldönümü olması nedeniyle kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirdi. KESK adına basın açıklamasını, KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve BES Adana Şube Başkanı Fatma SARIOĞUZ GÜNEY okudu.

KESK tarafından okunan basın metni şu şekilde;

"12 Eylül askeri darbesinin üzerinden tam 40 yıl geçti. Siyasal iktidarın temsilcileri her yıl olduğu gibi bu yıl da 12 Eylül darbesini lanetleyen açıklamalar yapacaklar. Darbe karşıtı nutuklar atıp, milli iradeden dem vuracaklar. 

Ancak günümüz Türkiye’sinde iktidar cenahı tarafından atılan bu nutukların hiçbir karşılığı yoktur.  Çünkü aradan geçen 40 yıla rağmen 12 Eylül faşist zihniyetinin izinde yürüyenler demokrasinin, özgürlüklerin, emeğin haklarının önüne yeni engeller dikmeye devam ediyor. 

FAŞİZME VE DARBELERE HAYIR!

Bugün, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı, anayasa ve uluslararası sözleşmelerden doğan hakların askıya alındığı, gençlerin gelecek umutlarının yok edildiği, kamu emekçilerinin hukuksuz ve keyfi olarak açığa alınıp işten atıldığı, ülkemizin siyasi, ekonomik ve askeri bakımından emperyalizme daha da bağımlı olduğu, gericiliğin toplumsal alanı kuşattığı bir ülkede yaşıyorsak, bu 12 Eylül ile birlikte kurulan ve bugün AKP iktidarıyla devam eden yeni sömürü düzeninin bir  sonucudur.

12 Eylül’den sonra  “gülme sırası bizde’ diyerek darbeyi alkışlayan sermaye sözcülerinin yüzünü bugün AKP iktidarı güldürmektedir. 18 yıllık AKP iktidarında ülkemiz yerli ve yabancı sermaye için ucuz işgücü cennetine,  doğamız ve kentlerimiz sermayenin, rantiyenin yağma alanına çevrilmiştir. Devlet eli ile verilen kamu hizmetlerinin tasfiyesi süreci hızlandırılmış,  eğitimden sağlığa tüm kamu hizmetlerinde özel sektörün ağırlığı artırılmıştır.  

Ülkenin kaynakları, halktan toplanan vergiler özelleştirmelerle, hazine garantileri ile sermayeye, yandaşlara peşkeş çekilmiştir. Bütçelerde kamu yatırımlarına ayrılan paylar gittikçe azaltılmış, milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisi yandaş konfederasyonlarla yapılan ‘toplu sözleşmelerle’ düşük ücretlere, güvencesiz istihdama mahkum edilmiştir.  Tüm kamuda yaygınlaştırılan mülakat ve sözlü sınavlarla,  güvenlik soruşturması – arşiv araştırması hukuksuzluğu ile torpilin, siyasal kadrolaşmanın kapısı sonuna kadar açılmış, kariyer ve liyakatın yerini iktidara biat almıştır. 

Grev hakkı başta olmak üzere sendikal hak ve özgürlükler ‘OHAL’den istifade” edilerek yasaklanmıştır

Ülkede OHAL karanlığını yasalarda yaptıkları değişikliklerle kalıcı hale getirenler tıpkı 12 Eylül cuntacıları gibi, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi verenleri hedef tahtasına koymuştur. Bu kapsamda KESK’e bağlı sendikaların üyesi 4 bin 284 kamu emekçisi sorgusuz, sualsiz işinden ekmeğinden edilmiştir. Ülkemiz sendikal haklar alanında dünyada en baskıcı, en kötü sabıkaya sahip ülkelerden biri haline getirilmiştir.   

Milyonlarca işçi-emekçi tüm dünyayı sarsan pandemi koşullarında bile  “çarklar dönsün, sömürü devam etsin” denilerek çalışmaya mecbur bırakılmaktadır. Salgın hastalığın tespit edildiği koşullarda bile işçiler ‘kapalı devre çalışma sistemi’  denilen kölece uygulama ile işyerinde çalışmaya zorlanmakta, can güvenlikleri yok sayılmaktadır. 

15 Temmuz darbe girişimi ile getirilen OHAL sürecinde fiili tek adam rejimi kurumsallaştırılmış, parlamenter rejim özü itibariyle sona erdirilip tek adama göre uyarlanmış, Türkiye tipi başkanlık rejimi yürürlüğe sokulmuştur. Bugün fiilen devam eden OHAL uygulamalarıyla, KHK’lerle, torba yasalarla, genelgelerle her türlü demokratik hakkın kullanımı ortadan kaldırılmakta,  muhalif tüm kesimlere karşı adeta düşman hukuku işletilmektedir. 

Eğitimden başlayarak tüm toplumsal yaşamı dinselleştirme uygulamalar hız kazanmış, okullar laik ve bilimsel eğitime açıkça meydan okuyan tarikatların, cemaatlerin cirit attığı alanlara dönüştürülürken, 12 Eylül darbecilerinin kurdurduğu YÖK ile üniversitelerdeki tüm demokratik kanalların ve bilimsel düşüncenin önünü tıkanmıştır. Farklı kimlikler ve kültürler üzerindeki baskılar artırılmış,  Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere farklı kimlikler yok sayılmış, inkar ve asimilasyon politikalarına ağırlık verilmiştir.

İçte ve dışta uyguladığı savaş politikaları ile ülkeyi tam bir cehenneme çeviren AKP iktidarı, Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve diyaloğa dayalı siyasal çözümü yerine bir kez daha silaha, çatışmalara, kayyum politikalarına sarılmıştır. İki emperyalist blok arasında birini diğerine karşı koz olarak kullanmaya, hamasete dayalı dış politikada ısrar ülkemizi bölgesinde her geçen daha fazla yalnızlaştırmaya, çıkmaza sürüklemeye devam etmektedir. 

Faşist cunta Anayasasının dahi rafa kaldırıldığı,  parlamentonun işlevsizleştirilip tek kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edildiği günümüz koşullarında 12 Eylül düzeni ile hesaplaşmak sömürü ve baskı düzenini sürdürenlerle hesaplaşmaktır.

Darbeler ve darbecilerden hesap soracak olanlar ise sivil darbe heveslileri değil, bu sömürü ve baskı düzenin çarklarına yem edilmek istenen işçiler, emekçiler, demokrasi güçleri ve ezilenlerdir. 12 Eylül’ün izinden gidenleri durdurup, demokrasiyi, barışı, laikliği, emeğin haklarını kazanmanın yolu bu güçlerin birlikteliğinden ve ortak mücadelesinden geçmektedir. 

KESK olarak;   örtülü veya aleni, postallı veya postalsız, modern veya post modern hangi sıfatla tanımlanırsa tanımlansın tüm darbelerin panzehiri olan emek ve demokrasinin güçlerinin ortak mücadelesini örme konusunda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

12 Eylül’ün 40 yıldır sürdürülen karanlığında AKP darbesi ile şiddetlenen tüm saldırıları geriletmeye, barışı egemen kılmaya dönük laik, demokratik bir ülke temelinde halkların özgürlüğü ve eşit yurttaşlık talepleriyle, yeni bir demokratik anayasayı hayata geçirinceye dek toplumsal muhalefetin tüm unsurlarıyla birlikte ortak mücadeleyi esas almaya devam edeceğiz.

KAHROLSUN 12 EYLÜL FAŞİST DARBESİ!

FAŞİZME VE DARBELERE HAYIR!

YAŞASIN EMEK, DEMOKRASİ VE BARIŞ MÜCADELEMİZ!"

KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve

BES Adana Şube Başkanı Fatma SARIOĞUZ GÜNEY

Editör: TE Bilisim